DOLAR 35.47 ₺
EURO 36.54 ₺
STERLIN 43.44 ₺
G.ALTIN 3,072.06 ₺
Ç.ALTIN 5,028.78 ₺
BİLEZİK 2,805.05 ₺
BTC 97,303.91 $
ETH 3,243.85 $
BİST 9,739.72

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Adalet’ten Taviz Vermeyeceklermiş (!)

Yayınlama: 26 Kasım 2020 Perşembe 14:54 Okunma: 1903

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet üzerine son yaptığı konuşmada, “Adalet hassasiyetimizden, kesinlikle taviz vermeyeceğiz.” Bu sözün biraz daha anlaşılan Türkçesi ise; “Her ne pahasına olursa olsun, haktan, adaletten ayrılmayacağız. Bu yolda hiçbir zaman, hiç kimseye haksızlık etmeyeceğiz.” Demek oluyor. Bu söze (yalakalık yapmadan)samimiyetle inanan varsa, katlanabilir bir cezaya ya da adımı değiştirmeye hazırım.

     Değerli okurlarım; İnanmadığım bir konuda söylenenleri, katiyen yazıma konu yapmam. Ancak, bir sözü ülkede en yetkili konumdaki biri söylerse, o sözlere inanmasam da ibret olsun diye yazarım, yayınlarım.

    Cumhurbaşkanı’nın öteden beri tutarsız ve gerçeği yansıtmayan birçok sözüne tanık olduk. Bütün bunları, belki siyasetin icabı olarak söyledi, ama o böyle sözlerle Cumhurbaşkanı seçildi ve halka güven vermek için bunları  inandırıcı bir biçimde ifade etti.

     O sözleri burada yazmaya kalksam, gazetenin bütün sütunlarına, hatta kitaplara sığmaz.

    Son olarak, Covid-19 salgını için alınan kararları açıklarken, yukarıda başlıktaki cümleyi kurdu ve adaleti, hem de taviz vermeden kesinlikle uygulayacaklarını, hiçbir şekilde uygulamada taviz vermeyeceklerini, yani bir gevşeme olmayacağını, inandırıcı bir üslup ve ses tonuyla söyledi.   Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı da olduğu için Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerini, birçok vatandaşımız gibi bendeniz de gülümseyerek karşıladım. Çünkü, hiçbir gerçeklik ifade etmeyen bu sözlere, çoktandır alışmıştık.

                                      ÖZETLE NE DİYORDU?

      Özetle diyor ki; “Adaleti, özgürlük, eşitlik ve insan haklarına dayanan bir normlar sistemi içinde görüyoruz. Adaletin olmadığı yerde, zulüm vardır. Adaleti, toplum hayatının temeli olarak görüyoruz. Adalet ancak, keyfi uygulamalara müsamaha göstermeyen, masumiyet karinesine her aşamada sahip çıkan, suç ve cezanın şahsiliği ilkesini merkeze koyan bir hukuk düzenidir.  Adalet, kamu hizmetlerine erişilebilir, hesap verilebilir,  eşit, şeffaf ve adil bir şekilde olursa, bir anlam ifade eder. Son 18 yılda (iktidarları dönemi) adaletin tam anlamıyla yaşatılması için büyük değişimleri hayata geçirdik. Bu aynı zamanda milletimize karşı görevimizdir. 30 Mayıs’ta kamu oyuna sunduğumuz Yargı Reformu Strateji Paketini, bu gerçekler ışığında hazırladık.”

     Demokrasinin işlerliğini artırıp, hukukun üstünlüğünü gerçekleştirerek, ekonomi alanında da önemli atılımlar yaptığını söylediği, ancak  zerre kadar gerçeği yansıtmayan öteki sözler de çabası…

     Değerli okurlarım, elinizi vicdanınıza ve insan olarak anlayışınıza dayanıp söyleyiniz. Uzunca olarak yazdığım bu ifadenin, hangi cümlesine inandınız ya da tek bir cümlesine inandınız mı?

                          SADECE ŞU ÖRNEKLERE BAKAR MISINZ?

 *   18 yıl içinde yargı denetiminde olmasına rağmen, dürüst ve şaibesiz yapılan bir seçime rastladınız mı? Seçimin dürüstlüğünü temin etmekle görevli (yükümlü)  en yüksek mercii olan YSK’nin dürüstlüğüne hiç tanık oldunuz mu?

*  En yetkilinin ağzından, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığına ve bu kararlara uymayacağına, tanık olmadık mı?

*  Yüksek yargı mensuplarının,  bir siyasi partinin Başkanı ile seyahate çıkıp, çay topladıklarına tanık olmadık mı?

* En yetkili kişinin, beğenmediği mahkeme kararlarına karşı çıkıp,  uygulamasının yapılmadığını hiç görmedik mi, duymadık mı?

*  Adaletin savunma gücünün kümeler halinde parçalandığına tanık olmadık mı? Hakimleri de, çeşitli küme adlarıyla bölüp parçalamadılar mı?

*  Hangi dönemde olursa olsun, bu kadar çok Hakim ve Savcı’nın tutuklanıp, ya da mesleğin dışına atılıp, büyük korkular içinde görev yapmaya mecbur edildiklerini görmedik mi, duymadık mı?

* 2-3 Gazete ve TV kanalından geri kalan bütün medyayı yandaş yapıp, kendilerine bağlamadılar mı? Bu yandaşlara ve öteki yandaşlara ve de kendi partililerine, devletin bütün imkanlarını peş-keş çekmediler mi? Adalet, bunun neresindeydi?

 +  Kendilerine biat etmeyenleri, devletin gücü ile tehdit edip, zarara sokmadılar mı? Aksine olanları, hep ödüllendirmediler mi?

* Bir zamanlar “Kanka” oldukları Fethullah Gülen’cileri, kısaca “FETÖCÜ” ilan ederek, haksız yere (sudan sebeplerle) görevlerinden ayırıp, hapislere atmadılar mı? Onların ailelerini de, acıya ve yokluğa mahkum etmediler mi?

* Halkın, “Saray” dediği Külliye’ye  her gün 10 milyon lira harcandığı söylemleri  acaba doğrumu dur? Doğru ise, halkın çektiği bu sıkıntıların  içinde, bu bir israf değil midir? İsraf da, bizim dinimize göre günah ve haram  değil midir?

* Bu dönemden önce, Adli Yıl açılışı gibi adaletle ilgili her türlü toplantı ve işlemler, yargı mekanlarında yapılırken, bu dönemde hep Saray denilen Külliyede yapılmadı mı?

* Mesela, yargının mahkum ettiği Amerikalı Rahip Bronson ve Deniz Yücel adlı tutukluların,  “Katiyen tahliye olmazlar demesine rağmen” istek ve baskı üzerine, yargıya bir emirle saldırmadı ve ülkelerine göndermedi mi?

* Birçok mahkeme kararının, iktidarın etkisi ve baskısı ile istedikleri yönde verildiğini duymayan, bilmeyen hiç kaldı mı?

   Değerli okurlarım; Bunlar, tespit edilenlerin sadece bir kısmı. Say, say bitmiyor. Biraz da, siz sayın.

  Şimdi, başa dönersek, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın söylediği; “Adaletten ayrılmayacağız ya da adaletten taviz vermeyeceğiz” sözüne, acaba inanan var mı?

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4