Türkiye’nin en güzide Üniversitelerinden olan İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’ne kabul gören, yeterli ve uygun bir Rektör bulamadılar. Her zaman ve her atamada olduğu gibi atanan bu yandaş ve istenmeyen Rektör, ortalığı karıştırdı. Yazık oldu bu Üniversite’ye de!

   Değerli okurlarım;  2021 yıl başında İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Rektörün adı, Melih BULU. Cumhurbaşkanı’nın iradesi ve Kararnamesiyle, bu üniversitenin Rektörlüğüne atanıyor.

      Buraya kadar iyi de, ya bundan sonrası. Bu kişinin bir eğitim yuvasında bilimsel ve siyasi tarafsızlığı olması gerekirken, tam tersi oluyor. Melih Bulu, bu seçkin Üniversiteye liyakatinden ötürü değil de, siyasi konumu ve geçmişinden ötürü atanıyor. Nasıl mı?

     Melih Bulu, önce AKP İstanbul/Sarıyer ilçe Teşkilatının kurucusu ve ilk ilçe Başkanı oluyor. Partide görev almaya ve yükselmeye başlayan Bulu, 2015 yılında AKP’den Milletvekili adayı oluyor. Seçilemese de, partisini bırakmıyor, partiye olan sadakatinden ayrılmıyor.

  Daha sonra AKP İstanbul il Yönetim Kurulu üyesi olan Bulu, bu görevine ilaveten AKP’nin ekonomiden sorumlu İl Başkan Yardımcısı oluyor. Böylece, siyasetin göbeğine oturuyor.

   İl Başkanlığına ve olası bir Milletvekilliğine çok yaklaşan Bulu, kimi AKP’li öteki Rektörler gibi, 2021 yılı başında bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Boğaziçi gibi çok güzide bir Üniversitemize Rektör olarak atanıyor.

          ÖĞRENCİ VE ÖĞRETİM ÜYELERİ, BUNU KABUL ETMİYOR!

      Melih Bulu bu yeni koltuğuna oturunca, onun geçmişini bilen Üniversite camiası buna tepki gösteriyor. “Burası bir siyaset merkezi değil, bir bilim yuvası” diyen Üniversite öğrenci ve öğretim üyeleri, bu atamayı kabullenemiyor. “Biz, siyasetin içinden gelen, iktidar mensubu ve yanlısı bir Rektör istemiyoruz.” Diyerek atamaya tepki gösteriyorlar. Ve tepki olarak, o gün bu gün derslere girmiyor ve tepkilerini sürdürüyorlar. Bu yazının kaleme alındığı sırada, Valiliğe yukarıdan gelen bir emirlere 159 kişinin gözaltına alındığı bildiriliyor.

     Biz, bu durumu yargılama yetkisine sahip değiliz. Ancak, herkes gibi sorgulayabiliriz. Deriz ki, “Koca Üniversiteye tarafsız bir Rektör bulunamadı mı? Kesif bir partilinin tepki çekmeyeceği bilinmiyor mu?”

    Değerli okurlarım, resmi ve özel öteki Üniversitelerden tam 30 tanesine AKP’li kişilerin Rektör olarak atandığını cümle alem biliyor. Bu kadar partizanlık niye? Hele de  bir ilim yuvasında bu yapılır mı? Bu duruma, “Cumhurbaşkanı’nın yetkisi ve takdiridir” denilebilir. Ama, hangi kamu görevinde olursa olsun, bir yetkilinin kamunun düşüncesine aykırı işler yapılabilir mi? Kamu görevlerinin tepesinden gelen bir kişi olarak, bu derece keyfi davranışları, hep bu dönemde görüyoruz.

   Biz, kamu yönetiminde bu tür davranışlara “Görevi ya da yetkiyi kötüye kullanmak” diyoruz. Bu söz, tabii ki anlayanlar ve yetkili ve de sorumlular için söyleniyor. Yetkiyi kötüye kullanmak, kamu görevlileri için bir suçtur ve cezayı gerektirir.