Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda sadece danalar ve koçlar kurban edilmedi. Son bilgilere göre 132 vatandaşımız da, Bayramın “Kaza Kurbanı” oldu. Dini anlayışımıza göre buna, “Kaza ya da Kader” denmez. “Taksirli İntihar” denir.
Değerli okuyucularım: Yaşanan bu kaza olayları, ilk defa bu bayramda olmadı. Geçtiğimiz bayramlarda da tatile ya da ziyaretlere giden vatandaşlarımız, malum sebeplerle yollarda canlarını yitirdiler ya da yaralandılar. Ölmeyip, sakat kalanlar da oldu. Hem de, çok sayıda.
Yola çıkanların kazaya uğramalarının tam üç nedeni var. Birincisi, gezme ve tatil merakı. Hele, cepteki para bu imkanı kolayca sağlıyorsa, vatandaşlar yollara dökülüyor.
İkincisi, tabii ki bir geleneği yerine getirmek. Yani, sıladaki ana, baba, kardeş ve akrabayı ziyaret etmek, Görüşmeler seyrekse, bayramı bahane edip buluşmak, konuşmak, hasret gidermek.
Üçüncüsü ise, ikisinden de önemli. Bozuk (arızalı) ve bakımsız araçlarla yola çıkmak ve tedbir almadan yola devam etmek. Alınacak tedbirleri ise, burada saymaya gerek yok. Ancak ikisi var ki, onları unutmamak gerekiyor. Aşırı hız ve kemer takmamak.
İyi bilinmeli ki, her üçünde de, kazanın nedeni kader değil, tedbirsizliktir. Böylece ortada, intihara benzer durumlar var. Bunlar, istenmeden meydana geldikleri için bunlara “Taksirli İntihar” demek gerekiyor.
BAYRAMDA GEZMEK VE UZAKLARA GİTMEK ŞART MI?
Değil tabii. Madem ki Bayram gezmeleri, öteki günlerden daha çok sayıda kazaya sebep oluyor, o halde gezmeyi ve gerekli ziyaretleri bayram günlerinin dışına bırakmalı.
Mesela, denize girilebilir geniş sahillere sahip olan İstanbul’u bırakıp da, başka deniz aramak ve bunu çok uzaklarda bulmaya çalışmak, hiç de akıllı işi değil. Diğer sahil şehirlerimizde de durum aynı.
Örnek mi? Bu imkanlar çok yakınınızda iken, cümle alemin Bodrum’da işi ne? Marmaris’te, Kuşadası’nda, Ayvalık’ta, Avşa’da, Antalya’da işi ne?
Hele hele, Otel fiyatları dudak uçuklatan, bir lahmacunun 70 liraya, bir şişe suyun 15 liraya satıldığı ve başta gıda maddeleri olmak üzere, pisliğin kol gezdiği o Bodrum’da işi ne?
Ancak, merak etmeyin. Otel, Lokanta, Gazino ve benzeri yerlerin Bodrum’daki Dernek Başkanı “Temiz gıda üreten yerlerimiz de var.” diyerek, yüreklere su serpiyor(!) Demek ki, böyle yerler de varmış, bravo! Ara ki bulasın.
İşte, bu kazalara uğrayanların çoğu, bu pisliklerin içine girip, atılan bu kazıkları yiyenler. Pek tabii ki, son kazığı Azrail atıyor.
EKONOMİK KRİZ FİLAN YOK!
Değerli okuyucularım; bu Bayramda da görüldü ki, Dolarlar, Eurolar ve Altınlar, milletin cebinden hala çıkmamış. Yastık altları boşalmamış. Çıkanlarsa, yüksek kurdan bozdurulup, sahibine hep kazandırmış.
Ortalama yaşam düzeyinde olan insanların da bayramı bahane edip tatile çıkması ve lüks otellerde konakladıklarının görülmesi, Türkiye’nin bir “ekonomik kriz” içinde olmadığını gösteriyor.
Ortada dolaşan bütün dert ve sıkıntı, düşük ücret alan çalışanlarla, işsizlerin ve emeklilerinin sırtında. Ama, onlar üzülmesinler, onlar hiç değilse, lahmacunun gerçek etten yapılanını ve ucuzunu yiyorlar.
Düşük ücretlilere, işsizlere, dar gelirlilere, emeklilere ve ağızlarına çalınan bir parmak balı, bal küpü sananlara, sırtına vurulan semeri bir türlü atmayanlara ve buna katlananlara buradan soruyorum. Bu zulme katlanmaya devam mı?