Suyu, iyice ısınan iktidarın bütün niyeti, seçimle alamadığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, böyle katakullilerle Ekrem İmamoğlu’ndan, yani CHP’den almak. Oysa, buna yalnız İstanbul halkı değil, Türk halkı bile göz yummayacaktır. CHP’nin de, çok uyanık olması lazım. Çünkü, böylesi görülmedi.
Değerli okurlarım; Siyasi iktidar, yaptığı katakullilerin en büyüğünü, İstanbul Belediye seçimlerinde yaptı. Seçimi, iktidarın eski Başbakanı’na karşı CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu kazanınca, emrindeki Yüksek Seçim Kurulu’na seçimi iptal ettirip yenilediler. Üstelik, bir kişinin verdiği 3 oyu sayıp sadece birini, yani İmamoğlu’na verilen oyları saymayarak, hiçbir seçimde görülmemiş bir skandalı da ortaya koydular.
Seçimi yenilediler de ne oldu? İstanbul halkı biraz daha bilenerek, çok büyük bir farkla yine Ekrem İmamoğlu’nu seçti. Bunun üzerine kimi yüzler kızardı, kimileri morardı. Ancak, moraran ve kızaran o yüzler, olayın peşini bırakmadılar.
Onlara göre yapılacak iş, İmamoğlu’nun bir açığını bulup, yasadaki yetkiye dayanıp onu bu görevden alıp, bir yandaşı “Kayyum” olarak atamak. Onun hazırlıkları yapılırken, biz de olayı yeni öğrendik.
Belediye Başkanı ve benim gibi bir vatandaş olarak, Kanal İstanbul yanlışının yapılmasını istemeyen ve buna sürekli karşı çıkan Ekrem İmamoğlu, bu durumu “Ya Kanal, Ya İstanbul” ifadeli bir afişle halka duyurmak isteyince bahane bulundu. Devlet otoritesine ve düzenine karşı çıkmak gibi… Başka bir söylemle, “Bölücülük” yapmak. Ayrıca, kamu parasıyla afiş bastırmak gibi…
Bulunan bahane ile hakkında soruşturma açıldı ve emirleri altında olup, talimatla hareket eden Mülkiye Müfettişleri görevlendirilerek, kanunların olabilecek boşlukları aranıp, çeşitli ancak tutarsız ve hukuksuz gerekçelerle İmamoğlu suçlandı. Müfettişlerden bu ısmarlama raporu alıp, sıra geliyor, görevden almaya.
İMAMOĞLU, GÖREVDEN ALINIR MI?
Asla. Tayyip Bey İstanbul Belediye Başkanı iken de, Candan Eren ve Hüseyin Avni Coş adındaki iki Mülkiye Müfettişi tarafından incelenip soruşturulmuş, aleyhte rapor düzenleyen Candan Eren bu devr-i iktidarda önce görevinden alınıp Vali Muavini yapılmış, daha sonra da kamudan dışlanmıştır.
Tayyip Bey’in lehine rapor düzenleyen ve onu kurtaran Mülkiye Müfettişi Hüseyin Avni Coş ise, yine bu dönemin devr-i iktidarında önce Bingöl Valisi yapılmış, sonra da sırasıyla Aksaray, Kırklareli, Aydın, Adana ve nihayet Sakarya Valisi yapılarak, çok büyük çapta ödüllendirilmiştir. Üstelik bu kişi, Adana Valisi iken, halka “Gavat” demesine rağmen görevinden alınmamış ve daha sonra Sakarya Valisi yapılmıştır.
Memuriyet hayatım boyunca güven duymadığım o Müfettişlerin çok az bir kısmı adaletten ayrılmazken, büyük çoğunluğu daima güçlünün emrinde olmuştur. Kaba bir anlatımla, kendilerini kullandırmışlardır.
EKREM İMAMOĞLU HAKSIZ MI?
Katiyen haksız değil, yerden göğe kadar haklı. Çünkü, “Kanal İstanbul”un yapımına sadece o değil, cümle alem karşıdır. Çünkü, onun en önemli sakıncası deprem korkusuyla yaşayan İstanbul halkının başına, bu belanın daha çabuk gelmesini sağlamak, şehrin su ihtiyacını baltalamak ve sayılmayacak kadar öteki mahzurlarının yanında, milletin/devletin parasını gereksiz yere toprağa gömmek olacaktır. Onun için “Ya Kanal, Ya İstanbul” demekte haklıydı.
İktidarın bütün amacı ise, Karadeniz’e daha rahat çıkmak isteyen ABD’yi hoşnut etmektir. Hele, Biden’in kazandığı bu son seçimden sonra.
Değerli okurlarımın hatırlanacağı üzere, bendeniz de bu köşede o konuyu iki defa yazmış, kendi çapımda bunun sakıncalarını anlatmıştım. Çünkü, bu projeye yağcı, yandaş ve yalakalardan başka destek veren tek bir vatandaş, tek bir Allah’ın kulu yok.
O sebeple, Ekrem İmamoğlu bir kere daha halkın düşüncelerine destek vermiş ve bir sorumluluğu yerine getirmiştir. Aynı duyarlılığı gösteren CHP’nin de, görüşünü sürdürüp Ekrem İmamoğlu’na arka çıkması gerekiyor. Zaten İmamoğlu, o partinin bir Belediye Başkanıdır. Bu yazının kaleme alındığı sırada, son durum böyleydi. Bakalım, daha sonra neler olacak?
Diyelim ki, İmamoğlu bu bahane ile görevinden alınıp, Belediye bir yandaşa verildi. Bu durumda, seçimi şimdiden kaybetmiş görünen AKP iktidarı, gelecek bir seçimde sadece Belediyeleri değil, iktidarını da tamamen kaybedecektir.
Esasen, bu olay olmasa da, iktidar son zamanlarını yaşamaktadır. İster erken, ister vaktinde bir seçim olsun, devr-i saadet sona erecek ve beklenen hesap günü gelip çatacaktır.