Öteki adına Coronavirüs denilen bu hastalık, dünya ölçeğinde insanları kırıp-geçirirken, Türkiye vaka ve ölüm sayısı bakımından ön sıralarda yer almaya başladı. Kim ne derse desin, devleti yönetenlerin bunda büyük ihmali var. Şayan-ı hayrettir, devlet şimdi de Özel Hastanelere söz geçiremiyor!
Değerli okurlarım; Dünyanın gündeminin birinci sırasında, şimdi bu hastalık var. En uygar bildiğimiz batı ülkeleri bile, bu illetle bir türlü baş edemiyorlar.
2019 yılında Çin’de başlayıp dünyaya yayılan bu mikrobun, bütün uğraşlara rağmen ilacını bir türlü bulamadılar, bulamıyorlar. Gün gelip elbet bulacaklar, ama ne zaman?
Bugün, hastanelerde tedavi için genellikle KLOROKİN, FAVİPRAMİR, DEKSAMETAZON, REMDESIVIR (Ağır vakalarda) ve Kortizonlu ilaçlarla, Sıtma İlaçlarının kullanıldığı söyleniyor.
Türk asıllı olup, Alman vatandaşı olan hekim karı-kocanın buluşu büyük umutlar verse de, Dünya Sağlık Örgütü henüz onayını bildirmedi. Ama, denize düşenin yılana sarıldığı gibi, fiyatı bile açıklanan bu buluşun, herkese büyük umut verdiği ortada.
Çin ve Rusya’da ilacı bulduğunu ve deneme aşamasında olduğunu bildirse de, henüz kesin ve hastalığı önleyen ya da tedavi eden birer buluş değiller.
TÜRKİYE’DE DURUM
Başlangıçta iyi gidiyordu, ama şimdi bomb.k oldu. Mart 2020 başlarında ülkemizde görülmeye başlanan hastalık, başlangıçta daha iyi seyrederken, şimdi zirve yapmış durumda. Vaka sayısı bakımından dünya ölçeğinde ortalarda isek de, ölüm sayısı bakımından 7’nci sırada olduğumuz bildiriliyor. O sebeple, durum bomb.k
Artık iyi bilinmeli ki, Sağlık Bakanlığı’nın her gün açıkladığı sayılar, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor. O kadar ki, Türkiye genelinde denilerek açıklanan vaka ve ölüm sayılarından daha fazlasının İstanbul’da olduğu bildiriliyor. Gerçek durum ise, İstanbul Mezarlıklar Müdürlüğü’ne gelen cenaze sayılarından anlaşılıyor. Bunu söyleyen de, işin başındaki İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Aksini söylemek, katiyen mümkün değil.
DEVLET ADINA YALAN SÖYLENİYOR
Oluşturulan Bilim Kurulu’nu takmadan, devlet adına konuşan Sağlık Bakanı, salgının başarılı yönetildiğini anlatabilmek için, sayıları küçük gösteriyor. Yukarıdan aldığı talimat da, zaten böyle.
O sebeple, rehavete kapılan vatandaşlar, alınan tedbirlere ciddi anlamda uymuyorlar. İç içe eğlence partileri devam ediyor. Maske-Mesafe tedbiri ile adeta alay ediyorlar. Verilen cezaların da, hiçbir faydası olmuyor.
Devlet Hastanelerinde yatacak yer kalmadığı halde, Bakan doluluk oranlarını düşük gösterirken, test sonucu pozitif çıkanlar dahi, kronik birden fazla hastalıkları yoksa, hastanelere alınmıyor. Hastalara, “Takibini evinden yaparız, evine git” diyorlar. Böylece, hastalığın tedavisi için uğraşmanın ve karantinanın da bir anlamı kalmıyor.
Evine gönderilen Covid’li hasta, bu defa bir Özel Hastaneye gidiyor. Oradan da “Covidli hasta kabul etmiyoruz” denilerek, kapıdan geri çevriliyor.
Son bilgilere göre, Özel Hastanelerin de Covid’li hasta kabul etmesi, Bakanlık tarafından emredilmişse de, az sayıda hastane buna uyarken, diğerleri yine takmıyor. Çünkü, Sağlık Bakanı da, Özel Hastane sahibi. Tıpkı, Milli Eğitim Bakanı Özel Okul sahibi, Turizm Bakanı Turizm Şirketi sahibi olduğu gibi.
ÖZEL HASTANEELER, CEP YAKIYOR!
Değerli okurlarım; Bir fikir vermesi bakımından yazıyorum. 2016 yılı tespitlerine göre Türkiye’de 707 adet Kamu Hastanesi, 177 Halk Sağlığı Merkezi, 70 Üniversite Hastanesi ve 560 ÖZEL HASTANE olmak üzere, toplam 1514 Sağlık Kuruluşu bulunuyor.
Buradan anlaşılıyor ki, Özel Hastaneler sayıca, neredeyse Devlet Hastaneleri ile yarışıyor. Öyle olmaları ve sayılarının artması faydalıdır. Ancaaak…
Sahipleri, buraları babalarının hayrına açmadıkları, tamamen kazanç amaçlı açıldıkları ve çalıştıkları, buna rağmen kimilerinin personel, araç-gereç, bakım ve tedavi imkanları bakımından Devlet Hastanelerinden daha başarılı oldukları anlaşılıyor. Ancak, esas hedefleri para, para, para…
Uyguladıkları fiyatlara gelince, cep yakıyor. Muayene için ayrı olmak üzere, küçük bir müdahaleden bile büyük paralar alıyorlar. Hasta SGK’lı ise, biraz da oradan alıyorlar. Çekim ve tahlil fiyatlarına gelince, büyük değil, çok büyük ücretler isteniyor.
Neden acaba? diye sormayın. Çünkü, tekraren ifade edeyim. Sağlık Bakanı da, iktidarın kimi yandaş ve yalakaları da Özel Hastane sahibi. O sebeple, şikayetin hiçbir faydası yok
BU SALGINDA, ÖZEL HASTANELER
Başlangıçta, Covid-19 hastalarını kabul etmediler. Çünkü, resmi Sağlık Kuruluşları yeterli idi. Hasta sayısı giderek artınca ve resmi Hastanelerde yer kalmayınca, devlet Özel Hastanelerin de hasta kabul etmesini istedi. Şimdi, devletin bu emrine uyan var, uymayan var.
Uyanlar, Covid-19 hastaları için hastanede ayrı bir bölüm açıyorlar ve hastaları, görevlilerden başka hiç kimse ile görüştürmüyorlar. Doğru yapıyorlar.
Ancak, kimi Özel Hastanelerin bu hastalardan da ücret talep ettikleri, en azından yapılan masrafları karşılamalarının istendiği söylense de, iddialar şimdilik kesin değil. Tıpkı, yaptıkları testlerden uyarılara rağmen 250 ile 600 lira arasında ücret aldıkları gibi.
Özel Hastanelerin bir başka kusuru da, telefonla sorduğunuzda fiyat söylemiyor, uzakta da olsanız hastaneye gelmenizi istiyorlar. İki cümlelik bir soru cevap için, vatandaşa verilen bu sıkıntı niye? Kaldı ki, hasta fiyatı, yani ödeyeceği ücreti bilmeden, yanına kaç lira almalıdır? Bunu, düşünmüyorlar.
Özetleyecek olursak, artık kontrol altına alınamayan bu salgında devlet, Özel Hastaneleri de iyi bir şekilde denetlemeli, tam kapasite ile faaliyete geçirmeli, gerekirse hasta başına onlara destek olmalı, bu meyanda Özel Hastane ücretleri makul hale getirilip açıklanmalı, emirlere uymayanların ruhsatlarını iptal etmelidir. Verilecek adli cezalar da ayrı olmalı.