ISRARLA SÖYLÜYORUM, Türkiye, Artık Yönetilemiyor!
2 Ocak 2017 tarihli yazımda da, bunu belirtmiştim. (Türkiye Yö-ne-ti-le-mi-yor!) diye, heceleyerek yazmıştım. Ülkemiz, her gün oluşan ve oluşacak yeni “Kaos”larla karşı karşıya. Yönetenler de bu durumu biliyorlar, ama hesap verme korkusu, onlara iktidarı bıraktırmıyor, doğruları da yaptırmıyor. Ama, nereye kadar?
Değerli okurlarım; “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” deyişi boşuna söylenmemiş. İşte, biz şimdi aynen öyleyiz. Bir de başımızı saran saygın hastalık belası, esasen Türkiye’yi yönetemeyen beceriksizleri, daha da “beceriksiz” hale getirdi.
18 yıl önce büyük hayallerle ve umutlarla yönetime getirdiğimiz bu iktidar, bütün hayalleri, hem de kısa sürede mum gibi eritti. Yolsuzluklarla andığımız ve çok konuştuğumuz ANAP dönemini ve has bahçe eleştirilerini bile mumla aratır hale geldi.
SEÇİM HİLELERİ, BIKTIRDI !
1946 yılından beri yapılan her çeşit seçimlerde, (1946 yılı hariç) böyle seçim hileleri ve sahtekarlıkları hiç görülmedi. Yargının yetkili kurulları (Yüksek Seçim Kurulları) hiçbir şüphe ve dedikoduya meydan vermeden görevlerini yaptılar ve seçim adaletini sağladılar. Şimdi öyle mi?
Anayasayı tanımamak başta olmak üzere, kanun kural, gelenek ve dürüstlük tanımamakla, bütün seçim hilelerini ve bütün kanunsuz işleri başımıza ördüler.
İlginçtir ki, o mercilerde görev alanlar da ettikleri yemine sadık kalmayıp ya korkudan ya da çıkar sebebiyle yeminlerini bozup, adaleti (hakkı-hukuku) yerle bir ettiler. Eee.. adalet kalmayınca, ortalığı bir “Kaos” kapladı, böylece ülke yönetilemez hale geldi. Şimdi, avazım çıktığı kadar bağırıyorum, “Bu iktidar, bu ülkeyi artık yönetemiyor.”
ÜÇ TEMEL DİREK YIKILDI !
“Yasama, Yürütme, Yargı” denilen ve devleti ayakta tutan üç temel direk, bu iktidar tarafından yıkıldı. Hani Parlamento? İstediği ve gerekli olan yasaları çıkarabiliyor mu? Ülke, kanunlarla değil de, Kararnamelerle yönetilmiyor mu?
Hani Yürütme? Sadece öteki anlamında geçerliliği var. Yani, ülkeyi doğru dürüst yönetmek için değil. Ceplerini doldurmak için, malum şekilde yürütmek için. Yürütebildikleri kadar yürütüyorlar.
Hani Yargı? Mahkemeler adil ve tarafsızca ve de kimseden emir almadan çalışabiliyor mu? Hakimlerde korkusuz karar verme yetisi, vicdan ve tarafsızlık/bağımsızlık ilkesi kaldı mı? Defalarca bu sütunlarda yazdım. Mecbur kalmadıkça mahkeme kapılarının önünden bile geçmek istemiyorum. Benim gibi sayısız vatandaşımız böyle düşünüyor.
Değerli okurlarım, yargısı çökmüş olan bir ülke adil biçimde zaten yönetilemez, o sebeple ülkeyi artık yö-ne-te-mi-yor-lar.
YOK MU BUNUN ÇARESİ?
Elbette var. Tez zamanda bu beceriksiz, başarısız ve yolsuz iktidardan kurtulmak. Bunun çaresi de, elbette seçim. Ancak, bu iktidar döneminde seçimlerin doğru ve dürüst yapıldığına yandaş ve yalakalardan başka inanan ve güvenen var mı? Gerçi, onlar da inanmıyor ya!
İktidar sahipleri de artık bırakıp gitmek istiyor, ancak biliyorlar ki öyle hesap vermeden kolay kolay gitmek mümkün değil. Bu gün mahşerde hesap vermekten korkmayanlar, bu hesabı dünyada vermekten korkuyorlar.