Gücünü, geçmişinden ve Ordusundan alan Türk Milleti, güçlü bir millettir. Onu yönetenlerin, teröre adeta boyun eğip bu gücü kırmaya ve milletin sabrını taşırmaya hakları yoktur.
Çeyrek asırdan beri Türk halkının başına bela olan “PKK terörü” hızını yine artırdı. Ve, yine şehit cenazelere gelmeye başladı. PKK, yine askerin geçtiği yollara tuzaklar, pusular kurmaya ve baskınlar yaparak canlar almaya başladı.
Geçen haftanın sonunda 4 İlimize 6 şehit cenazesinin gelmesi, yine ana-babaların ve herkesin yüreğini parçaladı. 30 Mayıs akşamı gecenin yarısında teröristlerce yapılan baskında, İskenderun deniz üssünde 6 askerimiz daha şehit edilmişti. İşin ilginç yanı, yetkililer ve özellikle hükümet yetkilileri ortaya çıkıp, artık üzüntülerini filan ifade etmiyorlar. Belki de yüzleri yok.
Zaten, terörü kuru sözlerle kınamak, üzüntü ifade etmek, başsağlığı dilemek bir nezaketten öteye gitmiyor ve gideni geri getirmiyor.
BÖLÜCÜBAŞI’NA DİKKAT
İmralı’da kalmakta olan Bölücübaşı, iki hafta kadar önce yaptığı açıklamada, bu işlere artık karışmayacağını açıklarken, ay sonuna doğru terör olaylarının artacağını da avukatları vasıtasıyla söylemişti. Dediği aynen çıktı. Ay sonunda terör hızlandı ve üç gün içinde, tam 12 kişinin canını aldı.
Hakkında verilen hüküm kesinleştiği ve yargılaması 10 yıl önce bittiği halde, Bölücübaşı’nın sürekli avukatlarıyla görüştürülmesini anlamak mümkün değil. Diğer mahkumlara böyle bir hak tanınmadığı halde, Bölücübaşı’na neden tanınıyor, gerçekten anlayamıyoruz.
Üstelik o sadece avukatlarıyla görüşmekle kalmıyor, istediği talimatı örgütüne verebiliyor, istediği zaman işte böyle terör estirebiliyor.
Bölücübaşı’na, İmralı’da sağlanan kolaylıklar hiçbir hükümlüye sağlanmıyor. Canı sıkılmasın diye, yanına başka mahkumlar da gönderildi. Koğuşunda çok az bir küçülme oldu diye, destekçileri ortalığı karıştırdı.
Terör örgütünün siyasi kanadı olan partileri ise, sık sık kapatılmalarına rağmen, değişik isimlerle yeniden açılıyor ve temsilcileri terörü destekleyip, devletten maaşlarını almaya devam ediyorlar. Başka hakları ve Kırmızı pasaportları da cabası.
BU, BÖYLE GİTMEMELİ
Hükümetin, önce “Kürt açılımı” daha sonra da “Demokratik açılım” dediği çalışmaların başlamasından sonra, terör yanlıları iyici cesaretlendi. Onların siyasi temsilcilerini frenlemekse imkansız.
Hükümet, ortaya attığı çözüm önerisinin ne olması gerektiğini kendisi de bilmiyor. Bu güne kadar “açılım” diyerek, hiçbir konuyu açmadı ve açık-seçik olarak ortaya koymadı. Hükümetin, belki de oyalamak için yaptığı bu davranış, bir çok canların yitip gitmesine sebep oldu. Özel izinle Türkiye’ye gelen ve bir kahraman gibi karşılanıp salıverilen PKK militanları, bir çok yerde protokol koltuklarında oturuyor.
Bu sürecin, bu şekilde devam etmesine göz yummak, artık halkımızı çileden çıkarıyor. Şehit cenazelerinde akıtılan yaşlar, yürekleri dağlıyor. İktidar mensupları, gelen cenazeler kendi yakınlarından olmadığı için, acının ne olduğunu belki bilemiyorlar. Oysa ateş, düştüğü yeri yakıyor.
Son zamanlarda Ordu mensuplarına yapılan saldırılar, terörle mücadele eden kimi komutanların çeşitli bahanelerle tutuklanması ve yargılanması, askerin moralini ve mücadele hevesini kırdı.
Şimdi, hükümetin bu konuda da tedbir alması gerekiyor.
Sözün kısası, daha fazla kan akmaması için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. Türkiye ve Ordusu güçlüdür. Ülkeyi yönetenlerin hataları yüzünden bu güç boşa gitmemeli ve bu milletin sabrı ile oynanmamalıdır.
