Cumhur İttifakı Çöpe Gitti!
AKP-MHP Seçim işbirliği, kılıçların çekilmesiyle sona erdi. Şimdi, siz öyle sanın. Onlar, yine menfaatte birleşirler. Aptal, yine biz oluruz.
Değerli okuyucularım, Siyasette bu güne kadar böylesi hiç görülmedi. Muhalefet yapmak için seçilen bir siyasi partinin, muhalefet yapmak yerine iktidarın dümen suyuna girip, milletin ona verdiği görevden kaçacağı, hiç kimsenin aklına gelmedi. Ama, öyle oldu.
Akla gelmeyen, milletin başına geldi ve millet “Benim adıma iktidar muhalefet et!” dediyse de, o verilen oylara ihanet edercesine iktidarın safına geçti. İşte, bunu Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yaptı.
BUNU NEDEN YAPTI?
Bence, iki nedeni olmalı. Birincisi, seçim barajının altına düşeceğini bildiği için, yeniden Meclise girememek korkusu ve kaygısı ile yaptı ve Meclise girdi de. Aksi halde, 24 Haziren 2018 seçimlerinde bal gibi barajın altında, bal gibi Meclisin dışındaydı. Belki de, siyasetten silinip gidecekti.
İkinci nedeni ise, “gücün ve güçlünün yanında” olmak vardı. Bu olağan ve doğal bir etkendi. İnsanlar genellikle hep güçlünün yanında olmak ve onun gücünden böylece yararlanmak isterler. O da bunu yaptı. Bu arada, kendisinden kopan ve yeni kurulan İYİ Parti’nin de onu saf dışı bırakıp, siyaset sahnesinden silebileceği korkusunu da hesaba katmak lazımdı. O, bunu da hesaba kattı.
SİYASİ AHLAK BU OLMAMALI
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin pek de tasvip edilmeyen bu tutumu partisince de benimsenince, partisi kazanmadı kaybetti. Önce, siyasi ahlakı zedelendi.
Parti ve lideri, seçmenlerine kötü bir örnek oldu. Siyasete, yeni bir leke getirdi. Böylece, fanatiklerin dışında kalan seçmeninin büyük ölçüde güvenini kaybetti.
Yarım asrı aşmış olan siyasi hayatımızda, çıkara dayalı kimi kaymalar olduysa da, böylesi hiç olmadı ve görülmedi.
Devlet Bahçeli ve arkadaşları bu yanlış eylemde bulunurken, kendisine bağlılık gösterenleri hiç düşünmediler. Hele, “Ülkücü” gibi, bir tarafa kesin meyilli, sabırlı ve kararlı görünen o kesimi, incitmekte hiçbir sakınca görmediler.
Bununla da kalmayıp, siyasi ahlakı büyük ölçüde zedelediler. Siyasette, gelecek nesiller için kötü örnek oldular.
BUNDAN SONRA NE OLUR?
Fazla bir şey olmaz. Merhum Demirel’in “Dün, dündür, bugün bugün” kuralına uyup, yakın bir gelecekte yine el sıkışıp yollarına devam ederler. Siz, Tayyip Erdoğan’ın “Herkes kendi yoluna” dediğine bakmayın. Onların yolları hiçbir zaman ayrılmaz. Çıkarın var olduğu yerde önce ayrılır, sonra tekrar birleşirler. Onlar bunu yaparken biz, aptal konumunda olmaya devam ederiz.
Bir zamanlar aşırı solcu bilinen merhum Bülent Ecevit’le, aşırı sağcı bilinen merhum Necmettin Erbakan’ın birleşip Koalisyon hükümeti kurduğunu şimdiki nesil bilmese de, bilenler çok iyi bilirler.
İşin özü şudur. Kurulan bu yeni düzende kanunlar, kararname olarak Cumhurbaşkanlığından çıksa da, kimileri için Meclise ve onun çoğunluğuna ihtiyaç vardır. Çoğunluksa, AKP ve MHP’nin oyları ile sağlanacağına göre AKP, MHP’ye muhtaçtır.
Öte yandan, Mecliste kalabilmek için MHP’nin de, iktidarın gücüne ihtiyacı vardır. Yani, her ikisi de bir birine muhtaçtır.
Yeter ki bizi, bir lokma ekmeğe muhtaç etmesinler!