DOLAR 35.47 ₺
EURO 36.54 ₺
STERLIN 43.44 ₺
G.ALTIN 3,072.06 ₺
Ç.ALTIN 5,028.78 ₺
BİLEZİK 2,805.05 ₺
BTC 97,303.91 $
ETH 3,243.85 $
BİST 9,739.72

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Bu Salgında, Kusurun Çoğu Bizde!

Yayınlama: 24 Kasım 2020 Salı 14:24 Okunma: 1970

      Ceza ile maske takan, adeta içi içe  dolaşan ve yaşayan, ölümden çok düğüne önem veren, ölümü işsiz kalmaya tercih eden, salgını fırsat bilip vatandaşına kazık atan bu toplum, salgında devletten daha fazla kusurlu ve sorumludur. Devlet kestiği cezaları, ibret olması için mutlaka tahsil etmelidir.

      Değerli okurlarım; İnsanın kendini tanıması için en etkin yol, “Özeleştiri” yapması yani kendi kusurlarını görmesi, yapanlardansa ders almasıdır. Öz eleştiri insanın kendini tanıması ve daha doğru hareket etmesi bakımından, psikolojik bir yöntemdir ve sıkça kullanılmalıdır.

      Bizde öyle mi? Tam tersi. Kimi azıcık tenkit etmeye kalksanız ya da hatasını söyleseniz, bir sürü azar işitirsiniz. O sebeple, yalnız kişisel olarak değil, toplum olarak da öz eleştiriye hazır olmamız ve bundan yararlanmamız gerekir.

                             BU SALGINI ADETA UMURSAMIYORUZ !

    Dünya, ölümcül bir hastalıkla boğuşuyor. Ülkemizde de bütün gizlemelere rağmen, ölü sayısının 10,000’i geçtiği resmi ağızlardan ifade ediliyor. Gerçek, belki de bunun katları.

     Resmi ağızlardan tedbirler sıralanıyor ve kısaca 3 madde de toplanıyor. 1. Maske, 2. Mesafe, 3.Temizlik.

     Bunlardan en önemlisi maske. Çünkü maske, hem takanı, hem de karşısındaki kişi ya da kişileri bu hastalıktan koruyor.

      Başlangıçta devlet bu malzemenin dağıtımını yapamadıysa da, sonra dan maskeler çeşit çeşit çoğaldı. Ne var ki, kolay para kazanma hırsı ile denetimsiz üretilen maskelerin, pek de koruyucu olmadığı anlaşıldı. Buna karşın devletin ise, hiçbir denetimi ve müdahalesi görülmedi.

    Sadece maske takmayanlara cezalar kesildi. Ancak, maskeyi takmayan, cezayı da takmadı. Eğer devlet, kısa sürede bu cezaların tahsiline gitmediği, yani tahsil etmediği için, cezanın hiçbir yaptırım hükmü de kalmadı, kalmıyor.

    Mesafe konusu yani, herkesin birbirinden en az 2 m. kadar ayrık durması, birbirine fazlaca yaklaşmamasına da riayet edilmedi. Serbest bırakılan sosyal toplantılar ve düğünler, mesafe diye bir tedbir bırakmadı.

   Yoğun olan ulaşım araçları, açılan okullar, tatil yerleri ve öteki sosyal alanlar, bu kavramı ortadan kaldırdı. Sosyal ilişkiler, ölüm korkusunu da böylece ortadan kaldırdı. Karşılık olarak her gün gerçek miktarı gizlenen ölümler açıklanmaya başladı ve devam ediyor.

    Temizlik konusuna gelince, bir dostumun dediği gibi suyu sevmeyen bir milletiz. İçmek için değil, tabii temizlik için. Kimin nasıl temizlendiğini bilemeyiz, ama temizliğe yani hijyene çok dikkat eden bir toplum olmadığımız ortada.

      Eee… geriye ne kalıyor. Ölümü seçmek. Allah, tüm insanlığı korusun.

                Devletin Taraflı Tutumu !

    Değerli okurlarım, Devleti ve gücünü temsil eden siyasi iktidar, her türlü dini etkinliğe ve yandaş toplantılarına izin verirken, özellikle milli bayramların kutlanmasına izin vermiyor ya da çok kısıtlı izin veriyor. Gerekçe, Covid-19 denilen salgının yayılmasını önlemek. Peki, öteki toplantılarda salgın bulaşmıyor ya da yayılmıyor mu?

   Belli ki, ülkenin kurtuluşu ve  Cumhuriyet’in kuruluşu ve kurucuları  ile ilintili olan bu önemli günler, iktidarın mensuplarını, yandaş ve yakınlarını rahatsız ediyor. Neden acaba?

 

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4