Şimdiden 81.000 kadarı Rum vatandaşlığına geçip, Rum pasaportu almış bile. 110.000 kadar Türk de, Rum tarafına kaydını yaptırmış. Gidişata bakılırsa, Kıbrıs Türkleri Rumlaşıyor. Neden mi?

        Değerli okuyucularım; Bu köşeyi izleyen okuyucularım için daha önce de Kıbrıs adasının tarihini, toprak yapısını, Osmanlıdan İngilizlere, İngilizlerden Rumlara nasıl geçtiğini ve yakın tarih boyunca adada azınlıkta olan Türklerin nasıl Rum zulmüne uğradıklarını yazmıştım.

    Rauf Denktaş adlı bir mücahit ve Bülent Ecevit adlı  bir kahraman çıkmasaydı, Kıbrıs adasının tamamının bugün Rumların, daha doğrusu Yunanistan’ın elinde olacağını da yazmıştım.

    Aynı konuya ve bilgilere tekrar girmek istemiyorum. Ancak, adadan gelen kimi haberler, vahim ve çok şaşırtıcıydı. Çünkü, adanın 1/3 nüfusuna sahip Türk kesimindeki Türklerin çok önemli bir kısmı, salt Rum pasaportu alabilmek için Rum vatandaşlığına geçmiş ve istedikleri pasaportu almışlardı.

                                       NEDEN RUM VATANDAŞLIĞI?

    Biliyorsunuz, Güney ve Kuzey Kıbrıs diye ikiye ayrılan adanın güneyinde Rumlar, kuzeyinde ise Türkler yaşıyor.

   İki kesim de aynı toprak bütünlüğü üzerinde yaşadığı halde, Avrupa Birliği sadece Rum tarafını Birliğe kabul etti.

   Türk tarafı ise bırakın kabul edilmeyi, Birliğin ambargosu altında adeta inliyor. Kıbrıs Türk kesiminden çıkıp da, Avrupa’ya gitmek mümkün değil. Kıbrıs Türkleri üzerinde seyahat ambargosu olduğu gibi, ticari ambargo da var.

     Kıbrıs Türkleri Avrupa’ya gitmek için önce İstanbul’a geliyor. İstanbul’daki hava alanından Avrupa’ya gidebiliyorlar.

    Bu sebeplerle, Kıbrıs Türklerinin büyük sıkıntı çektiğini söylemek gerekir.

     Bu sıkıntılara daha fazla dayanmak istemeyen ve bir an önce Avrupa Birliği’ne katılmak isteyen Kıbrıs Türkleri, salt bu sebeple Rum vatandaşlığına geçip, Rum pasaportu alıyorlar.

                                     ADA TÜRKLERİ,  RUMLAŞIYOR MU?

   Türkiye, ambargo altındaki ada Türkleri için, bütçesinden ayrılan önemli bir miktar parayı, her yıl (Kıbrıs Türk hükümetine/devletine) gönderiyor. Buna rağmen, Kıbrıs Türklerinin gözü hep Rum tarafında. Bu konuyu iyi bilen kimi vatandaşlarımız bu duruma, “Nankörlük” diyorlar, haklılar.

    Rumların zulmü altındaki Türkleri kurtarmak için yapılan 1974 Barış Harekatı’ndan hemen sonra Kıbrıs’a yaptığım bir seyahatte, kimi  Kıbrıs Türklerinin bu harekatı küçümsediğini ve keşke yapılmasaydı dediklerini gördüm ve duydum.  Bugün eğer bir nankörlük varsa, daha o zaman vardı.

     Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının Rauf Denktaş’ı öteleyen ve destek vermeyen tutumu, adadaki gelişmeleri aleyhimize döndürdü.

    Bu durumdan cesaret alan Rum tarafı, adanın eninde sonunda bir gün kendilerinin eline geçeceğini ve Türkleri burada asimile edeceklerini düşündüler, düşünüyorlar.

    Kıbrıs Türklerinin Rum pasaportuna sarılması, o günlerin gelmekte olduğunu göstermektedir.

    Nitekim, Ege Denizi’ndeki Türkiye’ye ait 18 adanın Yunanlılar tarafından işgal edilmesi ve Türkiye’nin bu duruma sessiz kalması, Yunanlıları ve Kıbrıs Rumlarını sevindirmekte ve cesaretlendirmektedir.

    Avrupa Birliği’ni ve Amerika’yı arkasına alan Rumlar ve ağababaları Yunanlılar, bir gün Kıbrıs adasının tamamının Rumlara ait olduğunu (Amerikan ağzı ile) ilan etmekten çekinmeyeceklerdir.

     Tıpkı Amerika’nın Kudüs’ü, İsrail’in Başkenti ilan ettiği gibi…