Söylediklerine, Kendileri de İnanmıyor!

       Değerli okuyucularım,   Elinizdeki bu gazeteyi takip edenler, iki gün önce  yayınlanan “Çalışmalar Hız Kazandı.” Başlıklı haberi okumuşlardır.    

     Haberde, Saray’a gelen  AKP Tekirdağ Milletvekili  Mustafa Yel ile İl Başkan Yardımcısı Hakan Özgül’ün, ziyaret ettikleri çeşitli mekanlarda halka “Referandum”u anlatmaya çalıştıklarını  söylediler.

      Yine haberde, Milletvekilinin vatandaşların isteklerini de dinlediği, hatta kimi yerlere telefon edip, sorunları aktardığı da belirtiliyordu.

      Geçtiğimiz dönem ilk defa seçilen Mustafa Yel, daha önce Tekirdağ Vali Yardımcılığı ve İl Özel İdare Genel Sekreterliği yapmıştı. Hatta, kendisiyle bir telefon görüşmem de olmuştu.

      Vekil Yel, bürokrasideki çalışmalarında başarılı olmuş ve çalıştığı bölgeye, pek yararlı hizmetler yapmıştı. O sebeple, Tekirdağ halkı kendisini Vekil seçti.

       Ne var ki, vekil olarak bazı güçlere ve odaklara bağlıydı ve o odakların sözünden çıkamazdı. Nitekim, yaptığı bu ziyaretlerdeki bütün vaatleri, bir oyalama, bir kandırmacadan ibaretti. Bütün iyi niyetine rağmen, sözlerine bel bağlayanlar, kendilerini  avutuyor ya da aldatıyordu.

      Ekibin yaptığı kahvehane ziyaretlerinde öteki katılanlar da benzeri vaatlerde bulunuyor, özellikle referandum konusunda halkı tatmin edebilecek tek bir doğru söz söylemiyorlardı.

                                    MUSTAFA YEL, ŞAŞIŞIRTIYOR!

      Gazete haberinde, Mustafa Yel ve arkadaşlarının mahalle ve kahvehane ziyaretlerinde ve de Sivil Toplum Kuruluşları ile yaptığı toplantıda,  hazırladıkları yeni Anayasa taslağının yeni bir sistem olmadığını söylemesi beni şaşırtırken,  sistem; “Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 ile 1938 yılları arasında uyguladığı sistemdir.” demesi, beni daha çok şaşırttı.

     Bana tanıtılan ve benim konuştuğum Yel, akıllı bir kimsedir. Zaman makinesi geriye doğru işleyip onu Lise öğrencisi, bendenizi de onun Öğretmeni konumuna getirseydi, Tarih dersi notu, kuşkusuz “0” olurdu.

     Çünkü, Atatürk’e önce “Halifelik”, sonra da verilecek her kararda “Tek adam” olması istendiyse de, ikisini de kabul etmedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 15 senesi, AKP’nin önerdiği bu sistemle katiyen yönetilmedi. Bu sözü söyleyenlerin, biraz gerçekçi ve insaflı olması gerekir.

                                     İLÇE BAŞKANI DA, ŞAŞIRTIYOR!

     AKP Saray İlçe Başkanı, saygılı ve sempatik tavırlarıyla göz dolduruyordu. Ancak, referandumda Evet’i savunurken şaşırtıcı bir biçimde; “PKK, FETÖ ve DHKP-C hayır oyu veriyor.” diyerek Evet’i savunmaya kalkması, insanları şaşırtmak bir yana, güldürüyordu.

      Çünkü PKK, FETÖ ve DHKP-C’ vatan hainiydi, ama onların  önüne bir oy sandığı konmuyor ki. Onların, oy verme gibi bir hakları ve görevleri yok ki!

      Bütün maksat, liderlerinin yaptığı gibi onları bu şekilde zemmederek, halkın kafasını karıştırıp Evet oyu istemekti. Tabii verirlerse.

       Hakan Özgül hemşerimizse, İlçe Başkanını onaylamakla yetiniyordu. Çünkü, konuşmalarını izleyenler, “Partinin her üç temsilcisi de, söylediklerine kendileri  de inanmıyordu.” diyordu.

     Ne var ki, yaptıkları bu ziyaretlerde Saray Belediyesi’nin hizmet kusurlarını söylemekte çok haklıydılar.  Hatta, söyledikleri az bile. Ancak, yaptıkları bu tür eleştirilerin, referandumla bir ilgisi bulunmuyordu.

      Aslında yaptıkları bu ziyarette AKP ekibi doğru bir karar vererek, İlçemizdeki Filiz Et-Mangal Lokantası’na gidip, kendilerine güzel bir ziyafet çekmişlerdi.

     İşte, bunda haklıydılar. Bu davranışları için söylenecek bir söz olamazdı.