DOLAR 35.45 ₺
EURO 36.61 ₺
STERLIN 43.38 ₺
G.ALTIN 3,086.82 ₺
Ç.ALTIN 5,047.66 ₺
BİLEZİK 2,815.58 ₺
BTC 100,182.32 $
ETH 3,407.97 $
BİST 9,776.41

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Gülmedi Şu Bahtım, Gülmedi Gitti!

Yayınlama: 22 Nisan 2017 Cumartesi 10:14 Okunma: 3205

     Dünya coğrafyasının merkezindeki Türkiye’nin ve Türk halkının, kötü yöneticileri sebebiyle yüzü hiç gülmedi. Halkın, önümüzdeki yıllar, gülmeyi iyice unutacağı anlaşılıyor.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

       Değerli okuyucularım; Üç çeyrek asırlık ömrümde, ülkemizi yönetmeye meraklı siyasilerin didişmelerinin, ülkemizin ve halkımızın yararına olan bir tarafını hiç göremedim.

     Yönetimi ele geçirmek isteyen bütün siyasi parti temsilci ve yandaşları sadece kendilerini, yakınlarını, açıkçası kendi ikballerini (geleceklerini) düşündüler ve bunu hiç çekinmeden de gösterdiler.

     Zaman zaman, yine bu köşede ve bu konuda yaptığım değerlendirmelerde, 1950 yılında yapılan seçimlerden başlayan “Avanta anlayışıyla devlet yönetmek” düşüncesinden, neredeyse bir milim öteye gidilmedi. 

      “Hep, kötü işler mi yapıldı?” derseniz, tabii ki hayır. Yapılan iyi işlerin içine bile karıştırılan katakulliler, Atatürk’ün dediği “Ülkemizi ve halkımızı, çağın muasır seviyesine ulaştırmak” bir yana, o seviyenin yakınına bile  biraz olsun bizi yaklaştırmadı.

                               ATATÜRK’ÜN YOLUNDAN SAPTIK!

      Çok zor şartlarda, kan ve can pahasına kurulan yeni Türk devleti ve Türkiye Cumhuriyeti, laik devlet düzenine karşı çıkmalarla yara almaya başladı.

       1950 yılından itibaren siyasetçilerin benimsediği ve sömürdüğü “Din ve siyaset ilişkileri”, bu yıllardan sonra günümüze kadar tavan yaparak devam etti ve hiç gerilemedi. Tek cümle ile, “Atatürk’ün yolundan saptık.”

        1970’li yıllarda merhum Necmettin Erbakan’ın öncülüğünde kurulan, daha sonra da kapatılan ve yeniden kurulan partilerden şimdiki Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’yi neredeyse geri dönülmez bir yola sokuverdi. 15 yıldır sürdürdükleri “Din sömürüsü ve din ticareti”, siyasi sıkıntılardan öte, yüce dinimize de büyük ölçüde zarar verdi. Vermeye de devam ediyor.

                                     REFAH VE MUTLULUK AZALDI

       Kimi Ortadoğu ülkeleriyle Afrika ülkeleri gibi, çağın gerisinde kalmak için özel bir gayretin içine sokulan Türkiye, giderek sırtını batıya dönerek, çağın nimetlerinden yararlanmak bir yana, büyük bir geçim darlığına ramak noktaya getirildi.

      Devletin mallarının, vergilerinin ve her türlü gelirinin savurganca harcanması, halkın gelir kaynaklarının daraltılması, işsiz insanların sayısının giderek artması, dengesiz nüfus artışı ve bunun ha bire teşvik edilmesi, adam kayırmalar ve adaletin yerlerde sürünmesi, ülkenin bölünme tehlikesini yaşayarak insanların  korku ve endişeye sevk edilmesi, sonu bir türlü gelmeyen hırsızlık ve yolsuzluklar ve daha sayılabilecek bir çok kötü durumlar, halkın mutluluğunu giderek azalttı ve azaltmaya devam ediyor.

                                   HALKIN İRADESİ BİLE YOK EDİLDİ

     Geçtiğimiz Pazar günü, bunun somut örneğini yaşadık. Hiç de gerekmediği halde, ülkenin rejimini değiştirmek ve her şeyi bir kişinin iradesine ve keyfine bağlamak için yapılan halkoylaması’ndaki katakulliler bile, bizi bir kere daha endişelendirmeye ve mutsuz etmeye yetti ve arttı.

     Değerli okuyucularım, sayılabilecek daha birçok sebeple, bu ülkenin ve halkın yüzü gülmüyor ve bu gidişle gülmeyecek. Nasıl gülsün ki? Bu arada, halkın elindekileri de aldılar.

     Besteci merhum Sadi Hoşses, yıllar evvel sanki bu günleri görmüş gibi, notalara dökmüştü. Bestelediği şarkı, hicaz makamındaydı.

                                        Gülmedi şu bahtım, gülmedi gitti,

                                          Sevdiğim her şeyi, el aldı gitti!   

         Daha ne desin ki? Bütün mutluluklarımızı aldılar, hayallerimizi bile aldılar!

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4