Siyasi Ayak o kadar belli ki. Hemen yanı başlarında. Hüküm sürdüğü o dönemde, FETÖ için onlar adeta kendilerini parçaladılar. Yoluna gül döktüler. Ağlayanı bile vardı. Halkımız bunları biliyor ve şimdi acı acı gülüyor.
Değerli okurlarım; Dilimizde “Fuzuli Şagil” diye bir söz vardır. yani, bir konuyla gereksiz meşgul olmak. Tıpkı “Fetö’nün siyasi ayağını aramak” gibi. Şimdi, onu yapıyorlar.
Gerçi bu söz, daha çok emlak işlerinde “işgal” anlamında kullanılsa da, yıllardır bilinmiyormuş gibi, “FETÖ’nün Siyasi ayağı” bilmecesini ortaya atarak, Türk halkının zamanını ve zihnini işgal ile meşgul ediyorlar.
FETÖ’nün siyasi ayağını araştırmak için AKP Burdur Milletvekili ve eski bir Savcı ve “Hakiki Fetöcü” olan Reşat Petek’in Başkanlığında kurulan Komisyon araştırma yapmış, hazırladığı raporu kendisi bile anlamamıştır. Raporun şimdi hangi tozlu arşivde olduğu bilinmiyor.
Şimdi de CHP, “21 SORUDA FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI” adlı bir rapor/kitapçık hazırlamış, ancak AKP’liler bunu toplatmışlar Anlaşılan o ki, istermiş gibi yapıp, bu ayağın bilinmesini istemiyorlar.
SİYASİ AYAK, BESBELLİ !
FETÖ’nün siyasi ayağı bellidir ve ortadadır. Başta, “Ne istedin de vermedik ve Bitsin artık bu hasret” diyerek, onun Türkiye’ye gelmesini isteyen Tayyip Erdoğan, andıkça göz yaşlarını tutamayan Bülent Arınç, “Ne derseniz deyin…” diyerek söze başlayan ve onu övmekle bitiremeyen Bekir Bozdağ, FETÖ’nün görünen ve çok bilinen siyasi ayaklarıdır.
Değerli okurlarım; Siyasi ayak olarak nitelendirilecek o kadar çok kişi var ki. Mesela, Fethullah Gülen’i Amerika’da ziyaret edip, topluca boy boy resim çektiren ve bu resimleri gazetelerde yayınlanan AKP Milletvekilleri için ne demek lazım?
BİR BAŞKA ESAS SİYASİ AYAK !
Bana sorulursa, en önemli siyasi ayaklardan biri, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’tir.
Bakan Hüseyin Çelik, FETÖ’nün en etkin olduğu o dönemde, FETÖ Okullarının ve FETÖ’nün FEM adlı Dershanelerinin, kuruluş ve çalışmalarına devlet katında çok büyük kolaylıklar göstermiş, teşvik ve destekte bulunmuştur.
Öğrencilere parasız ders kitaplarının dağıtıldığı o dönemde, Hüseyin Çelik’in kitapçılarla anlaştığı, bu işten yüklüce bir menfaat sağlayıp, kitapçılara “Aranızda anlaşın” diyerek onlara bu sebeple ayrıca destek olduğu gazetelerde yazıldı, ama her zaman olduğu gibi konu ele alınmadı, takibat yapılmadı ve olay kapatıldı.
Hüseyin Çelik’in, ailece çıktığı bir tatilde kaç EURO harcadığını biliyor musunuz?
Değerli okurlarım; Şimdi kalkıp da FETÖ’nün bilinen siyasi ayağını aramak beyhudedir, kandırmacadır, dikkati başka yöne çekip halkı meşgul ederek, iktidarın yönetim sorumluluğundan kaçmasıdır.
Yapılacak bir iş varsa o da, haksız yere “FETÖCÜLÜK” le suçlanıp, hapiste yatanları hürriyetlerine kavuşturmaktır. SÖZCÜ Gazetesi’nin sahip ve yazarlarının FETÖ karşıtı oldukları çok iyi bilindiği halde, onlara ceza vermek ya da verdirmek büyük zulüm olup, onları da bu zulümden kurtarmaktır.
Bunu yaparlar mı? Güldürmeyin beni.