ÖĞRETİM BİRLİĞİ YASASININ UYGULANMASI KAÇINILMAZDIR
ÖĞRETİM BİRLİĞİ YASASININ UYGULANMASI KAÇINILMAZDIR
Son 15 yıldaki uygulamalarla Türkiye eğitimde çok geri birnoktaya geldi. Laik ve bilimsel eğitim terk edildi. Bu tehlikeli gidişi durdurmak için Öğretim Birliği Yasası titizlikle uygulanmalı ve 12 yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitime acilen geçilmeli.
Bombalı bir suikast sonucunda yaşamını yitiren Doç. Dr. Bahriye Üçok, 1976’da kaleme aldığı “Eğitimde Şeriat Düzeni” başlıklı yazısında “Hiçbir ülkede, hiçbir yönetim düşünülemez ki kendi yasalarına hatta kendi rejimine ters düşen bir eğitimi desteklemek yolunu izlesin” demişti. (3 Ocak,1976, Cumhuriyet) Ama, 2000’li yılların Türkiye Cumhuriyeti, kendi yasalarına ve kendi rejimine ters düşen bir eğitim sistemini destekleyen bir ülke örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistemde bilimyerine inancın konulmaya çalışıldığını, akıldan hızla uzaklaşıldığını görüyoruz. Giderek artan toplumsal gerilik ve yoksullukla birlikte “biat” kültürünün yaygınlaştığını, devlet ihtiyaçları karşılayamadığı için, devreye “Tarikat ve Cemaatlerin” girdiğini üzülerek izliyoruz.
PİSA’NIN SONUÇLARI ŞAŞIRTICI DEĞİL
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PİSA) son günlerin çok tartışılan konularından biri olarak gündeme geldiğinde ise, çağdaş laik ve bilimsel eğitimden ne denli uzaklaşmış olduğumuzu unutarak şaşırıp kalıyoruz.
2012 yılında 4 + 4 + 4 eğitim sistemini getirerek eğitimde düşüşü başlatan iktidar, 10’dan fazla yönetmelik değişikliği yapıp 6 kez Milli Eğitim Bakanı değiştirdi. Buna ek olarak, 14 yıldır tüm yatırımları taşa toprağa yönlendirdi. Durum böyle olunca, aldığımız olumsuz sonuçlar normal değil mi? PİSA’nın sonuçlarına göre, Türkiye, matematik, fen ve okuma alanlarında 65 ülke arasında ilk 40’a bile giremedi. Eğer taşa toprağa yatırım yapacak yerde çocuklarımıza yatırım yapsaydık bu sonuçları alır mıydık? OECD ülkelerinde milli gelirin yüzde 6’sı eğitime harcanırken ülkemizde bu oran, milli gelirin yalnızca yüzde 3,5’i harcanıyor. 2015-2016 öğretim yılının ilk 6 ayında öğrenci başına düşen harcama miktarları ise şöyle: Okul öncesi-ilk ve ortaokul: 1714 TL, Genel Liseler: 2701 TL, Meslek Liseleri: 2754 TL, Özel Eğitim Gören Öğrenciler: 1739 TL, İmam Hatip öğrencileri: 4233TL.
EN ÇOK HARCAMA İMAM HATİPLERE
İktidar, en çok harcamayı İmam Hatip öğrencilerine yapıyor. Çünkü muhafazakar, dindar ve itaatkar kuşaklar yetiştirmek, kızları ve erkekleri ayrı sınıflarda okutmak, kendi cinsiyetçi ideolojisini bu öğrenciler aracılığı ile toplumda yaygınlaştırmak istiyor.
Bu amaç güdüldüğü içindir ki 2012-2013 Öğretim yılında 708 İmam Hatip Lisesinde 380 bin 371 öğrenci okurken, 2015-2016 öğretim yılında İmam Hatip Lisesi sayısı 1149’a, öğrenci sayısı ise 558 bin 870’e çıkıyor.
Aynı durum, İmam Hatip Ortaokullarında da kendini gösteriyor: 2015-2016 Öğretim yılında 1662’si bağımsız,339’u İmam Hatip Lisesi bünyesinde olmak üzere, toplam 1961 İmam Hatip ortaokulu bulunmakta. 2012-2013’de İmam Hatip Ortaokullarında okuyan öğrenci sayısı, 94 bin 467 iken bu sayı 2015-2016’da 5 kat artarak 458 bin 997 oluyor.
ÖĞRETİM BİRLİĞİ TEVHİD-İ TEDRİSAT ÇİĞNENİYOR
Apaçık bir şekilde görüldüğü gibi, Anayasal koruma altındaki Öğretim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) çiğnenmektedir. İktidarın gelecek beklentisi, tüm okulların İmam Hatip’e dönüştürülmesi ve normal liselerin zaman içinde tamamen kaldırılması doğrultusundadır.
Nitekim çok başarılı okullarımızdan birine “Proje Okullar” kapsamında yönetici olarak atanan bir Müdür yardımcısı, bu beklentiyi şöyle dile getirmektedir: “Bütün okullarımızın İmam Hatip Lisesi gibi olması zamanı geldi... Elhamdülillah dağı taşı İmam Hatip lisesi dolduracağız.” İktidarın baş tacı yaptığı İmam Hatip Liseleri öğrencileri arasında yapılan anketlerde bu öğrencilerin yüzde 80’inin “Anayasa, İslami kurallara dayanmalıdır”, yüzde 83’ünün “Kadınlar Örtünmelidir”, yüzde 86’sının “Alkol tüm ülkede yasaklanmalıdır”, yüzde 60’ının “Kadın-erkek ayrı okullarda okumalıdır” türünden görüşleri paylaştıkları ortaya çıkmıştır.
HİÇ BEKLENMEDEN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Bu koşullar altında Laik-Bilimsel eğitime yeniden dönebilmek için atılacak ilk adımlar neler olabilir?
- Eğitimdeki tehlikeli ikiye bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak üzere Öğretim Birliği Yasası titizlikle uygulanmalıdır.
- 12 yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitim sistemine ivedi olarak geçilmelidir.
- Milli Eğitime ayrılan Bütçe, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin iki katı olmalıdır.
- Eğitim sorunlarını çözme işi, gerçek eğitimcilere bırakılmalıdır.