Du Bakali!

        İmla kurallarına uymayan bu iki kısa sözcüğün doğru söylenişi,  “Dur bakalım.” dır. Biraz daha açarsak. “Acele etme, olacakların sonunu bekle” demek oluyor.

        Adamın karısı oldukça fettan, gözü hep dışarıda.  Bir gün aşığı ile buluşup, bir tenhaya çekiliyorlar.

        Bu durumu gören ve izleyen arkadaşı adamı bulup, durumu anlatıyor ve: “Karın, filanca gün filanca ile falan yerde buluştular ve birbirlerine hasretle ve de sıkıca sarıldılar.” deyince, adam “Du bakali” diyor. Yani, “Sonra ne oldu?” demek istiyor.

        Arkadaşı devam ediyor. “Sonra, perdeleri olmayan bir eve gittiler.” deyince koca yine, “Du bakali” diyor.

       Arkadaşı, devam ediyor. “Sonra, üstlerini çıkardılar.” deyince de, kocası yine “Du bakali” diyor.

       “Daha sonra, yerde serili yatağa uzandılar” dediğinde yine “Du bakali” deyince, bu sersem kocanın olacakları hala tahmin edemediğini gören arkadaşı, tokadı hışımla arkadaşının suratına patlatıyor.

                                           Du Bakali !

      Geçtiğimiz yıl Nisan ayının 16’sında açık anlamı “Tek adam rejimi”, kibarcası  “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye yeni bir yönetim modeli halk oylamasına sunuldu.

       Oylamadan önce, rejimin getirdikleri ve götürecekleri Türk halkına anlatıldı. Halkımız, anlar gibi göründüyse de anlamadı ve “Du bakali” dedi. Ve bu yeni sistemi kabul etti.

       Bir yıl sonra erken seçim kararı alındı ve yeni sistem yeniden oylandı. Türk halkı, “Du bakali” deyip, oyunu verdi ve sistemi kabul etti.

       Sistemin ne getirip ne götüreceği tam olarak bilinmediği ya da halkımız söylenenlere pek inanmadığı için, “Du bakali” demeye devam etti, ediyor.

         Hoş görülü koca, karısının akıbetinin ne olacağını bilemediği için “Du bakali” diyerek, hep sonucunu bekliyor. Ancak, sonucunun bilinmeyen hiçbir yanı olmadığını bilmiyor.

         Türk halkının kabul ettiği bu yeni sistemin sonucunun ne olacağını, bütün anlatımlara rağmen halkımız anlamadı.

         Bendeniz, bu sistemin devletimize ve milletimize hayırlı ve de uğurlu olmasını diliyorum. Sonucunu tahmin ettiğim için, “Du bakali” demiyorum. Çünkü, her şey belli.

      Süleyman Hoca, Müziği Sevdirmeye    

                      Devam Ediyor.

    Musikinin, bireysel ekolü haline gelen hemşerimiz Süleyman Erdegül, biraz ileri yaşına rağmen hocalığını sürdürüyor.

     Saray merkezdeki bir Okulun bahçesinde her yıl yaptığı konser/gösteriyi, halkımız bu yıl da,  yine zevkle ve takdirle izledi.

       Erdegül, özellikle doğuştan yetenekli her yaştaki öğrencilere keman ve gitar çalmasını öğretirken, daha da önemlisi bu aletleri çalmada gerekli olan notayı ve solfeji de öğretiyor.

         Usta öğretici konumundaki Süleyman Hoca, öğrencileriyle çıktığı TV programlarında da, Saray ilçesinin enformasyonuna büyük katkıda bulunuyor.

         Sanatın emeklisi olamayacağı için, Erdegül Hoca’nın emekli olup, bu işi bırakmamasını temenni ediyoruz.

        Hoca, Saray’da yaşadığı için Saray halkından yetenekli çocuklara sahip ailelerin, bu imkan ve fırsattan yararlanmalarını dilerim.