Denetime tabi olmadığı için, ortada tam bir “Yağma” var demektir. Devletin çok büyük kurumlarının ve maddi varlıklarının bu fona devredilmesi, halkımızca katiyen kabul edilmiyor.
Değerli okuyucularım; Her gün yeni bir sürprizle uyanıyoruz. Bir depremle karşılaşsak bile, “Olağandır, doğaldır” der geçeriz. Oysa, öyle depremler oluyor ki, ülkeyi esas depremden daha fazla sallıyor.
NEDİR BU VARLIK FONU?
Bildiğiniz gibi, devlet hem içeride ve özellikle dışarıya karşı borçlandıkça borçlandı. AKP iktidar olduktan sonra, devlete ait maddi varlıkların özelleştirme adıyla, ucuz-pahalı demeden satıp savılması, elde edilen paraların uygunsuz ya da israf derecesinde harcanması, daha sonra da devletin büyük borç yükünün altına girmesi, suların kaynağını tüketti.
Girilen bu ekonomik dar boğazdan çıkabilmek için, ya yeni borçlar bulunmalı ya da elde ne varsa yeniden satmak gerekiyordu.
Şimdiye kadar satılanlarla elde bir şey kalmayınca, “Varlık Fonu” adıyla yeni bir kaynak ihdas edilmeli ve kısaca yeni kaynaklar bulunmalıydı.
İşte bu sebeple hükümet, 26 Ağustos 2016 günkü Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla, “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş” adıyla, kısaca “Varlık Fonu” adıyla bu kaynağı buldu ve kurdu.
FONA AKTARILANLAR
Özelleştirme İdaresinin koyduğu 50 milyon TL sermaye ile kurulan Fona, en göze batan varlıklardan TC Ziraat Bankası, T.Halk Bankası, PTT, Borsa İstanbul (% 74’ü) Türksat, T.H.Y. BOTAŞ, TPAO, Milli Piyango, Türk-Telekom (% 7’si) ve ÇAYKUR gibi dev şirketler aktarıldı.
Gelen bilgilere göre, diğer kamu Bankalarıyla birlikte, öteki ve büyük kamu şirketlerinin de fona devredileceği anlaşılıyor.
FONU KİM YÖNETECEK, KİM DENETLEYECEK?
Yine gelen bilgilere göre, Fonun başına Yönetim Kurulu Başkanı olarak Mehmet Bostan’ın, Yönetim Kurulu üyeliklerine de kamuoyunda jöleli olarak tanınan Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Yiğit Bulut, yandaş Kerem Alkin, Himmet Karadağ ile Oral Erdoğan adlı kişilerin getirildiği ifade ediliyor.
Tasarı Mecliste görüşülürken, CHP ve MHP’nin itirazlarına rağmen fonun denetimi Sayıştay’dan kaçırılırken, denetlemeyi sadece hükümet yapacak.
Bu durum da adama, “Kimi, kime teslim ediyorsun?” diye sorarlar tabii. Sorsunlar, sorduklarıyla kalırlar.
FON, NE YAPACAK?
Kuruluş amacına bakılırsa, fon bu kaynakları en iyi bir şekilde işleterek kazanç elde edip, kamuya maddi destek sağlayacak. Fon, isterse yurt içinde ve yurt dışında borçlanabilecek de. Gelsin yeni borçlar.
Başka bir söylemle, hükümetin “mega projeler” dedikleri büyük projelerine kaynak sağlayacak.
Bunları yaparken Fon, hükümetten başka hiç kimseye hesap vermeyecek. Fonu idare edenler, toplanıp aylıklarını kendileri belirleyecek ve istedikleri parayı ücret olarak ceplerine atabilecekler. Çok geçmeden, “Varlık Fonu Yağması” haberleri, ortalıkta dolaşmaya başlayacaktır. Sayıştay da, olup bitenleri, sadece uzaktan seyredebilecek.
YENİ BİR DÜYUN-U UMUMİYE Mİ?
Fona muhalif olanlarla, kanuna TBMM’de karşı çıkanlar, “Bu fonla ülkeye yeni kaynaklar sağlanacak gibi gösteriliyorsa da, aksine ülkenin borçlarını daha da artıracak ve yeni bir Düyun-u Umumiye uygulaması ortaya çıkacaktır.” diyorlar.
Hatırlanacağı üzere, son dönemde Osmanlı’nın dışarıya karşı biriken borçlarının ödenmesi için bu günkü İstanbul Erkek Lisesi binasında bir Düyun-u Umumiye kurulmuş ve devletin borçları, ancak 1954 senesinde bitirilebilmiştir.
Değerli okuyucularım, kanaatim ve bu işleri izleyenlerin kanaati o ki, iktidarın özelleştire adıyla sattıklarından elde edilen paralar nasıl savrulduysa, bu fonun kaynakları da savrulacak ve gelecek yeni hükümetler, fakir bir devleti teslim alıp halkın işi çok daha zorlaşacaktır.
Halk, ekonomik zorluklarla, kısaca fakirlikle boğuşurken, devlet de aynı duruma düşecektir.