DOLAR 35.49 ₺
EURO 36.67 ₺
STERLIN 43.56 ₺
G.ALTIN 3,076.13 ₺
Ç.ALTIN 5,028.78 ₺
BİLEZİK 2,805.05 ₺
BTC 97,256.76 $
ETH 3,242.28 $
BİST 9,739.72

AKP, İyi İşler de Yapıyor !..

Yayınlama: 7 Aralık 2009 Pazartesi 19:19 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

AKP, İyi İşler de Yapıyor !..

AKP nin, 7 yıllık iktidarında günahları çok büyük. Son zamanlarda, planladığı kimi faydalı işler ise, halkımızı sevindiriyor. Hesap Defteri’nin sağ tarafından verilmesi için, şimdi iktidarın daha çok çalışması ve tövbe edip, kötü huyunu değiştirmesi gerekiyor.

Bu köşeyi izleyen okuyucularımın hatırlayacağı üzere, açılımı Adalet ve Kalkınma Partisi olan AKP’yi, çok eleştirdim. Bütün eleştirilerim haklıydı. Öncelikle, partinin adına itirazım vardı. “Adalet” ve “Kalkınma” gibi, milletin özlemi olan iki sözcüğü isim yapan bu partinin 7 yıllık iktidarında, ne “Adalet” ne de “Kalkınma”, milletin yanına hiç uğramadı.

Benim esas itirazım ise, bu sözcüklerin halka hizmet ve destek için değil, kısaltıldığında partinin “temiz, beyaz” yani kısaca “pirü-pak” gösterilmesi için seçilmiş olmasıydı. Çünkü, kısaltınca ortaya “AK PARTİ” çıkıyordu.

Oysa, çok partili demokratik sistemlerde, bir partinin “AK PARTİ” olarak anılması, diğerlerinin böyle olmadığını ortaya koyuyordu. Mesela, başka bir partinin “NAMUSLU PARTİ”, “DÜRÜST PARTİ” ya da “ŞEREFLİ PARTİ” gibi adlar alması, diğer partilerin “Namussuz, Şerefsiz, Ahlaksız” olmaları gibi bir durumu ortaya koyar ki, böyle parti adı olamaz, olmamalıdır.

Kaldı ki, kendisine AK PARTİ diyen iktidar partisinin, ne kadar “AK” olduğu, daha iktidarının ilk yılında ortaya çıkıverdi. Türk demokrasisinde en yolsuz parti olarak tescillenen ANAVATAN PARTİSİ bile, AK PARTİ (!) nin yanında, “zemzem”le yıkanmış gibiydi.

ANCAAAK, AKP İYİ İŞLER DE YAPIYOR

Yolsuzlukta liste başı olsa da, AKP’nin yaptığı faydalı işler de var. Bu partiyi eleştiren bir kişi olarak, bunları da görmezsem, doğru ve tarafsız bir iş yapmış olamam. AKP’nin, ülkenin ve halkın yararına yaptığı işlerin listesini yapmış değilim. Ancak, son günlerde dikkatimi çeken birkaç tanesini, bu köşeyi okuyanlarla paylaşmak istiyorum.

AKP, Uzan’lardan Sonra,

Aydın Doğan’ı da Dize Getiriyor

Yıllardan beri, oluşturduğu medya karteli ve Ertuğrul Özkök’ün başını çektiği tetikçi kadrosu ile masum insanların üstüne saldıran, böylece tehditle ve şantajla zenginliğine yeni zenginlikler katan Aydın Doğan, nihayet kapana kıstırıldı.Bu zenginliğini, vergi kaçırmakla daha da güçlendiren, ancak kıskıvrak yakalanan bu kişi, şimdi devletin kestiği 3.8 milyar liralık (eski söylemle 3.8 katrilyon liralık) cezadan kurtulmak için, her yolu denemenin peşinde.

Başvurduğu Vergi Mahkemesi ile İdare Mahkemesi’nden “red” cevabı alan Aydın Doğan, oturduğu Uzlaşma Masası’yla da anlaşamayınca, şimdi rota değiştirdi.

Çaresiz kalan Aydın Doğan medyası, son günlerde iktidara yaranmak için, “yalakalığı” da ayaklar altına serdi. Konuyla bizzat ilgilenen Başbakanın, bu “olta”yı yutacağına hiç kimse ihtimal vermiyor.

Bilindiği gibi, bütün “Üç kağıt” numaralarına yatan, ancak başarılı olamayan Uzan İmparatorluğu’nun fertleri yurt dışına kaçarken, son ferdi olan Cem Uzan da geçen ay Fransa’ya kaçtı. Çaldıklarıyla gününü gün eden Uzan, Eyfel Kulesi’nin karşısında, günlüğünü 2000 Euroya kiraladığı bir Rezidans’ta kalıyormuş.

Aydın Doğan’ın da, yakında Uzan’a komşu olacağı, hemen her yerde konuşuluyor.

AKP, Yargıda Islahat Yapmak İstiyor !..

AKP, iktidar olduğundan beri yargıyla çok uğraştı. Tayyip Erdoğan’ın yargılanıp ceza alması ve Cezaevi’ne konması, daha sonra da yargı engelinden kurtulup seçilmesi, onu hep yargıyla karşı karşıya getirdi. Hatta, bir ara partinin kapatılma tehlikesiyle karşılaşıp, yine yargıya toslaması, AKP’nin yargı ile olan ilişkilerini hep gündemde tuttu.

AKP’nin, bütün bu sebeplerle yargıya duygusal yaklaştığı bilinse de, yargının da “ıslaha muhtaç” yanları var. Yargı, adaletin içinde bir kavramdır. Başka bir söylemle, adalet dağıtan bir kurumdur. Ancak, adaleti dağıtanlar ya da dağıtamayanlar kavramlar değil, Yargıçlar ve Savcılar, yani insanlardır.

Bakara Suresi 188. Ayetinde Yüce yaradan ; “Birbirinizin haklarını yemeyin. Ve, mallarınızı hakimlere yedirmeyin.” diyor. Buradaki “hakim” sözcüğü, mahkemelerde görev yapan hakimlerdir. Demek oluyor ki adalet, insanlık tarihi kadar eskidir ve adaleti mahkemelerde dağıtmakla yükümlü olanlar, hep hakimler olmuştur.

Allah’ın bu tespitine ve açık emrine rağmen, bütün dünyada ve kimi mahkemelerde görevli kimi hakim ve savcılar, adaleti eşit dağıtmak yerine, bir mal ya da bir eşya gibi satmakta ve adalet yerine zulüm dağıtmaktalar. Bizim ülkemizde de, durum aynen böyledir.

Öte yandan kimi hakim ve savcıların, koltuklarını kurtarmak için güçlülerin baskısına dayanamayıp adaleti tecelli ettirmedikleri, haklıdan değil de, güçlüden yana oldukları çok iyi bilinmektedir. Yargının zulmüne uğramış bir kişi olarak, bunu en iyi bilenlerden biri de benim.

AKP hükümetinin şimdi bu konuya el attığı ve yargıda çok önemli bir “Islahat projesi” hazırladığı söyleniyor.

İdam Cezası, Geri mi Geliyor ?

Avrupa Birliği’ne uyum yasaları çerçevesinde kaldırılan “İdam cezası”nın, yeniden getirilmesinin de, hükümetin gündeminde olduğu söyleniyor. Bu düşünce, son derece olumludur ve halkın beklentisidir. Özellikle adam öldürenlere verilen bu cezanın kaldırılmasından sonra işlenen korkunç cinayetler ve bunların kısa süreli hapis cezalarıyla karşılık bulması, halkın vicdanını kanatıyor ve herkesi ürkütüyor. ABD de bile var olan bu ceza, mutlaka geri getirilmelidir.

Tecavüz suçlarına verilmesi planlanan ceza da, çok isabetlidir. AKP Milletvekilleri Alev Dedegil ve Aşkın Asan’ın teklifine göre, bundan böyle tecavüz suçu işleyenler, geçici olarak “hadım” edilecekmiş. İyi de, geçici olması niye? Mütecavizi, bu konuda tamamen ve ömür boyu bitirmek gerekir. Kanada, İsveç, Hollanda, Danimarka ve Polonya gibi ülkelerde, bu suçu işleyenlerin erkekliği ömür boyu bitiriliyor. Bizde de öyle olmalı.

Telekom ve İnternet’e Ağır Ceza Geliyor !..

Elimizden çıkan Telekom, abonelerine şimdi istediği fiyatı uyguluyor ve geciken faturaları cezalı olarak tahsile devam ediyor. Hizmete gelince, ortalıkta görünmüyor. Havai telefon hatları, meskun mahallerde örümcek ağını andırıyor ve gökyüzünü kirletiyor. Arızalara, zamanında cevap verilmiyor. Sokaklara ve kamuya açık çeşitli yerlere konulan kartlı/kontürlü telefonların çoğu çalışmıyor. Arızalarına bakan yok.

İnternet, dakikalarca açılmıyor.Yani, ekran görüntülenemiyor. Telekom’un dağıttığı “Pikatel” ve diğer marka modemler son derece kalitesiz.

Hükümet şimdi, bu ilgisizliği ve halkın mağduriyetini önlemenin peşinde. Düşmeyen telefonlar, açılmayan İnternet sayfaları başta olmak üzere, iletişimdeki bütün rahatsızlıklar ve şikayetler, artık ortadan kaldırılıyor. BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu)nun hazırladığı bir dizi tedbire göre, parayı toplamasını bilen sorumlu bu kuruluşlara çok ağır cezalar getiriliyor. Karşılaştığınız sorunları şimdiden belirleyin ve şikayete hazır olun.

Yabancı Para Değil, Türk Lirası Korunuyor.

Hükümetin “Para politikası”, takdir ediliyor. Türk lirası, dünyanın her yerinde itibar görüyor ve kıymetini daima koruyor. Faizlerin “tek hane” ye düşürülmesi, paraya olan güvenden kaynaklanıyor.

Borsanın yükselmesi herkesi ilgilendirmese de, dövizin baskı altında tutulması, Türk lirasına olan güveni daima artırıyor. Ne var ki, 2001 krizinden önce de döviz uzun süre yerinde saymış, ancak 21 Şubat akşamı hükümetin aldığı devalüasyon kararı, krizi iyice tırmandırmıştı. Türk lirası da yerin dibine göçüvermişti.

Hükümetten, yeniden böyle bir karar beklenemez. Zaten, AKP iktidarını ayakta tutan ve AKP yi hala birinci parti yapan, ekonomideki bu başarıdır. Devamını dileriz.

Millet, Kemal Unakıtan’dan Kurtuldu.

AKP ise, Hüseyin Çelik’ten Kurtulmayı Bekliyor.

Tayyip Erdoğan’ın “Kemal ağbi”si, çocuklarına verdiği destekle zengin olup, nihayet Maliye’nin başından ayrıldı. Devletin otoritesini ve imkanlarını, Kemal Unakıtan kadar kendisi ve ailesi için kullanan Bakan pek azdır. En iyi bay-pas ameliyatları Türkiye’de yapıldığı halde, devletin kasasından cümbür cemaat Amerika’ya gidip ameliyat olan Kemal Unakıtan’dan devlet tam kurtulduğunu sanırken, eşi hanımefendi devlete yeniden musallat oluverdi.

Türk Hava Yolları, bu hanımı Kıbrıs yerine yanlışlıkta Ankara’ya uçurunca, kıyamet kopmuş. Eski Bakan eşi THY na posta koyup, “Bize, ailece ve ömür boyu bedava bilet verirseniz, sizi af ederim.” demiş. Havayolları yetkilileri önce şaşırmış, ancak şerrinden korkup,“İnceleyelim.” demek zorunda kalmışlar.

İşte, Türkiye’nin Maliyesini, tam 7 yıl süreyle bu hanımın eşi idare etti. Daha başka bir açıklama getirmeye, acaba gerek var mı?

Türk halkı Kemal Unakıtan ve ailesinden kurtuldu. Bu arada, Türk Milli Eğitimini çorbaya çeviren Hüseyin Çelik’ten de kurtuldu.Ne var ki, Çelik şimdi Partinin Genel Başkan Yardımcısı. Acaba, partisi ondan ne zaman kurtulacak?

Cumhurbaşkanlığı’ndaki “İsraf” Diz Boyu !..

İyi işler de yapan AKP iktidarından, şimdi başka “iyi işler” de bekleniyor. Bunlardan biri de, Cumhurbaşkanlığındaki “israfı” önlemek.

Abdullah Gül köşke çıktıktan sonra, durduk ve gereksiz yere köşkün yeniden restore edilmesi, büyük israftır. Harcanan para tam 20 milyon (eski söylemle 20 trilyon) liradır.

Milletin istifadesine kapalı olan Çankaya Köşkü’ne, bu kadar büyük paraların harcanması, büyük israftır ve günahtır. Bu memlekette halk, çarşı pazardan sebze artıkları toplayıp tencere kaynatmaya çalışırken, bu parayı böyle gereksiz yere harcamak haramdır. Bu parayla kaç okul yapılır, biliyor musunuz?

Şimdi bu yetmiyormuş gibi, İstanbul Tarabya’da bulunan ve yine Cumhurbaşkanının kullanımındaki Huber Köşkü’nün eşyaları yenilenecek ve bu iş için tam 4,5 milyon lira (eski söylemle 4.5 trilyon lira) harcanacakmış.

Bütün bu masrafları, Cumhurbaşkanının eşi yaptırıyormuş. Hani, 20 bin dolara köşke yüzük getirtip de, beğenmeyip iade eden o först leydi.

Bunları duyunca, Abdullah Gül’den önce Cumhurbaşkanlığı yapan zevatın eşlerinin tutumlarını araştırdım. Atatürk, fazla bir süre evli kalmadı. İsmet Paşa’nın eşi Mevhibe Hanım, tutumlu bir kadındı. Celal Bayar’ın eşi Reşide Hanımın hiçbir lüksü yoktu. Cemal Gürsel’in eşi Melahat Hanım, hastalığı ile uğraştı. Cevdet Sunay’ın eşi Atıfet Hanım, devletin parasını kullanmada, kılı kırk yarardı. Fahri Korutürk’ün eşi Emel Hanım, sanata ve tablolara meraklıydı. Masraf yaptırmaz, bir çok aksesuarı kendisi üretirdi. Kenan Evren’in eşi Sekine Hanımsa, köşkte hiç oturamadı. Çünkü, vefat etti. Süleyman Demirel’in eşi Nazmiye Hanım, lüksten hiç hoşlanmaz, masraftan hep kaçardı. Ahmet Necdet Sezer’in öğretmen olan eşi, hem örnek bir eğitimci olması, hem de tutumlu tavrı ile devlete hiçbir masraf çıkarmadı. Karı-koca, lüksten ve masraftan hep kaçtılar. Turgut Özal’ın eşi Semra Hanımsa, savurganlıkta tekti ve rakipsizdi. Keyfi olarak, devlete hep büyük masraflar çıkarmıştı. Özal’ın ölümüyle devlet, 3,5 yılda bu hanımdan kurtuldu, ama Hayrünnisa Hanım şimdi onu aratıyor.

Hükümetin, bu savurganlığa son vermesi ve kendi partisinden gelen Cumhurbaşkanını, bu konuda tasarrufa davet etmesi gerekiyor.

Bunları ben söylemiyorum, halk konuşuyor, hem de her yerde konuşuyor.

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4