Bal, yaşanan depremin beklenen İstanbul depremi olmadığını vurgulayarak, "Bu deprem özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın bizim İstanbul'da ve Tekirdağ'da beklediğimiz ana deprem değil. Bu daha küçük ölçekli bir deprem," dedi.
NKÜ'nün deprem laboratuvarında yapılan analizler sonucunda, depremin en yüksek ivme değerinin 0.21 g ile İstanbul Eyüp'te kaydedildiğini belirten Bal, "Binaların tasarladığımız ivme değeri 0.40 olduğu için genellikle, bu aslında bizim yapılarımızı yıkabilecek pozisyonda olan bir deprem değil," ifadelerini kullandı.
Depremin darbe tipi özellikte olduğunu vurgulayan Bal, "Darbe tipi depremler bizim özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda beklediğimiz depremlerden biraz daha farklı. Bunlar binaları 'zangırdatma' dediğimiz bir titreşim haline sokar. Özellikle daha düşük periyotlu, yani alçak katlı binaları, özellikle 4-5 katlı binaları ve 1-2 katlı sanayi yapılarını etkiliyor," dedi.
Bal, darbe tipi depremlerin, binalarda özellikle ikincil elemanlarda hasara yol açtığına dikkat çekerek, "Özellikle çatı noktalarının kayma etkisi meydana gelebilir. Buna biz 'Kamçı etkisi' deriz. Binaların çatıları, kamçının hareketi gibi üst tarafının biraz daha deplasmana açık kalmasını tetikleyebilir ve özellikle üst katlarda yaşayan insanların duvarlarında çatlaklar görmelerine yol açabilir," diye konuştu.
Apartman ve kamu yöneticilerine binaları kontrol etmeleri çağrısında bulunan Bal, "Özellikle çatı bölgelerinde kaymalar, kiremitlerde düşmeler, yağmur oluklarında zararlar olup olmadığı kontrol edilmeli. Ayrıca asansörlerin kullanılmaması ve özellikle halatlarının kontrol edilmesi gerekir. Çünkü darbe tipi bir deprem olduğu için asansörlerin raylarında, hatlarında kaymalar meydana gelmiş olabilir," uyarısında bulundu.
Uzman akademisyen, Kumburgaz fayındaki bu etki sebebiyle bir deprem fırtınası yaşanabileceğini, bunun 6.2'lik depremi geçmeyeceğini tahmin ettiklerini ancak yine de mevcut hasarların artabileceğini sözlerine ekledi.