Dış Siyasetimiz Çok Kötü!
Dünya bizi ciddiye almıyor. Bizimle dostluk kurmak isteyen yok. Türkler, dünyanın hemen her yerinde horlanıyor. Velhasıl, dünyada istenmeyen bir ülke ve millet olduk. Acaba neden?
Değerli okuyucularım; Yıllar önce attığımız nutuklarda kendimizi överken, “Dostluğu aranılan, düşmanlığından ve gücünden korkulan/sakınılan bir ülke” olduğumuzu söylerdik. Şimdi söyleyebiliyor muyuz?
Başta sınır komşularımız olmak üzere, komşu olmayan uzak ve yakın hemen herkesle düşman olduk. Komşularımızla “Sıfır sorunlu” olacağız diyen bir Başbakan, stratejik derinlik adlı uydurmasıyla yalnız komşularımızla değil, bizi cümle aleme karşı istenmeyen ülke durumuna soktu.
DİPLOMASİ BÖYLE DEĞİL
Bendeniz, fazlaca diplomasi bilemem. Eğitimini de görmedim. Ancak, uzun yıllara dayanan gözlemlerim, Türkiye’de bir zamanlar var ve çok olan diplomasinin artık tükendiğini, onun yerine kabadayılık ve hayali güç gösterisinin daha uygun sayıldığını gözlemliyorum.
Oysa diplomasinin böyle olmadığını, uluslararası bir zarafet ve incelik olduğunu, karşılıklı anlayışla benimsendiğini, öfke kin ve kabadayılık yerine konuları anlayış, yerine göre kurnazlık ve alçak gönüllükle aşmayı ve de çözmeyi becerme sanatı olduğunu, herkesin bilmesi gerekiyor. Özellikle ve öncelikle ülkeyi yönetenlerin tabii.
BİZDE ÖYLE Mİ?
Değil tabii. Cumhurbaşkanı, bir dış olay istediği gibi gelişmeyince, o diplomatik dili kullanmak yerine, muhatap ülkeye ve yöneticilerine ağır bir dille yükleniyor.
Peşinden hemen Başbakan’ın aynı yaklaşım ve tonla öfke saçtığını ve muhatap ülkeye ve yöneticilerine ateş püskürdüğünü görüyoruz.
Onun peşinden de, Dışişleri Bakanı’nın, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan hiç de geri kalmadığı görülüyor. Onun üslubu da gayet sert ve ağır biçimde oluyor ve dış dünyada hayretle, öfkeyle ve antipatiyle karşılanıyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan dış konulara biraz uzak gibi olsa da, Dışişleri Bakanı konunun tamamen içinde. Onun ayrıca yetişmiş “Diplomat” ya da “Hariciyeci” denilen bir kadrosu ve bu kadroya danışma imkanı var.
Var, ama aralarında herhangi bir istişare olmadığı anlaşılıyor ki, Dışişleri Bakanı da bildiğini okuyor. Bu tutumlarıyla, diplomasiyi ülkemizin aleyhine çevirebiliyorlar.
SON BİR ÖRNEK
Fransa Cumhurbaşkanı, ülkemizin başına bela olan terör örgütü PKK’nın militanlarını Sarayında kabul ediyor. Onlara ilgi gösteriyor. Belki de gelecek için onlara yardım vaat ediyor.
Sonra da utanmadan, bir terör örgütü ile Türkiye arasında arabuluculuk yapabileceğini söylüyor. Buna başka dilde ne denir bilemem, ama bizim dilimizde “küstahlık” denir.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın bu tavrı, iki ülkenin dostluğuna ve olumlu ilişkilerine hiç yakışmıyor. Böyle dostluk olmaz. Haklı olarak tepki alır.
Nitekim, Türkiye Cumhurbaşkanı yaptığı ziyarette, Fransa Cumhurbaşkanı’na sert konuştuğunu ve onu adeta azarladığını söylüyor. Gayet haklı, ama diplomasi bu değil işte.
Onun hele, “Ey …! “ diye başlayan hitapları yani “Ey Kılıçdaroğlu” demek uygun bulunuyor da, “Ey!.. Fransa” ya da “Ey!.. Almanya” demesini uygun bulmuyorlar. Bu hitaplar Türkiye’de taraftar bulsa da, dışarıda hoş karşılanmıyor. Üstelik, büyük tepki alıyor.
Çok haklı olduğumuz bu konuda, sertlik ve celallenerek ona karşı koymak yerine, bu yaptıklarının doğru olmadığını, birbiriyle dost iki ülke Fransa’nın Türk düşmanlarına karşı tutumlarının böyle olmaması gerektiğini söylemek, aksi halde dostluğun ve sıcak ikili ilişkilerin bundan zarar göreceğini anlatmak, çok daha iyi olurdu.
Tekrar ediyorum. Bendeniz bir diplomat değilim. Ancak, görüşlerini izlediğim diplomatların tamamı, doğru olanın bu olduğunu, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Türkiye’yi ve onun dış siyasetini yönetenlerin hatalı davrandıklarını söylüyorlar
BUNLAR, NEREDEN AKLIMA GELDİ?
Öteden beri, zaman zaman yurt dışına çıkıyorum. Gittiğim yerlerde, yabancıların Türkiye’ye ve Türklere karşı bakışını izliyorum, konuşuyorum.
O eski beğeni toplayan konuşmaları artık duymuyorum. Yabancılar, birer Türk düşmanı değil, üstelik Türk vatandaşlarına sempatiyle bakıyorlar. Ancak, “ülkeniz iyi yönetilmiyor.” Diyorlar. Ve, benim bu anlatmaya çalıştıklarımı bize anlatıyorlar. Açıkçası, bizi bizden daha iyi tanıyorlar.
Yabancıların bu sözlerini dinlemek gücüme gidiyor. Çünkü, dış siyasetimiz çok kötü!
İçeride olsun, dışarıda olsun, insanları kırmak çok kolay, ama kazanmak çok zor. Bu durum hele iki ülke arasında olursa ve bu ülkeler çoğalırsa…
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar gibi yalnız kalırız, yalnız!