Alman, Der Spiegel Dergisi, bu başlığı atmış. Soma Faciası’ndan sonra Başbakan Erdoğan’a duyulan öfke patlaması, yurt dışında da yaşanıyor. Herkes, Başbakan’a şiddetle tepki veriyor!
Soma Faciası, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı dönüşü olmayan tehlikeli bir yola doğru sürüklüyor. Kendisinin ve hükümetinin hataları taksirli suç olmaktan çıkıp, Soma’da bir cinayete sebep oldu ve 300 den fazla çaresiz vatandaşımız canını yitirdi.
Başbakan ve diğer yetkililer hatalarını kabullenmek, en azından daha az konuşmak yerine tamamen haklı gibi davranıp, millete yeniden zulmetmenin yolunu seçtiler.
Soma’da, tehdit edilmedik vatandaş, tartaklanmadık insan kalmadı. Şimdiye kadar hiçbir Başbakan’ın davranışı olarak görülmeyen tokat atma olayını da, Başbakan Erdoğan’da gördük. Onun, canı yanan acılı bir vatandaşı tokatlaması herkesi şaşırttı.
Yanında taşıdığı bir müşavir bozuntusunun da, Polislerin yere yıktığı bir vatandaşı tekmelemesi, cümle alemi şok etti.
Yandaş olmayan bir gazetecinin; “O tokadı yiyenler, bunu hak etti.” Ya da “Tokadı yiyenler, buna müstahak.” demesi tepki görse de, işin bir de gerçek yanı vardı.
O gerçek de, madende canını kaybedenlerin ve yakınlarının çoğunun, bu iktidara oy verdiği, bilerek-bilmeyerek, isteyerek-istemeyerek, iktidarın zulmüne çanak tuttukları ortaya çıktı.
İşte, mağdur vatandaşların bu hatası, şimdi onlara tekme - tokat olarak geri dönüyordu.
BAŞBAKAN’A HERKES TEPKİİLİ
Değerli okuyucularım, ülkeyi yönetememe noktasına gelen bu hükümete, artık her cenahtan tepki geliyor. AKP’ye oy verenlerin bir kısmı bile, bu olup bitenleri kabullenemiyor ve artık Başbakana hak vermek istemiyor.
Arsızlık boyutuna varan hırsızlıkların dumanı tüterken, insan canına kasteden çıkar ilişkileri, bu iktidarı iyice gözden düşürdü.
Aslında, halkın çoğunluğu bu iktidarın çoktan gitmesini istiyor, ama yerine geleceklere henüz güvenemediği için, bütün bu rezilliklere katlanıyor.
DIŞ TEPKİLER ÇOK İLGİNÇ, ÇOK BÜYÜK !
Türkiye’de iktidarın eşi görülmemiş bu yanlış davranışlarına, gün geçmiyor ki yurt dışından tepki gelmesin.
Başbakan, önümüzdeki Cumartesi günü Almanya’ya gidip, Cumhurbaşkanlığı seçimi sebebiyle oradaki yurttaşlarımızı toplayıp bir miting yapmak istiyor. İstiyor, ama Alman yetkilileri ve Alman kamuoyu bu mitinge sıcak bakmıyor.
Daha doğrusu, Başbakan’ın Almanya’ya gelmesini bile istemiyorlar. Başbakan’ın bu ziyaretine tepkiler o kadar büyük ki, Almanya’nın önde gelen yayın organlarından Der Spiegel Dergisi, ‘buraya gelme’ anlamında; “Cehenneme Git Erdoğan!” başlığını atıp, bu ziyarete büyük tepki gösteriyor.
Başbakan’ın bu ziyaretine, öteki yayın organları da büyük tepki veriyor. Alman Basınına göre, Başbakan’ın protesto edilmesi için büyük hazırlıklar yapıldığı ifade ediliyor. Gazetelerde, “Erdoğan, kutuplaştırma politikası izleyerek, Türk vatandaşlarını bölüyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme arzusunu engelliyor. Böyle bir Başbakanla, Türkiye Avrupa Birliği üyesi olamaz.” başlıkları atılıyor.
Yalnız Almanlar değil, Almanya’daki Türk örgütleri de bu mitingin iptal edilmesini, Soma Faciası’nda büyük payı olan iktidarın ve Başbakan’ın, hangi yüzle Almanya’ya gelebileceğinin sorgulanmasını istiyorlar.
Reza Zarrab, Yurt Dışına Kaçar mı?
Bildiğiniz gibi, Bakanlara rüşvet dağıtan, ancak dağıttığı rüşvetin “suçüstü” olması üzerine Bakan çocukları ve bir Bankanın Genel Müdürüyle birlikte tutuklanan altın kaçakçısı Reza Zarrab serbest bırakılmıştı. Peşinden de, Banka Müdürü ve o çocuklar dışarı çıktılar.
Edinilen bilgilere göre Zarrab’ın; “Konuşurum.” demesi, onu hapisten kurtarmıştı. Daha sonra da, yurt dışına çıkış yasağı kaldırılmıştı.
Yine edinilen bilgilere göre, Zarrab’ın yurt dışına kaçırılıp, böylece konuşmasının önlenmesi için bu yasak kaldırılmıştı.
Genel Kurmay Başkanı’nı tahliye ederken “Yurt dışına çıkış yasağı” koyan Türk adaleti, rüşvet dağıtan ve suçüstü yakalanan bir kaçakçı içinse, bu yasağı kaldırıyordu.
Bunu yaptıran kimdi? Tabii ki, İktidar Partisi yani Adalet ve Kalkınma Partisi. Neymiş? “ADALET” için kurulan ve o maksatla iktidar olan bir parti.
Yine, merhum İsmail Arar’n sözü aklıma geldi. ADALET ha… Güldürmeyin beni!
