Halkımızın çoğunluğu (En az % 60’ı), bu iktidardan kurtulmak için çırpınıyor.Ve, seçim gününü sabırsızlıkla bekliyor. 13 seneden beri buhalka yapılan zulüm, hiçbir iktidar döneminde yapılmadı.

   AKP, yoksul halkın ağzına çaldığı bir kaşık balla, bu günlere geldi. Çeşitli adlaraltında ufak ufak dağıttığı paralar, gıda-erzak paketleri ve kömür torbalarıyla,işte bugünlere geldi.

    Halk, bunlarla yetinirken hatta iktidara dua ederken, onlar memleketi yediler, yiyemediklerini ise sattılar.

     Cumhuriyet’in 80 yıllık ekonomik birikimi, “özelleştirme” adı altında, yerli-yabancı demeden yandaşlara peşkeş çekildi.

Ve, deniz bitti. Artık satacak bir şey de kalmayınca, ekonomi sırt üstü çakıldı. Bir yıl içinde döviz yüzde ellinin üstünde artış yaptı. Paramız, o kadar değer kaybetti. Halkın, alım gücü azaldı. Devletin borçları arttı. Vatandaşın aldığı mal ve hizmetler, el yakmaya başladı ve açlık yeniden ülkenin gündemine geldi, oturdu.

     Aslına bakarsanız, memleketin bu hale gelmesi, sadece milli varlıkların satışıyla olmadı. Mal’a ve Para’ya karşı baş gösteren yolsuzluklar ve hırsızlıklar, özellikle hükümet üyeleri nezdinde yapılan bu yolsuz işler ve bunların suçüstüyapılması, bütün bardakları taşırdı.

    Hele, dönemin Başbakan’ının evlerine yığdığı paraları başka yerlere taşımak için verdiği “sıfırlayın” talimatı dakayıtlara geçince, bu iktidarın mensup, yandaş ve yalakaların artık savunulacak hiçbir yanı kalmadı.

    Kendilerine darbe yapıldığını söyleyen iktidar mensupları, hırsızın suçüstü yakalanmasının neden darbe olduğunu bir türlü açıklamadılar.

    Bugün hala, suçüstü yapılan bu kişileri savunmamın derdindeler.Şimdi, sormak lazım. Madem ki bu kişiler suçsuzdu, onları tekrar neden aday göstermediniz? Bunun cevabını hiç kemse veremez. Çünkü,ortada tam bir suçüstü hali var.İşin, kıvıracak hiçbir yanı yok.

   SEÇİMİN SONUCU NE OLACAK?

     Şimdi, herkes bu soruyu soruyor. Ben de.İhtimal o ki, yine 7 Haziran’daki tablo ortaya çıkacak. Küçük farklarla.

Değerli okuyucularım; 7 Haziran’daki tablonun tekrar ortaya çıkması, iktidarı hoşnut etmemekle birlikte, hükümetten yine koparmayacak.

Yine ihtimal o ki, AKP yine birinci parti olacağından, Koalisyon hükümetini kurma görevi yine ona verilecek.

Ahmet Davutoğlu’nun CHP ile Koalisyon kurması, kaçınılmaz hale gelmiş durumda. CHP liderinin açıklamalarına bakılırsa, onlar da AKP ile hükümet kurmaya hazır ve razılar.

     MHP, barajı geçtiği sürece muhalefette kalacağını beyan ettiğine ve iktidar olmak gibi bir niyetinin olmadığını açıkladıklarına göre, ülkücü vatandaşlar onunpeşinde gitmeye devam etsinler. Bakalım, nereye kadar?

Ve, yine ihtimal o ki, HDP tekrarmeclise girebilecektir. Terör örgütünün siyasi uzantısı olan bu partinin, özerklik dayatmasından vazgeçmeyeceği ortadadır.

      Şunu bir kenara yazın. Eğer AKP ile CHP bir Koalisyon hükümeti kurarlarsa, adına “Çözüm Süreci” dedikleri o dosya tekrar raftan indirilecek, terör örgütüyle –üstü kapalı da olsa- tekrar masaya oturulacaktır.

      Korkarım ki, yerel özerklik anlaşmasını imzalayacağını söyleyen CHP, AKP’nin kuyruğuna takılırsa, eninde sonunda Kürtler için “Özerklik” kapısı aralanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhuriyet’inin 100’ncü yılına, bütünlüğünü koruyamamış bir devlet olarak girecektir.

      HDP liderinin dediği gibi böylece; “Dananın kuyruğu kopacak”. Kuyruk, korkarım bizim elimizde kalacak.

Bu durumda, AKP’lilerin zatenyakacak kınaları var. CHP’liler de, tez elden kına hazırlasınlar.

En iyi kınanın menşeinin, Hindistan olduğu söyleniyor. Bu zevata da, Hint kınası çok yakışır.