DOLAR 35.56 ₺
EURO 36.56 ₺
STERLIN 43.29 ₺
G.ALTIN 3,091.70 ₺
Ç.ALTIN 5,064.89 ₺
BİLEZİK 2,825.19 ₺
BTC 103,926.50 $
ETH 3,449.02 $
BİST 9,977.94

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Cumhurbaşkanı’na Hakaret Davaları

Yayınlama: 9 Nisan 2018 Pazartesi 21:52 Okunma: 2866

Cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin Genel Başkanı olduğu halde, eleştiri kabul etmiyor. Avukatları, çoğunu hakaret sayıp, muhatabı hakkında hakaret ve tazminat davaları açıyor. Eski Cumhurbaşkanlarından böyle bir davranış görmedik.

    Değerli okuyucularım,  Siyasetin zevkli yanları da var, sevimsiz yanları da.  İyi niyetle ve tam bir hizmet yarışı biçiminde yapılan siyaset, sadece yapanları değil milleti de hoşnut ediyor.

      CHP’nin iktidar olduğu tek partili dönemde, partinin Başkanı İsmet Paşa’ydı. Atatürk’ün ölümünden sonra 12 yıl kadar süren bu dönemde, CHP’liler kendi aralarında güncel ve siyasal tartışmalara girdiyse de, son sözü İsmet Paşa söyleyerek, sürekli  otoritesini gösterebilmiştir.

     Çok partili siyasi hayata geçildikten sonra Demokrat Parti iktidar olmuş,  Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar, bir süre partisinin Genel Başkanlığını bırakmak istememiştir. O kadar ki, sürekli yanında taşıdığı  DP’yi işaret eden o meşhur bastonu eleştiri konusu olmuş, bunun üzerine parti Başkanlığını Adnan Menderes’e devretmiştir.

    Bundan sonra Celal Bayar sadece Cumhurbaşkanlığı, partizan siyaseti ise  Adnan Menderes yapmıştır.

                                 

      KAVGALAR YAŞANIYOR

   Bu dönemde, Demokrat Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında pek çok kavga yaşanmış, TBMM bu kavgalara sürekli sahne olmuştur.

     Bu kavgalar sırasında, karşılıklı hakaretler de yaşanmış ancak, parmakla sayılabilecek  bir kaçı dışında  pek çoğu dava konusu olmamıştır.

      Kimi Basın-Yayın organları, bugünkü gibi salt çıkar için iktidardan yana görünse de, siyasi tartışmalar çok kere meclis çatısı altında kalmıştır.

      Cumhurbaşkanı Celal Bayar ya da Başbakan Adnan Menderes’in, kendisini eleştiren siyasilere ve özellikle vatandaşlara karşı hakaret davaları açtıkları pek görülmemiştir.

                                 ÖTEKİ YILLARDA DA, PEK OLMADI

      1960 darbesinden sonra gelen siyasiler de, kendilerine hakaret edildiğini öne sürerek, pek davacı olmadılar. O kadar ki, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş’le ilgili pek çok eleştiriler basın-yayın organlarında yayınlandı,hiç birini hakaret saymadılar, muhatapları hakkında davalar açmadılar, hepsine gülüp geçtiler.

     Demek isterim mi, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı, Başbakan Adnan Menderes’i ve daha sonra gelen siyasi parti liderlerini hicveden çok sayıda karikatürler çizildiği halde, muhatapları hiç birini hakaret saymadılar ve dava açmadılar. Bu belgeler, hala arşivlerdedir.   

                                              TAYYİP BEY, ÖYLE DEĞİL

     Recep Tayyip Erdoğan da, gerek Belediye Başkanlığı, gerekse AKP’yi’ kurup Genel Başkan ve Başbakan olduktan sonra eleştirilere uğradı.

    Bu durum, zaten siyasetin ve demokrasinin gereğidir. Erdoğan bunların çoğunu eleştiri ya da mizah kabul etmeyip,  şahsına ve makamına hakaret sayınca, davalar açmaya başladı. Dava açmalar, hala sürüyor.

    Oysa, bunların çoğu mizahi nitelikte, neredeyse tamamım halkın alışık olduğu eleştirilerden öteye gitmiyordu.

                        

   CUMHURBAŞKANI, PARTİ BAŞKANI

    Böyle bir durum olunca da,  Tayyip Bey bu defa parti Başkanı olarak eleştirildi ve dava sayısı giderek arttı.

    Bu durum, vatandaşlar tarafından da hoş karşılanmayınca, eleştiriler arttı ve sürüyor. Ülkenin birliğini ve bütünlüğünü temsil eden Cumhurbaşkanı’na zaten hakaret olmaz, hatta olması düşünülemezdi.

     Oysa, madem ki artık aynı zamanda bir siyasi partinin Başkanıydı, fazlaca ileri gitmeyen ve hakaret olarak algılanması mümkün olmayan eleştirilere sabır göstermesi, hatta gülüp geçmesi gerekirdi.

                        KEMAL KILIÇDAROĞLU İLE HAKARET SAVAŞI

   Kemal Kılıçdaroğlu ana muhalefet partisinin Genel Başkanı, Tayyip Bey ise iktidar partisinin Genel Başkanıdır. Muhalefetin iktidarı ve onun yöneticilerini eleştirmesi, zaten onun görevidir. Adı üzerinde, ona karşı elbette muhalefet yapacaktır.

    Hal böyle iken, Tayyip Beyin her söyleneni Cumhurbaşkanlığı makamını da gözeterek hakaret davaları açması, en cahil kesim tarafından bile doğru görülmüyor.  Avukatların, kraldan kralcı davranıp, her sözü hakaret diye mahkemeye taşımaları ise, hiç de doğru olmuyor.

      Son iki örnekse, pek dikkat çekiyordu. CHP lideri, AKP liderini, “FETÖ’nün siyasi ayağı” olmakla suçladı. Tayyip Bey bunu Cumhurbaşkanına hakaret sayıp, Kılıçdaroğlu hakkında 250 bin liralık hakaret/tazminat  davası açtı.

     Yetmedi, askere moral vermek kastıyla, kimi çalgıcı ve türkücülerin güney sınırımıza götürülmesini eleştiren Kılıçdaoğlu’na yine hakaret davası açtı. Bu defa rakam 500 bin liraydı. Yakında, bir milyonluk bir başka dava da gelebilir.

     Vatandaş, bütün bunları kavga değil, anlaşma, uzlaşma, karşılıklı sevgi, saygı ve hoş görü olarak görmek isterken, dava konusu olmasını yadırgıyor. Bu durum, toplumun huzurunu da olumsuz yönde etkiliyor.

         İşin özeti şudur. Devletin en yüksek otoritesini elinde bulunduran Cumhurbaşkanı’nın, daha hoş görülü olması, sert ve kavgacı ifadelerden kaçınması milletin arzusudur.

    Devir kavga etme devri değil, hayatı kolaylaştırma ve ülkeyi daha ileriye götürme devridir. Başta AKP olmak üzere, iktidar kim olursa olsun, halkımız bunu bekliyor.

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4