31 Mart Yerel Seçimlerinde Saray’da Ak Parti ve MHP Cumhur İttifakı kapsamında tek aday ile yarışmış, Millet İttifakı tarafları İyi Parti ve CHP ise kendi adayları ile seçime girmişti. Cumhur İttifakı adayının MHP’den çıkması, meclis sıralamasında tek sıraların MHP’ye bırakılması gibi nedenlerle Ak Parti tarafında sessiz bir isyan oluşmuş, Özkan Yaman’ın İttifaktan aday olmasını kabullenemeyen kesimler seçim çalışmalarında yer almamıştı. Zaten sandık sonuçları da özellikle Ak Parti içindeki güçlü kesimlerin ya Cumhur İttifakı için çalışmadığını ya da Cumhur İttifakı aleyhine çalıştığını gözler önüne serdi. Seçimdeki başarısızlık ve yine tabanın tabiriyle ortaya çıkan ‘rezaletin’ sorumlularının kim olduğu veya teşkilat içerisinde aktif görev yürütenler var ise görevlerinden alınıp alınmayacağı merak edilenlerin en başında geliyordu. Cumhur İttifakının Saray’da tutmadığı en başından bilinirken, ortaya çıkan tablonun sorumluları olarak kimlerin gösterileceği merakla bekleniyor. İl yönetiminde başlayan değişimin ilçe yönetimlerine ne zaman yansıyacağı parti tabanlarının gündemdeki ilk sorusu olurken, bu değişim startı için kimse net tarih veremiyor. Özellikle Ak Parti Teşkilatının Saray’da dağıldığı ve yok hükmünde olduğu görülürken, Ali Babacan öncülüğünde kurulma aşamasında olan yeni partinin il ve ilçeler de nasıl bir etki edeceği de kestirilmeye çalışılıyor.
NE YATIRIM GELİYOR NE DE MUHALEFET YAPILIYOR
Son yıllarda Saray’da bitme noktasına gelen Ak Parti teşkilatının artık yok hükmünde olduğu açıkça görülüyor. Öyle ki başlayan ama bitmeyen projelerin, söz verilen projelerin yapılmaması ilçedeki iktidar açısından yaşanan eksikliklerin bir türlü giderilmemesi, Saray’ın makus tarihi olarak önümüzde duruyor. Bu açıdan iş bitirici ve hizmet odaklı bir ilçe teşkilatına Saray’da acilen ihtiyaç duyulurken en azından yarım kalan projelerin tamamlanmasın daha yeterli olacağı görülüyor. Yetkililerin ve siyasilerin vurdum duymazlığının en net örnekleri ise Saray Devlet Hastanesi’nde sorunların hala halledilememesi, eski hastanenin kaderine terk edilmesi, eski askerlik şubesinin yine aynı şekilde öylece bırakılması olarak duruyor. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi tarafından ilçeye kazandırılan meslek lisesinin atölyelerinin hala yapılmaması da güçlü ve iş bitirici bir iktidar partisi teşkilatının olmamasının sonucu olarak önümüzde.
Cumhur İttifakı belediye meclisine sadece üç meclis üyesi yerleştirebilirken, bu meclis üyelerinin de yazının başlığında ki gibi kendilerine karşı olması dikkatlerden kaçmıyor. İttifaktaki ilk kriz komisyon seçimlerinde yaşanmıştı. Yine Cumhur İttifakının meclis üyelerinin kendilerine itiraz etmesi kendilerine muhalefet etmesi ise teşkilatların halini ortaya koyar vaziyette.
ÖZGEN ERKİŞ’İN EN BÜYÜK AVANTAJI
Burada bir parantezde Saray Belediye Başkanına açmak gerek; Özgen Erkiş, ilçedeki muhalefet partilerinin bu bitmiş halleri sayesinde henüz kuvvetli muhalefetle karşılaşmış değil, bu onun belki de şu dönemde en büyük şartı. Yine belediye meclisinde her ne kadar rakamsal olarak hiçbir etkisi olmasa da muhalefet meclis üyelerinin hali de Özgen Başkanın elini güçlendiriyor. Tüm bu avantajların yanı sıra Özgen Erkiş’in daha ilk meclis toplantısında “Bir meclis üyemiz yürüyünce ben arkasında bin 500 kişi görüyorum” söylemine, hemen hemen her konuda muhalefet meclis üyelerinden görüş alması, muhalefeti pasifize ediyor. Temmuz ayı meclis toplantısı da dahil muhalefetten hiçbir soru önergesi vs. gelmedi hem de o kadar kullanılacak malzeme varken. Meclisin bu yapısı ile başkana yönelik denetim ve kontrol mekanizmasının çalışması mümkün değil.
Yine de Başkan Erkiş’in tüm olumsuzluklara karşı yanında her kararını onaylayacak isimleri değil doğruyu söyleyecek isimleri barındırmasının Saray’a yararı olacağı ama en çok başkan Erkiş’e yararı olacağı da bir gerçek. Bununla birlikte bir liderin etrafında ne kadar çok kraldan çok kralcı yani dalkavuk olursa o liderin başarısızlığı o kadar artar. Saray’da toplumsal ve siyasal muhalefetin olmayışı Özgen Erkiş için her ne kadar avantajsa hem onun şahsı hem de Saray için bir o kadar da dezavantaj. Başkanın en azından yanında yöresinde ‘Kral çıplak’ diyebilecek bir ismi barındırması ise öncelikle kendi siyasi geleceği için şart olarak gözüküyor.