Moved Permanently

Türk Basını’nın “Suvarisi”ydi, ama o rahmetli Erol Simavi zamanındaydı. El değiştirdikten sonra,“Zalimin önde gideni,zulmün de bir numaralı tetikçisi” oldu.

Ertuğrul Özkök adlı şahsın yönetimine terk edildikten sonra, haddini son derece aşan bu gazete, yaptığı yalan haberlerle, masum insanlara attığı iftiralarla, birçok ocakları söndürdü. İnsanların şeref, haysiyet, onur ve gururlarıyla oynadı.

    Bunlarla yetinmeyip, tam bir “medya tetikçisi” olarak yargıyı da yanıltıp, Türkiye’de adaletin tecellisine de çomak sokarak, masum insanların hak aramalarına da engel oldu.

 Şerrinden korkan iş dünyası yatırım yapmaktan, devlet memurları  üstlendikleri kamu görevlerini cesaretle yerine getirmekten, kolluk güçleri ülkenin sükunetini sağlamaktan, yargı güçleri mahkemelerde adil davranıp, korkusuzca karar vermekten çekinir ve ürker hale geldiler.

     Çünkü, yaptığı yalan haberlerle, masum insanlara attığı çamurlar, iftiralar ve bu iftiralarında ısrar edip, bu masum insanlar hakkında dizi film gibi sürekli yaptığı çirkin haberler, çok canları yaktı ve çok insanı tam anlamıyla mağdur etti.

    Malını, mülkünü, işini, görevini kaybedenlerin yanında, hepsinden önemlisi bu insanlar, en büyük zenginlikleri olan şeref ve haysiyetlerini kaybettiler.

   Yayın gücüyle devlete ve devleti yönetenlere kafa tutan bu gazetenin yöneticileri, akıllarınca hükümet yıkıp, hükümet kurdular. Kendilerini o denli güçlü sandılar. Ve,bu şişirme güçlerinin hep böyle devam edeceklerini umdular.

 AKP İKTİDARI’NIN,  ÖNEMLİ BİR BAŞARISI

    Değerli Okuyucularım; yıllardan beri bu sütunlarda AKP iktidarını, yanlışlarından ötürü hep eleştirdim.

    Sürekli, “tarafsız” yazılar yazdım ve halkımızın düşüncelerine tercüman olmaya çalıştım.

    İktidarın yolsuzluklarından tutun da, çok sayıda  “anti-demokratik” kanunlar çıkardığını ifade edip, adaleti yerle bir ettiklerini anlatmaya çalıştım.

    Benim yazdıklarımı, bu halk zaten biliyor ve yaşıyordu. Yazdıklarım, bilinenlerin tekrarı olsa bile, hepsi önemli tespitler ve önemli yakınmalardı.

     Ne var ki, kendini kanunların üstünde gören,  yıkılmaz birer kale olduklarını sanan, servetleri ve zenginlikleriyle halkı sinek gibi aşağılayan, gazete edinip yayın gücüyle iktidarları sürekli dize getireceklerine inanan bu yayın gurubu, işin sonunun düşündükleri gibi olmadığını, zalimin zulmünün bir gün o zalime geri tepeceğini, hiç düşünemediler.

     Sözün kısası, tam bir “megaloman” olan ve burnu Kafdağını bile aşan bu gazete, şimdi nihayet tehdit ettiği o adaletin pençesine düşmeye ramak kaldı.

     Masum insanları karalayan ve haksız yere sorgulamaya kalkan ve kendisini mahkemelerin yerine koyan bu gazete, o mahkemelerin adaletine ne kadar muhtaç olacağını, tez zamanda inşallah anlayacaktır.

  HAKKINDAKİ İDDİALAR,  ÇOK AĞIR !

     İktidar ve hükümet yetkililerinin,Hürriyet Gazetesi hakkındaki iddiaları çok ağır. Söylenenler, tabii ki birer iddia, ama yenilir yutulur cinsten değil.

     Gazetenin, ülkenin başına dert olan terör örgütü ile ilintisi olduğu ve bu örgütü desteklediği söyleniyor. Hem de, öteden beri.

     Ben, bu iddiaların doğru olmamasını, onun hedefine koyduğu kişi ve kurumlara attığı iftiralar gibi, birer iftiradan ibaret olmasını temenni ederim.

      Ancak, resmi makamlar bu güne kadar hiçbir düzeltme yapmadılar ve bu gazete hakkında söylenenlerin,hep birer iftira olduğunu ifade etmediler.

     Twıtter Fenomeni olarak takdim edilen ve olacakları önceden bildiren “Fuat Avni”, 1 Kasım seçiminde AKP’nin tekrar iktidar olması halinde bu iddiaların ele alınacağını, Hürriyet Gazetesi’ne el konulup, ciddi biçimde hesap sorulacağını bildiriyor.

    Biliyorsunuz, iktidarla arası açılan bir dini cemaate hizmet ettiği savıyla İpek-Koza Holding’in bütün şirketlerine, Hakim kararı ile el konuldu. Holding’in patronunun daha önce yurt dışına kaçması ve geri dönmemesi üzerine, bu kararın alındığı bildiriliyor.

   Holding’in ne ile suçlandığı hakkında çeşitli söylentiler var. Yarın, mahkemeler başlayınca durum aydınlanacak.

    Ancak, Hürriyet Gazetesi hakkındaki iddialar çok ağır. Hakkındaki iddialar araştırılıp, soruşturulurken, gazetenin sahibi ile, bir dönem çok güvendiği ancak, gazeteyi bir zulüm aracı haline getiren Ertuğrul Özkökadlı şahıs araştırılmalı, soruşturulmalı ve mağdur ettiği kişi ve kuruluşlara da, mutlaka başvurulmalıdır.

     Bu çok ağır iddialar doğru çıkarsa, bunun hesabı da çok ağır biçimde sorulmalıdır.

     AKP iktidarı, böyle bir suçu işlediğinin kanıtlanması halinde, bu gazeteye haddini bildirmekten katiyen çekinmemelidir.

     Osmanlı Padişahları bile, kibirden kurtulmak için adam tutup peşlerinden;“Böbürlenme Padişahim, senden büyük Allah var.” diye söylettiklerine göre, böbürlenmekten ayağı yere basmayan bu gazetenin,bu memlekette büyük bir devlet otoritesinin olduğunu, artık bilmesi gerekiyor.

  BENİM DE ÖFKEM VAR!

     Bu köşeyi izleyen değerli okuyucularım, çok iyi bilirler. Memuriyetimin en başarılı döneminde, çıkarlarına engel koyduğum için bu gazete bana hayasızca, insafsızca saldırdı ve aleyhimde tama 41 defa asılsız haber yaptı.

     Bu yalan haberler mahkeme kararıyla tekzip edildiği halde, tazminatını ödediler, ama mahkeme kararına rağmen hiç birini yayınlanmadılar. Ve bana, utanmadan, sıkılmadan ve alenen zulmettiler.

      Ertuğrul Özkökdenilen şahıs, bu zulmün mimarı ve icracısıydı. Aydın Doğan ise, zulmü tribünden seyreden gazetenin patronudur.

       Ziya Paşa’nın, Kur’an’daki Yasin Suresi’nden esinlenerek söylediği şu sözü, zulme uğrayan ve haksız yere asılan bir mazlum, boynuna ilmek geçirildiği anda idam sehpasında söylüyordu;

Zalimlere dedirir bir gün Kudret-i Mevla,

                Tallahi, Laked, Aserek, Allah-ü Aleyna.

     Ey zalimler!  Bir gün gelecek, o ilmek sizin de boynunuza geçecek. Bu dünya da değilse de, ruz-i mahşer’de bunu göreceksiniz. Malınız da, hak etmediğiniz şanınız da, hatta tövbeniz de sizi kurtarmayacak.