Gözlem Gazetesi’nin Sahibi, bir aydan beri Küçükyoncalı Köyü’nün Muhtarı’nı yazıyor. Ben de, herkes gibi gazeteden okuyorum. Küçükyoncalı benim köyüm diye, haksız yere hakkımda bakın neler düşünüyorlar?
Değerli hemşerilerimle tanışıklığımız çok eskidir. Altı yıldan beri de, bu köşede yazıyorum. Yazılarımda, iki hususa bilhassa özen gösteriyorum. Birincisi, okuyucuya doğru bilgileri aktarmak, ikincisi ise hiç kimsenin onurunu incitecek ve hakaret niteliği taşıyacak yazılardan kaçınmak.
Bu süre içinde, Gazetenin sahibi değerli kardeşim Tekin Sönmez’in de, aynı ilkeleri gözeterek gazetecilik yaptığını, birkaç kaynaktan doğrulatmadığı hiçbir haberi gazeteye koymadığını, halkın dilek ve şikayetlerine daima önem verdiğini, kısacası dürüst gazetecilik ilkelerinden hiç ayrılmadığını gördüm.
Sönmez’in, son bir aydan beri köşesinde, İlçemizin Küçükyoncalı Köyü Muhtarı’nın yaptığı yanlış ve kanunsuz işleri konu ettiğini, herkes gibi ben de bu gazeteden okuyarak öğrendim.
BU KONUYLA NE İLGİM, NE DE BİR BİLGİM VAR
Küçükyoncalı doğduğum, çocukluğumu yaşadığım ve hala zamanımın önemli bir bölümünü geçirdiğim köy, benim köyüm.
Mizacım itibariyle şimdiye kadar ne köyümde, ne de köyümün dışında kişileri hedef alan, somut delillere dayanmayan konuların konuşulduğu, insan onurunu inciten hiçbir sohbete ortak olmadım. Köy tüzel kişiliğinin yürüttüğü işlerse, ilgi alanıma fazlaca girmiyor. Köyümüzün Muhtarı, meslektaşım olmaktan öte, ailesiyle geçmişe dayalı derin dostluk bağları olan bir ailenin mensubu.
Gelin görün ki Muhtar ve yakınları, Gazetenin sahibi Tekin Sönmez’in kendisini hedef alan yazılarında, benim de desteğimin olduğunu öne sürmüşler.
Sönmez’in yazdıklarıyla uzaktan yakından hiçbir ilgimin olmadığını, bu konu açıldığında önüme gelen herkese söyledim. Köy tüzel kişiliğiyle ilintimi sorarsanız, önceki Muhtar benim kardeşimdi. Hepsi o kadar. O nedenle Muhtara da haber göndererek, hakkında yazılanlarla hiçbir ilgimin olmadığını ve yanlış düşünerek bana karşı haksızlık ettiğini, beyan ettim.
MUHTAR, DAHA ÖNCE DE BÖYLE BİR HAKSIZLIK YAPMIŞTI
Muhtar, geçtiğimiz yıl köyün su işlerine bakan görevlinin işine son veriyor. İşinden olan görevli de, bazı usulsüz tasarrufları sebebiyle Muhtarı Kaymakamlığa şikayet ediyor.
Konu hakkında hiç, ama hiçbir ilgim ve bilgim olmadığı halde, Muhtar yine benden kuşkulanıyor. Kendisini arayıp, konuyla hiçbir ilgimin olmadığını söylememe, işinden atılan görevlinin de yemin ederek bunu doğrulamasına rağmen, Muhtar benden şikayetçi oluyor. Ve, bu yanlış hareketinden ötürü, tabii ki ayıplanıyor.
ÖMRÜMCE, HİÇ KİMSEDEN ŞİKAYETÇİ OLMADIM
KÖYÜME, MİNNET BORCUM VAR
Uğradığım büyük haksızlıkların dışında, ömrümce hiç kimseden şikayetçi olmadım. Muhtarımızdan da. Hele, köyüme ve köylü dostlarıma karşı içimden gelen büyük bir yakınlık ve sıcaklık var. Her birine karşı duyduğum sevgi ve saygı da cabası. İlköğrenimi gördüğüm, çocukluğumu yaşadığım ve yaşadığım süreleri hep gözümde canlandırdığım köyümde, çocukluk anılarım var.
Köyümün ihyası için, hep çaba harcadım. 1932 yılında yapılan ve sadece 3 dersliği bulunan okulumuzun yerine, İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken büyük çaba harcayarak yeni, kaloriferli ve 4 katlı modern bir okul yaptırdım.
Aynı dönemde, ilçemizin bütün köy yolları stabilize iken, köyümün ilçe bağlantılı yolunu asfaltla kaplattım. Bu maksatla köylüden istenen 400 milyon lira katkı payının sadece 300 milyon lirası toplanınca, 100 milyon lirasını ( yani 10 bin doları) cebimden ödedim.
Kanunsuz isteklerini yerine getirmediğim için üstüme saldıran bir gazete yalan haberler üretip, köyüme yaptırdığım okulun, İstanbul’a tahsis edilen paralarla yapıldığını iddia edince, soruşturma geçirdim.
Bütün bunları övgü için değil, köyüme ve köy halkının her ferdine duyduğum sevgiyi anlatmak için ve ilk defa yazıyorum ve de söylüyorum.
TEKİN SÖNMEZ’İ MAHKEMEYE DÜŞÜREN HABERSE ŞÖYLE
Gözlem Gazetesi’nin 24 Mart 2010 tarihli nüshasının 7 nci sayfasında, alt alta iki küçük haber yayınlanıyor. Birincisinde, Saray Soğuksu yolunun bozuk olduğu, araçların buradan zor geçtiği ve altlarını vurdukları, halkın bu durumdan şikayetçi olduğu belirtiliyor ve Belediyenin bu yolu yapması gerektiği ifade ediliyor.
İkinci haberde ise, Küçükyoncalı köyünün çok iyi bir içme suyuna sahip olduğu, ancak suya ait kaynakların temizlenmediği, kirlenen kaynakların mikrop ürettiği, kimi hastalananların bunu sebep gösterdikleri belirtiliyor.
Birinci haberi okuyan Saray Belediye Başkanı, derhal emir veriyor ve ertesi günü yolu yaptırıyor. Ayrıca, uyardığı için Tekin Sönmez’i arayıp, teşekkür ediyor.
Küçükyoncalı Muhtarı ise, tam tersini yapıyor ve yanlış yapıyor. Bir Avukata vekalet verip, köy tüzel kişiliğini mağdur ettiği gerekçesiyle (ne demekse) Sönmez’i mahkemeye veriyor. Hem de, gazetede görevli olan kızıyla beraber. Tekin Sönmez de, kızı ile birlikte hakim önüne çıkıyor.
Tekin Sönmez, “Bu iki konuyu, birbirine asla karıştırmıyorum.” dese de, ben olayı çözdüm. Ancak, köyümüzün Muhtarı bir türlü çözemiyor. Kerameti kendinde, kusuru başkasında arıyor.