Ben hayatımda insan hayatından daha ucuz bir şey görmedim. Acaba insan bolluğu mu var, diye düşünüyorum. Nedir bu dünyanın işi, şu bizim yaşadığımız? Bir toplum için barışmak, savaşmaktan daha kolayken, niye insan hayatı bu kadar ucuzlaştırılıyor?
İnsana değer vermeyi, çatışmaktan zor sanıyorlar. Yüzlerce yıl, yüksek oranlarda çocuk ölümü gibi acı bir olguyla yaşamış olmanın hâlâ devam eden -bilinçdışı- bir etkisi var. Modern çağda okuryazarlarımızın dikkatini sık sık çekmiş; bu tavır toplumun kadersizliğine, kadercilik de İslam’ın karakterine bağlanarak açıklanmıştır.
Evet, bütün dinler, böyle durumları tanrısal iradeye bağlar; onun, biz insanların bilemeyeceği bir hikmeti olduğunu söyler, böyle yapmakla da, çocuğunu kaybetmiş insanı avutmak isterler. Sorgulayamayacağı ve zaten sorgulamaması gereken bir yüce irade vardır ve bu onun bilgisi dâhilinde olmuştur. Bunun için de, “Ölenle ölünmez” gibi sözler, hikmetler bulunmuştur. Kararı veren irade bizden ne kadar büyükse, olay karşısında isyan etmek de o kadar boştur ve günahtır üstelik.
KADERCİLİK
İnsanlar arasında "Kadercilik" geleneksel hale getirilmiş genel hayat koşullarına sokulmuştur. "Kadere inanmak gerekir mi?” Her şeyi kadere bağlamamak şartıyla, bence inanmak gerekir. Bir etkinlik birkaç yıl yapıldıktan sonra nasıl gelenekselleştiriliyorsa insan da bazen "Kaderi" bu şekilde gelenekselleştirebiliyor.
Türkiye'deki genel hayat koşulları bizlere neler anlatıyor? Bireyselleşme ile tanışmamış toplumda, ölüm karşısında alınan somut tavır da, bir yandan ortaklaşa ve doğal olarak aynı zamanda acıyı içselleştiren, bireyin kendine özgü ve derin acısı haline getiren bir kültür değil bu kültür. Yalnız ‘acı’ değil elbette; sevinci de, aşkı da, insan hayatının bütün bu önemli uğrak noktalarını da benzer şekilde ortaklaştırıyor.
İnsan hayatı değerli olmalı. Hem öyle bitki gibi yalnız yaşayarak değil, insani niteliklerini geliştirerek, zenginleştirerek değerli olmalı bir insan…
Bu öğretmenler açığa alınmalı
Gazetemizin bir önceki sayısında, "Öğretmenler öğretmeni darp etti" başlıklı habere yer verilmişti. Benim için bu haberin önemi büyük. Bu veya buna benzer haberleri zaman zaman genel basında da görüyoruz.
Genel basında çıkan benzer haberlerde, yetkili merciler hemen harekete geçerek, yaşanan olayın salahiyeti için öğretmenleri görevden uzaklaştırılıyorlar, mahkeme sonucuna kadar da açığa alınıyorlar. Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Ama bazı öğretmenlerimiz bunun bilincinde değiller.
Yaşanan olayda bir öğretmen açığa alındı. Açığa alınan K. K. isimli öğretmen ücretli olduğu için işine son verildi. Diğer kadrolu öğretmenlerden B. B., A. A. ve A. Y. neden açığa alınmadı, bilmiyoruz. Burada bir iltimaslık söz konusudur.
Olay yargıya taşınmış olup, yargı süreci devam edene kadar bu öğretmenlerin açığa alınması gerekir. Vatandaşlar, adaletin yerini bulana kadar bu öğretmenlerin görevden uzaklaştırılmasını istiyorlar. Aksi halde yaşanan bu vahim olayın öğrenciler için kötü bir örnek teşkil edeceğini düşünüyorlar. Haklılar da…