Bu para, kimilerine göre Amerikan doları, kimilerine göre Türk lirasıydı. Hangisi olursa olsun, büyük para. 45-50 milyon Euro’luk kısmının, dönemin Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’a, 4,5 milyon dolarının Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a, önemli bir kısmı dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’e, ve Avrupa Bakanı  Egemen Bağış’ ile Çevre Bakanı  Erdoğan Bayraktar’a verilmiş. Ya geri kalanı?

     Değerli okurlarım; Son günlerde İnternet ekranında çok ilginç Videolar dolaşıyor. Hemen hepsini, hayretle izliyorum. Çünkü, söylenenler inanılmayacak gibi değil.

    Bazen eşimle oturup birlikte izliyoruz. Ülkemizin içine düştüğü bu durumdan çıkış yolunu, beraberce düşünüp  bulamıyoruz.

  Nasıl bulalım ki? Bütün güçler tek elde toplanmış. Bu gücün etrafını yol göstericileri ve destekçileri sarmış. Hangi güç buna karşı koyabilir ki?

                                RÜŞVET, RÜŞVET, RÜŞVET!

      Daha çok devlet katında çalışanlar ve yetki sahipleri için kullanılan, bu alanda bir işin yapılması ya da yapılmaması için sağlanan menfaate “Rüşvet” deniyor. Bu eylem, daha çok para ile yapılsa da, mal ile de rüşvet alıp vermek mümkün oluyor.

     Rüşvet, dinimizce de haram sayılan bir eylemdir ki, bunu yapanlar günah işlemiş olurlar. Bu yetmediği gibi, rüşvet alınıp verilmesi kanunlarla da suç sayılır ve yapana ceza verilir.

    Ne yazık ki, işlenen günah ve verilen ağır cezalara rağmen, rüşvet toplumu kemiren kötü bir hastalıktır.

                                         BU DÖNEMDE RÜŞVET !

    Her dönemde görülen bu illet, bu iktidar döneminde zirve yapmıştır. Başta Belediyeler olmak üzere, onun girmediği bir kamu kurumu kalmamıştır.

    Yakalanıp takibata uğrayan mı? Hiç yok! Yürürlükte olan 3628 numaralı “Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu” mu? Rüşvetin en yaygın olduğu bu dönemde, hiç, ama hiç kimseye uygulanmadı, uygulanmıyor.

   Nedenini sorarsanız, hiçbir yandaş ceza almasın ve bu dönem temiz gösterilsin diye.

                          ÖYLE, AMA 800 MİLYON NEREDE?

    Yapılan ciddi açıklamalar, Reza Zerrab adlı İranlı genç iş insanı olup, salt bu sebeple Amerika’da tutuklu yargılanan bu kişinin, Türkiye’de tam 800 milyon dolar ya da TL rüşvet dağıttığı ısrarla söyleniyor. İddialar, İnternet’te dolaşıyor.

      Bu paranın, bir kısmının kimlere verildiğini yukarıda yazdım. Zaten bilmeyen yok. Peki, ya geri kalanı?

     Onlar için de çok şey söyleniyor. Ancak, yukarıdakiler kadar kesin ve delilli olmadığı için yazmıyorum. Ama, tahminlere ve iddialara, herkes gibi inanıyorum. Siz de, tahmin edin bakalım.

     Değerli okurlarım;  Lafı fazla uzatmadan maksada gelelim. Bir gün gelecek, elbet bunların hesabı sorulacaktır. Bu haram paralar, yurt dışına kaçırılmış olsa da, onları getirmenin ve yurt içinde yaptırımının bir yolu bulunacaktır.

      Pazar artıklarıyla, çöplüklerden yiyecek toplayan yoksul vatandaşların adına buradan haykırıyorum. “Bu günahkarların yedikleri haram ve zehir olsun. Onlara hayır getirmesin. Ve, bu yedikleri  rüz-i mahşerde, ateş olarak boyunlarına dolansın !”