DOLAR 35.56 ₺
EURO 36.56 ₺
STERLIN 43.29 ₺
G.ALTIN 3,091.70 ₺
Ç.ALTIN 5,064.89 ₺
BİLEZİK 2,825.19 ₺
BTC 103,926.50 $
ETH 3,449.02 $
BİST 9,977.94

Varlık, Kasım 1975.

Yayınlama: 9 Şubat 2012 Perşembe 17:30 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Varlık, Kasım 1975.

Prof. Dr. Suat Sinanoğlu
Atatürk öğretisinin genel niteliği insancı-akılcı bir düşüncenin ürünü olmasıdır. Öğretisinin temelinde yatan ilkelerin tek ve tükenmez kaynağı engin bir insan sevgisidir.bu sevgi kendi ulusundan hareketle bütün insanlığı kucaklamaya kadar varır.
Davranışları, düşünceleri, kurduğu kurumlar hep bu sevgiden esinlenir.
Türk Devrim Tarihi, 1974, S. 279.
*
Prof. Dr. Hamza Eroğlu
Prof.Dr. Tarık Z. Tuna’ya göre “Yeni Türk Devleti, Batı ile Doğu’nun birbirine zıt, iki düşman bloku arasında, büyük sarsıntılar geçirerek, başardı ile kurulmuştur. Emperyalist ve sömürücü Batı ile Komünist Doğu yeni Türkiye için tehlikeli idi. Türkler ne bir Sovyet bloku, ne de Batılıların bir sömürgesi olmak istiyorlardı.”
Yeni devlet hür ve bağımsız olmak azim ve kararında idi. Batıya rağmen Batıcı olacaktı. Batının ve Doğunun sakıncalı akımlarına karşı direnecekti.
Türk Devrim Tarihi, 1974, S. 334.
*
Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak
Atatürk, insanın insanı sömürmesini ortadan kaldırmak için gereken temel koşulları yaratmıştır. O’nun sosyal felsefesinin temeli, insanlara eşit gelişme fırsatı sağlayarak toplumdan gelebilecek haksızlıkları ortadan kaldırmaktı.
İlk aldığı önlemlerden birisi köylü ve çiftçiden alınan aşarın bir hamlede kaldırılmasıdır.
Bütün ulus çocuklarının yetişmesi için Atatürk Türkiye’sinde yalnız ilkokullar değil, orta ve yüksek okullar ve üniversiteler de parasızdır.
Özgürlüklere mal olabilecek bir kalkınma yöntemi Atatürkçülüğün dışındadır. Böylece Atatürk 19. yüzyıl materyalist sosyalistlerinin kat kat üstündedir.
…….
Dünya görüşü olarak Atatürkçülük bir orta yolu bulma çabasıdır. Uçlardan uzak kalma eğilimidir, yeni bir akılcılıktır.
O’nun bu tutumunun en açık belgesi devletçiliğidir. Biz bu ideolojiye sahip çıkmalı, onu kapitalizme de, Marxizme de karşı bir Türk tezi olarak dünyaya mal etmeliyiz.
Liberal kapitalizm de, Marxizm de 19’uncu yüzyılın görüşleridir. Atatürk devletçiliği ise bir 20’nci yüzyıl anlayışıdır. Dolayısıyla bugünün insanına daha yakındır, daha insancıldır.
……
Tarihi olaylar ve namuslu bir devlet olma azmi, Türk maliyesine yepyeni bir ilke aşılamıştı: Denk bütçe-düzenli ödeme. Olağan görülen bir ilke, tarihimizin bir dönüm noktasıdır.
Cumhuriyet Türkiye’si, ilk denk ve samimi bütçeyi yapmış ve bunu uygulamıştır. Bu, büyük bir devrimdir.
Bağımsız ve namuslu yaşayabilmek, fertler için de, milletler için de yorgan ve ayağı denk tutmak bir ahlaki yükümlülüktür. Türkiye’nin onurlu varlığını sürdürmesi, ancak mali dengeye önem vermekle mümkündür.
Atatürk Devrimleri Tarihi, 1973, S. 28-60-221.
*

Ruşen Eşref Ünaydın
Atatürk, milletinin varlığına dayanan kök düşünceleri eleyip, inceleyip, derleyip toplayıp formülleştiren, sistemleştiren ve kanunlaştıran coşkun, üstün bir zeka idi… O zeka, bütün tasarladıklarında mantıklı idi, ölçülü idi… Sezişi keskin ve söyleyişi kesindi…İnançlarında çok samimi idi.
O’nunla hayalden realiteye inilmez, realiteden ülküye çıkılırdı.
Atatürk, Tarih ve Dil Kurumları Hatıraları, 1954, S.4.
*
“Karışık iş yoktur, her iş basittir!” derdin. Bunu, bir gün İsmet Paşa’ya anlattım. Genç cephe kumandanı birdenbire durdu; eliyle kolumu parlak bakışlarıyla gözlerimi sarsarcasına:”Ancak Mustafa Kemal’in zekası gibi her güçlüğü yenecek kudrette bir zekaya her iş basit

gelir” dedi.
Atatürk’ü Özleyiş, 1957, S.118.
O ana kadar eşi görülmedik en korkunç ölüm vasıtaları ile ve yeryüzünün beş kıtasından devşirilme hüküm alayları ile saldırıp karşıdan bir göz alımlık bir yarımadayı aylarca süre, gece gündüz göğü ateş, yeri ateş, suyu ateş, ufku ateş bir cehenneme çevirdikleri o imtihan meydanında dev çelikler aşındırarak, haşmetli inatlar kırarak Çanakkale’ye “Bir gün Türkler bu geçidi tuttular, dünyayı buradan öte aşmağa bırakmadılar.” Gibi ölmez bir mâna kazandırmak ne yüce himmettir.
Anafartalar Kumandanı M. Kemal’le Mülâkat, 1930, S.1.
*
Nadir Nadi Abalıoğlu
Atatürk ömrü boyunca ikiyüzlülüğe ve samimiyetsizliğe karşı savaşmaktan yılmadı.
Atatürk, Sarayburnu gazinosunda içki içti. Büyükada iskelesinde zeybek oynadı. Ankara Palas’ta bir Doğulu elçinin fesini başından attırdı. Ne yaptı ise ulusunun gözü önünde ve açıkça yaptı. Utanabileceği, gizlemek zorunda kaldığı bir davranışı olmamıştır bu büyük adamın.
Atatürk İlkeleri Işığında Uyarmalar, 1960, S.264.
Bütün askeri işlerde çalışma şekli, her fâninin akıl erdiremiyeceği bir kuvvet ve azamet arzederdi. Yirmi dört saat, kırk sekiz saat, hatta gerekirse yetmiş veya daha fazla saat aynı masanın başında oturarak asla uykusuzluk göstermeksizin çalışır ve yanındakileri de çalıştırırdı.
En Büyük Kaybımız, 1939, S. 230.
*
Büyük Türk evladı, Türk ulusunun özündeki asalet ve yüceliğe dayanarak bugün bütün dünyanın gıpta ettiği büyük eseri ortaya çıkarmıştır.
Bütün dünya ulusları, Atatürk’ün Türkiye adını taşıyan büyük eseri önünde saygıyla eğiliyor.
Cumhuriyet, 15 Kasım 1938.
*
İsmail Habip Sevük
Sakarya Savaşında, yüz binlik düşman karşısında biz ancak elli biniz. Bu nisbetsizlik karşısında ne yapılır? Gazi yapılacak şeyi buldu:

Azı çok yapmak.
Azı çok yapmak için kavisli bir tâbiye kurdu. Kavsin kendisine oynaklığı verebilmek için yepyeni bir sistem icadediyor: “Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var.” Hat yarılabilir, çizgiler, satıh yarılamaz, vatandır.
Kavis oynak, düşman uzadıkça kavis de uzuyor. Yüzbinlik düşman yüz kilometre uzadı. Biz ki, yarısıyız, biz de o kadar uzuyoruz. Başkumandan Papulas hayretle haykırıyor:”Ne kadar uzayıp nereye varsak Türkler yerden fışkırır gibi karşımıza çıktılar!” Sayımız mı artmıştı? Hayır, bu, kavis içindeki manevra oynaklığından geliyor. Sağdaki doluyu alıp boşalan solu dolduruyoruz.
Sakarya, kısalan mesafeyle uzayan mesafeyi ve çokluğu yenişimizdir.
Atatürk İçin. Ölümünden Sonra Hâtıralar ve Hayattayken Yazılanlar, 1939, S. 48.
*
Cevat Abbas Gürer
Kafkas cephesinde Buğlan Gediği çarpışmalarında düşmanın gayet öldürücü saldırıları Atatürk’ü üç gün ve üç gece uyutmamıştı.
Bir aralık dört beş saatlik bir zamanın durgun geçeceğini takdir etmişti. Ben de bu kısa zamanda uyumasını ısrarla rica etmiştim. Kalınca bir köylü keçesi üzerine uzandı.
Üç saat sürmeyen bu keçe üzerindeki dinlenmesi sırasında her biri ayrı anlamda olan sekiz emir verdi. Binaenaleyh gene uyumamıştı.
Yakınlarından Hâtıralar, 1955, S. 61.
*
Mareşal Fevzi Çakmak
Mustafa Kemal Atatürk, hemen her zaman nerede durulacağını bilmiştir. Bu, O’nun pek hayran olduğum meziyetlerinden biriydi. Daima ilerisini düşünmek, daima dikkat O’nun memleket yolundaki işlerinde hakim olmuştur.
Türk Milliyetçilerinin Kalemiyle Atatürk, 1961,S.16.
*
Orhan Seyfi Orhon
O, bu ulusun sağduyusunun gösterdiği yönde, hepimizin mutluluğu için bilimin ışığında yürüdü. Onun için Atatürk’ü anlatan tarihçiler ve O’nun en yakınları: “Atatürk realist bir insandı!” derler.
Ne yapılmak gerekiyorsa onu yapmıştır.
Son Havadis, 10 Kasım 1962.
*
Eflatun Cem Güney
Gerçekten büyük yaradılışlı bir insandı O. En doğru düşünceler, O’nun başından doğuyor; en güzel duygular, O’nun yüreğinde tomurcuklanıyor; ille vatan ve hürriyet O’nun gözlerinde tütüyordu. Daha da iyilik mi dedin, iyilik: yiğitlik mi dedin, yiğitlik; bu toprağın

kalbi, bu toprağın diliydi O…
Atatürk, Hayatı ve Eserleri, 1963, Önsöz’den.
*
Emin Faik Üstün
Atatürk gerçekçi idi. Hiçbir işi talihe bırakmazdı. Her cephesi ile başarıya, başarılara ulaşan insandı O…Özü sözü bir “Tek Adam”dı…
“Ulusumuzu şimdiye kadar söylediğim sözlerle, hareketlerimle a l d a t m a m ı ş olmakla iftihar ediyorum.-Yapacağım. Yapacağız. Yapabiliriz- dediğim zaman, onların gerçekten yapılabileceğine inanıyordum.” Diyordu.
Atatürk, (Kişiliği, Ülkücülüğü, Gençliğe Güveni, 1963.
*
Cemal Kutay
İngiliz Kralı VIII. Edvard 1936 yılında Atatürk’ün konuğu olmuştu.
Bir sohbet sırasında Türk ordusunun savaş gücünden söz açılmıştı. İngiliz gerçekçiliğiyle, Mustafa Kemal’in ne eşsiz bir komutan olduğunu bilen konuğu, Atatürk’e, o tarihte bir milyonluk insan gücü olan Türk ordusunun iki milyonla savaş alanına çıkmasının, dünya

barışı için “ne güvenilecek kuvvet” olduğunu söyledi. Atatürk’ün iki milyonu, bir milyon olarak nezaketle düzeltmesini de şu hayranlık duygusu ile tamamladı:
-“Evet Atatürk…bir milyon Türk ordusu, bir milyon da şahsen siz.Hesabım doğrudur.”
Türkiye İstiklâl ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, 1962, C.XX,  S.11933.
*
Ahmet Hulki
Açıkçasını söyleyim, vatanın örneğini yetiştirmekte cömertlik göstermediği seçkin zekâlardan biri ve hatta birincisi Mustafa Kemal Paşadır. Milletin en hayırlı evlâdından olduğu halde, en az taktir gören yine kendisidir. Fakat kime kabahat bulalım? Kendisi o kadar şöhrete sırt çevirmiş, o kadar alçakgönüllüdür ki, Anafartalar’ın biricik savunucusu ve İstanbul’un kurtarıcısı, yalnız kendisi olduğu halde bu gerçeği açığa vurmadı. (Mimber, 19.11.1918)

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4