|
||
HÜRRİYET GAZETESİ GİBİ | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Kendini, medyanın dev aynasında gören “Hürriyet Gazetesi”nin, gidişata bakılırsa sonunun geldiğini dün yazmıştım.Koza-İpek Holding’e bunlar yapıldığına göre, bu gazetenin çoktan tepelenmesi lazımdı ! Allah’ın kudreti, zalimleri bir gün yaptıklarına pişman eder. Ancak, onlar pişman olmakla Allah’ın gazabından kurtulamazlar. Ziya Paşa, Kur’an’daki Yasin Suresi’nden esinlenerek,işte böyle diyordu. Zalimlere dedirir bir gün Kudret-i Mevla, Tallahi, Laked, Aserek, Allah-ü Aleyna… Dünkü yazımda, 1990’lı yılların başında el değiştirdikten sonra, “megaloman” bir kimliğe bürünen ve gazeteciliği salt çıkarları için kullanarakDoğan Holding’in maşası olan Hürriyet Gazetesi’nin, nasırına dokunan herkesi kirletmeye kalktığını, şeref ve haysiyetleriyle oynadığını örneklerle anlatmaya çalışmıştım. Daha önceki iktidarlar döneminde pohpohlanmaya alışmış olan bu gazete ve onun maşası konumundaki Ertuğrul Özkök adındaki şahıs, ellerine geçirdikleri medya gücüne güvenerek, hükümet kuruyor ve hükümet yıkmaya çalışıyorlardı. ŞU AZAMETE (!) BAKIN İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, İstanbul Valisi ve Milli Eğitim Bakanı’ylabirlikte, bir gün bu gazeteyi ziyaret ettik. Haberli gitmiştik. Haberleri yokmuş gibi, bizi hiç kimse karşılamadı. Kapıdaki görevliler, gazete yetkililerinin meşgul olduklarını söyleyip, bizi bir odaya aldılar. Odada biraz bekledik. Bakan’a, “Kalkıp gidelim.”dedim. Bakan politikacıydı, onlara benden çok daha fazla önem veriyordu. “Bekleyelim.”dedi. Kısa bir süre sonra gazetenin patronu Aydın Doğan ve o dönemde gazetenin Genel Yayın Müdürü olanErtuğrul Özkök’lediğer yetkili kişiler geldiler. Hepsinin burnu havadaydı. Kısa bir “hoş-beş”ten sonra, yanımızda telefonu eline alan bu Ertuğrul Özkök adlı şahıs Sekretere,“Bana filanca Bakanı, filanca Müsteşarı ya da filanca Genel Müdürü bağlayın.”diye talimat verip, hava atmaya başladı. Misafirleriyle ilgilenmek yerine, o ha-bire telefonla hava atmanın derdindeydi. Fazla kalmadık. Çayları içip kalktık. Ben de, Vali de, Bakan’a uyup gitmiştik, ama doğrusu Bakan da gittiğine pişman olmuştu. İşte bu gazete, böyle kişilerin elinde ve güdümündeydi. Aynı tavırları, daha sonra Başbakan’a yaptıklarını da öğrendik. Bu gazetenin patronu ve üst düzeyde görev ve yetki verdiği kişilerin, salt çıkarları için nice masum insanın onurlarıyla, gururlarıyla, şeref ve haysiyetleriyle oynadığını ve sık sık “iftira” silahını kullandığını, dünkü yazımda belirtmiştim. Dönemin Cumhurbaşkanı bir gün; “Bu gazetenin yazdıklarının, tek bir tanesi bile doğru değil.” Diyerek, tepki vermek zorunda kalmıştı. Ancaaak… Her saltanatın bir sonu vardı, onların da saltanatlarının elbette bir sonu olacaktı. İşte, o “son”unartık yaklaştığı anlaşılıyor. KOZA-İPEK HOLDİNG, SON CANLI ÖRNEK Bu holdingin sahibi Akın İpek’i, 1976 ya da 1977 yılında, yayıncı rahmetli dostum Selahattin Kaya tanıştırmıştı. Oturup, sohbet etmiştik. Akın Bey, matbaalara “Koza” markalüks davetiyeler pazarlıyor ve yeni yeni palazlanıyordu. Zaman içinde, işini büyüttü. Anlatılanlara bakılırsa, bu iktidar döneminde sırtını, iktidarın ortağı gibi davranan Gülen Cemaati’ne yasladı. Bu yakınlık sayesinde, işlerini daha da büyüttüğü, şirket sayısını 22 ye çıkarıp, büyük ve önemli bir Holding haline geldiği ifade edildi. Birden fazla gazete ve televizyon kanalına da sahip olan Akın İpek, yine söylenenlere göre bir de Vakıf kurup, “Himmet” adı altında halktan bağış ve yardım toplamaya başladı. O kadar ki, şimdi hakkında düzenlenen Savcılık İddianamesine göre; toplanan bağış ve yardım miktarının, bilançosunda gösterilen şirketin karından bile fazla olduğu açıklandı. İktidarın, Cemaatle yolları ayrıldıktan sonra herkes birbirinin açığını ortaya çıkarmaya başlayınca, bombalardan biri, 17-25 Aralık Yolsuzluklarını ortaya çıkaran Cemaat’in adamı Akın İpek’in tepesinde patladı. Akın Bey, yurt dışına gidip de geri dönmeyince, Hakim kararıyla şirketlerine el kondu. Şirketleriyle birlikte medya organları da elinden alınıp,“Kayyım”a verildi. Şimdi, onun kavgası yapılıyor. Ortalık, toz-duman. Akl-ı selim sahibi vatandaşlar, bu kadar zenginliğin kısa zamanda ve bu kadar büyük çapta olamayacağını söylüyorlar. Şirketlerin bünyesinde yolsuz işlerin yapıldığını ve iktidarın nimetlerinin Akın Bey’i çok güçlü hale getirdiğini, araları açılınca da, şimdi onu bitirmek için uğraştıklarını ifade ediyorlar. Vehbi Koç da zaten açık konuşuyor,“Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.” diyordu. DARISI, HÜRRİYET GAZETESİ’NİNBAŞINA ! Bu zalim gazete ise, böyle bir darbeyi çoktan hak etmişti. Filvaki, patronu kaçırdığı vergiler sebebiyle defalarca takibata uğramış ve çok büyük vergi cezalarına çarptırılmıştı. Hatta, kimi cezalarını Danıştay önlemeseydi, patron ortalıktan çoktan toz olmuştu. Gelen haberlere göre gazete şimdi;“PKK terör örgütüne yardım” etmek gibi, çok ağır bir iddia ve ithamın altında. Öteki başka suçları da derlenip, hakkında önemli bir rapor ya da raporlar hazırlandığı belirtiliyor. AKP, 1 Kasım seçimini tek başına kazanır ya da kurulacak Koalisyonun içinde söz sahibi olabilirse, bu gazetenin üstüne gideceği ve Akın İpek’in başına gelenlerin, bu gazetenin ve patronunun da başına geleceğini söylüyorlar. Ben de; “Darısı başına” diyorum. Gazetenin patronu, başına dert olan bu Ertuğrul Özkök adlı şahsı, gazetenin Genel Yayın Müdürlüğü’nden uzaklaştırmasına rağmen, ona hala gazetesinde yazı yazdırıyor. Bu sütunlarda sık sık eleştirdiğim Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, bu gazeteye de “haddini bildirirse”, bu memleket için çok hayırlı bir iş yapmış olacaktır. Bununla da kalmayıp, azalan artı puanlarına, yeni artı puanlar eklemiş olacaktır. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.