Daha önce de, bu sütunlarda yazmıştım. Tekrar ediyorum ve son yapılan araştırmayı, yapanlara doğrulatarak yazıyorum. Bu gıdaları ister yiyin, ister yemeyin. Sağlık sizin değerli okuyucularım. Yeter ki, tepkisiz kalmayın!

     Değerli okurlarım; Biz hep bölücü terörden, PKK teröründen,. FETÖ’nün teröründen söz ediyoruz. Oysa esas terör yediğimiz gıdalarda. Daha doğrusu bize yedirilen gıdalarda.

     Devletin birinci önceliği halkın sağlığını korumak olmasına rağmen, göstermelik bir-kaç denetimle bunu yaptıklarını sanıyorlar, ama halk aldatılıyor ve yediği gıdalarla zehirleniyor. Gıdaların saçtığı zehirden başka, taşıdığı pislikler de işin çabası.

       Tam da, “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” durumundayız. Yani, hemen her şeyimiz Allah’a emanet. Devletin otoritesi, yönetenlerin elinde oyuncak olmuş, halka aldırış eden yok. Varsa, yoksa sadece kendileri.

     Ancak, unutmasınlar ki, bu gıda terörü bir gün onların kapısını da çalacak. Ceplerindeki kolay kazanılmış bol para da, onları kurtaramayacak.

                                 ŞU TABLOYA BİR BAKAR MISINIZ?

     Öyle göstermelik değil. Çok ciddi bir araştırma yapmışlar ve yayınlamışlar. Okuyup da gerçeği öğrenen çok az. Bendeniz, bu küçük köşede duyurabildiğim kadar yazıyorum. Hem de araştırmayı yapanlara doğrulatılarak. Gerisini artık siz düşünün.

   Bu rezaleti, başlıklar halinde, madde madde yazıyorum. İnşallah, daha kolay hafızanıza işler. Bakın, bize neler yediriyorlar?

     *  İçinde tek bir damla süt olmayan margarinden peynir üretiyorlar.

Değerli okurlarım; Daha çok örnek var, ama yazıp da midenizi bulandırmak istemiyorum. Bunlar, sadece bazı örnekler. Üstelik, bunlardan pek çoğu sertifikalı (ne demekse?) “Helal Gıda” olarak satılıyor. Helali böyle ise, haramı nasıl acaba?

 Hele, hazır Yemek Fabrikalarında yemek üreten o pis ellerin ve diğerlerinin yemekleri ve kullandıkları malzemeleri düşününce, insanın aklı yerinden oynuyor.

   Şu hususu da bilhassa belirtmek isterim ki, Türkiye’den ihraç edilen özellikle bitkisel gıdalar, yabancılar tarafından kabul edilmeyip, sürekli geri gönderiliyor. İşte, onları da bize yediriyorlar.

    Yabancı ülkelerde, satın aldığı gıdadan mağdur olan kimse dava açıp büyük tazminatlar alırken, bizde böyle bir dava açan bile yok.

    Zehirli gıdalar ve ilaçlar yalnız insanımızın değil, hayvanların bile ölümüne sebep oluyor. Kanser vakaları, acaba neden çok arttı? Hiç düşündünüz mü? Varın, daha da gerisini düşünün bakalım.

    İşte bu ve benzeri sebeplerle, bizi batı dünyasının içine almıyorlar. Yine düşünün bakalım, kim haklı?

                                        O HALDE NE YAPMALI?

    Gıda üretimi ve dağıtımında, devletin ciddi bir denetimi olmadığına göre;

Evinizde pişen bir tas çorba, dışarıda hazırlanan ziyafet masasındaki göz alıcı yemeklerden daha kıymetli, daha temiz ve daha önemlidir. Başka ne denir ki?