Bir Kaymakamın Anatomisi
35
yıllık memuriyetimde, ülkemin bir çok yerinde görev yaptım. Öğretmen
olarak başladığım mesleğimde, ilk atanmam kur’a ile olmuştu. Daha
sonraki yıllarda hep isteğe bağlı nakiller olmuşsa da, kimi zamanlarda
isteğimin dışında da görev değişiklikleri oldu. Ve biri hariç,
diğerleri hep yükselme ve daha önemli görevlere tayinim şeklinde
gerçekleşmişti.
Devlet
memurluğundaki atama ve nakillerde, memuru düşündüren en önemli sorun,
gittiği yerde öncelikle oturabileceği bir ev bulabilmek ve eşyasını
taşıyabilmektir. Gerçi devlet, ”harcırah” adıyla bu nakil
masraflarını karşılasa da, o yıllarda verilen para çok kere yeterli
olmaz, bazen cebimizden de eklemek zorunda kalırdık. Şimdi,
harcırahların artırılması ve kargo ve de diğer nakil araçlarının
çoğalmasıyla, o zorluklar artık geride kaldı.
“Bütün bunlar, aklınıza nereden geldi?” derseniz, ilçemizin sempatik ve başarılı Kaymakamı Yaşar Karadeniz’in, başka bir ilçeye naklen tayini, bunları aklıma getiriverdi.
Cumhuriyet
döneminde, Saray’da bir çok Kaymakam görev yaptı. Ne var ki, Saray
Kaymakamları hakkında, 1940 yılına kadar düzgün bir kayıt tutulmamıştı.
Ancak, 1940 yılından sonra kimlerin hangi tarihler arasında bu görevi
yaptıkları ve daha sonra nereye gittikleri belliydi.
İşte onlardan biri ve sonuncusu, Yaşar Karadeniz’di.
Yaşar Karadeniz, benim gibi bir köy çocuğu.1965 yılında Samsun’un Kavak İlçesine bağlı İdrisli Köyü’nde doğmuş. Annesi, komşu köy Hacılı’dan. Karadeniz’in, diğerleri de erkek olan üç kardeşi daha var. Babasının, köyü terk edip Samsun’a yerleşmesinden sonra, Samsun Endüstri Meslek ve Teknik Lisesi’nin Makine bölümünde okumuş. O yıllarda, meslek liselerinin önüne herhangi bir engel konmadığı için dilediği tercihi yapıp, 1987 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü bitirmiş. Bu arada, köylerine komşu olan Mahmutlu köyünden tanıdığı Zehra Hanımın ailesi de Samsuna taşınınca Yaşar Karadeniz, komşuları olan Zehra Hanımın peşine takılmış.
Evliliği sorulunca, gözleri parlayan Karadeniz şöyle diyor. “Bizim
sevgimiz eskidir. Eşimin ailesi Samsun’a taşındığında, bize komşu
geldiler. Kayınvalidem, iyi terzidir ve ilkokula giderken benim
önlüğümü o dikmişti. Kızına göz koyduğumu tabii ki bilemezdi. Keza,
kızının da beni sevdiğini. O nedenle, bizim aşkımız çocukluk aşkıdır,
eskidir, köklüdür ve çok sağlamdır.”
Yaşar Karadeniz bunları söylerken, küçük bir de anekdot anlatıyor ve diyor ki, “Bir
mahallede, yakışıklı bir genç varmış. Mahallenin bütün genç kızlarının
gözü ondaymış. Genç, adeta mahallenin veziriymiş. Bir gün, bu kızlardan
biriyle evlenince kendisine duyulan ilgi kaybolmuş. Genç, bu defa ve
tam aksine, ‘mahallenin rezili’ olmuş.” Karadeniz’in bu örneklemesi, Zehra Hanımla evliliğinden sonra başına gelenleri anlatmaya yetip, artıyor.
Zehra
Hanım, 1991 yılında Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Almanca Öğretmenliği
bölümünü, Karadeniz de aynı yıl Kaymakamlık kursunu bitirince, bütün
engeller ortadan kalkmış ve evlilikleri gerçekleşmiş.
Üniversiteyi
bitirdikten sonra, Amasya Valiliği’nde Kaymakamlık stajını yapan
Karadeniz, daha sonra bilgi ve görgü maksatlı olarak İngiltere’ye
gönderilmiş ve bir yıl da orada kalmış.
Yeni evli Yaşar Karadeniz, 1991 yılında yeni ilçe olan Yozgat’ın Yenifakılı İlçesine atanınca, böylece ilçenin ilk Kaymakamı olmuş.
1993 yılında annesini kaybedince, babası yeniden evlenmiş ve o şimdi yeni eşi ile Samsun’da emekliliğini sürdürüyormuş.
1,5 yıl Yenifakılı da kalan Yaşar Karadeniz’in, daha sonra tayin serüveni başlamış. Genç Kaymakam, 1,5 yıl Konya/Taşkent Kaymakamlığı, 2 yıl Hakkari/Çukurca Kaymakamlığı, 2 yıl Ordu/Aybastı Kaymakamlığı, 3 yıl Mardin/Yeşilli Kaymakamlığı, 2 yıl Trabzon/Beşikdüzü Kaymakamlığı ve 3,5 yıl Çanakkale/Eceabat Kaymakamlığı yaptıktan sonra, 2005 yılında Saray Kaymakamı olmuş. Bu görevi, en uzun süreyle ve 4 yıl olarak ilçemizde yaptıktan sonra, şimdi birinci sınıf ilçe konumundaki Gaziantep’e, Nizip Kaymakamı olarak gidiyor.
Yaşar
Karadeniz’le gider-ayak oturup, makamında bir saatten fazla konuştuk.
Ben, çayımı yudumlarken o, Saray’ın en az üç katı büyüklüğündeki bir
ilçeye atanmaktan duyduğu mutluluk sebebiyle,
önüne gelen çayı bile görmüyordu. Ancak, buradan ayrılmaktan, samimi
olarak üzüntülüydü. O, bu mutluluğunu ve üzüntüsünü şöyle dile
getiriyordu. “Çanakkale/Eceabat Kaymakamı iken, Saray’a naklen
atandım. Saray’ı, daha önce hiç görmemiştim. Daha geldiğim gün, burada
çok sıcak, samimi, medeni ve pek kültürlü insanlar tanıdım. Yani, bu
niteliklere sahip, bir Saray halkıyla karşılaştım. Her ilçede olduğu
gibi, Saray’ın da pek çok sorunları vardı. Acil olanları çözmekle işe
başladım. Köylere Hizmet Götürme Birliğini harekete geçirip, köy
yollarının tamiri ve bakımından sonra, 14 köyümüzün köy içi yollarını
yaptık ve böylece köy içi yollarının % 55 ini kilit taşı ile kapladık.
Köylerimizi, ilçeye ve birbirlerine bağlayan yollar asfaltla kaplandı.
Henüz yapılamayan Sofular, Osmanlı ve Beyazköy bağlantıları da, 2010
yılında yapılacak. Bağış yoluyla edindiğimiz bir arsaya, Saray halkının
katkılarıyla büyük ve güzel bir İlköğretim Okulu yaptık. Yine bağış
yoluyla, ilçe merkezine güzel bir Sağlık Ocağı kazandırdık. Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla, ev kadınlarımız için
imalat atölyesi kurduk. Onları, evlerinde ve bu atölyede üretime dahil
ettik. Yine aynı Vakıf yoluyla, iş yeri kurmak isteyenlere, geri
dönüşümlü sermaye verdik. Tarım ve hayvancılık alanında, üretim kredisi dağıttık. Mesela,
Bahçeköy’de üretilen Manda Yoğurdu’nun marka olması ve üretiminin
yaygınlaştırılması için teşvik kredisi dağıttık. Bahçedere hariç, bütün
köy içme sularının bedellerinin tahsilatını ilçeye alıp, tahsilatı
hızlandırdık ve köylerimize daha çok gelir girmesini sağladık.
Edirköy’e ilaveten, Güngörmez, Safaalan, Küçükyoncalı ve Çukuryut
köylerimize, birer Düğün Salonu yaptık. Emniyet ve Jandarmanın başarılı
çabalarıyla, ilçemiz ve köylerinde halkın emniyetini ve huzurunu
sağladık. Bu yıl, dördüncüsünü yaptığımız Bahar ve Kültür Festivali’ni
de, sevgili Saray halkına sosyal bir aktivite ve güzel bir anı olarak
bırakıyorum. Şimdi ayrılırken pek üzüntülüyüm ancak, başarabildiğim
hizmetler, beni tabii ki mutlu ediyor.”
Kaymakam, yapılanları bir bir sıralarken, 1993 den beri yapımı bir türlü bitirilemeyen Saray Kapalı Spor Salonu ile yarım kalan Öğretmenevi inşaatının durumunu soruyoruz.
Yaşar Karadeniz, “Onu da anlatayım.” diyor ve ekliyor.
“Ben, Saray’a 2005 de geldim. Güngörmez yolundaki Kapalı Spor Salonu,
12 yıldan beri tamamlanmayı bekliyordu. Konuya, hemen el attım.
Müteahhit ile idare arasında mahkemelik bir durum vardı. Sonucunu
bekledik. Ancak, Ankara’ya yaptığım bir ziyarette bana, salonun kısa
süre içinde tamamlanacağını söylediler. Buna rağmen biz beklemedik ve
Ali Naki Erenyol Lisesi’nin bahçesine yeni bir Kapalı Spor Salonu’nun
yapımı için harekete geçtik. Devletin ve özellikle halkımızın katkısı
ile salonun yarısının inşaatı tamamlandı. Bu salon için bir milyon
liranın üstünde bir masraf gerekirken, sıkı bir gayretle salon 600-700
bin liraya tamamlanacak. Bu maksatla, Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası
ile halkımızdan büyük destek gördük ve görüyoruz. Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü de, yakında 250 bin lira göndermeyi vaat etti. Ben olmasam
da, salon gelecek yıl hizmete açılacaktır. Saray Öğretmenevi’ne
gelince... Onun da yapımını, ben başlattım. Kaba inşaatı bitirildi. Onu
da, bağış ve yardımlarla yapmaya çalışıyoruz. Benden sonra da işin
ucundan sıkıca tutulursa, Saray güzel bir Öğretmenevi’ne kavuşacaktır.”
Yaşar
Karadeniz’e görevi sırasında yaşadığı sıkıntıları sorunca, Kaymakam
halinden pek şikayetçi olmadığını söylerken şöyle dedi. ”Ben,
başından beri görevimi çok seviyorum. Halkıma hizmet ürettikçe ve
onların dertlerine çare buldukça, çok mutlu oluyorum. Herkese karşı
eşit mesafede duruyorum. Görevime, siyasi hiçbir görüşü katmıyorum.
Siyasetçilerden de, bugüne kadar herhangi bir baskı görmedim. Ve bu
güne kadar, görevimden dolayı hiçbir şikayete ve takibata uğramadım.
Sadece Konya/ Taşkent Kaymakamı iken, öğretmen olan eşim hakkında
okulda küçük bir şikayet olmuştu. O da, haksız bir şikayetti ve hiç de
önemli değildi.”
Kaymakam
Karadeniz, kamu yöneticilerinin görevleri sırasında da, görevleri
dışında da, tedbirli ve halka iyi örnek olmaları gerektiğini söylerken, yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyordu. ”Tercan
Kaymakam Vekili iken C.Savcısı ilçedeki bazı bürokratlarla beraber,
bizi de yemeğe davet etti. Yemekte Savcı ile Noter lüzumsuz yere
tartıştılar, hatta tartışma bir ara kavgaya dönüştü. Yan masalardan
bizi izleyen vatandaşlardan biri sesini yükselterek, ‘Görüyor musunuz
ilçeyi yönetenler böyle yaparsa, halk ne yapsın?’ deyiverdi. Hepimiz,
donup kaldık. Kavga da bitti, ama bıraktığı iz hiç bitmedi ve bitecek
gibi de değildi.”
Saray’da
bulunduğu süre içinde, hiçbir olumsuzlukla karşılaşmadığını ve 4 yılın
büyük bir huzur ve mutluluk içinde geçtiğini belirten Karadeniz,
konuşmasını şöyle sürdürdü. ”Saray halkı, yasalara son derece saygılı ve medeni insanlar. Dikkat ettim, mahkemelere de ciddi ve kaygı verici önemli hiçbir
olay yansımıyor. Halk, yapılan iyi işleri destekliyor ve sahip çıkıyor.
Siyaseti, kavga aracı değil, bir hizmet aracı olarak görüyor. Seçilen
Belediyeleri de, halka hizmet için büyük bir gayretin içinde gördüm ve
onlarla da tam bir uyum içinde çalıştık. Saray’da yaşadığım en önemli
olaysa, bir ilkbahar günü Bahçeköy’de ormanda
yaptığımız spor amaçlı yürüyüş sırasında yağmurun bastırması ve çamura
saplanıp, yolumuzu kaybetmemizdir. İlçe Emniyet Müdürü, Jandarma
Komutanı ve kimi Hakim ve Savcılarla çıktığımız bu yürüyüşte,
rastladığımız bir traktör bizi düze çıkardı ve böylece üşümekten ve
daha fazla yorulmaktan kurtulmuştuk.” dedi.
Yaşadığım
için, çok iyi biliyorum. İnsan, memuriyeti sırasında da olsa, iyi- kötü
bazı anılarını geride bırakarak, bulunduğu yerden üzüntüyle ayrılıyor.
Kaldı ki, Saray Kaymakamı Yaşar Karadeniz’in, burada hiçbir kötü anısı
yok. O, birinci sınıf bir ilçeye atanmaktan belki pek memnun ama,
Saray’dan ayrılmanın üzüntüsünü, her vesileyle ifade ediyor.
Kaymakam,
4 yıl içinde ilçemize gerçekten çok önemli hizmetler getirdi. Daha
geldiği yıl başlattığı Bahar ve Kültür Festivali, onun yokluğunda da
uzun yıllar sürdürülecek ve onu hiç unutturmayacaktır.
Hizmet
için verdiği mücadelenin yanında mütevazi kişiliği, çevresiyle sıcak ve
olumlu ilişkileri, maiyetinde çalışanları esirgeyen tavırları ve halkın
sorunlarını çözmedeki samimi gayret ve çabaları, onun hizmet ufkunun ne
kadar geniş olduğunu göstermeye yetiyor.
Uzun
yıllarımı geçirdiğim bürokraside, çok değerli mülki amirler ve bu arada
Kaymakamlar tanıdım. Yaşar Karadeniz, bunların arasında mesleğinde çok
başarılı bir portre çiziyordu. Bilgisi, tecrübesi ve bu nitelikleriyle
onu daha üst makamlarda görmeyi arzu ederiz. Bu makam, ihtimal ki
Valilik olacaktır. Onun Kaymakamlığı kadar, başarılı bir Vali olacağına
da inanıyoruz ve ona şimdiden tanıklık edebiliyoruz.
Onu,
ilçemize gelmiş sıradan bir Kaymakam gibi görmüyoruz. O nedenle, Saray
halkı onu hiç unutmayacaktır. Banisi olduğu Bahar ve Kültür
Festivali’nde – konuk olarak da olsa - onu tekrar burada görmek
isteyecektir.
Ona, bundan sonraki görevlerinde ve yaşantısında, başarı ve mutluluklar diliyoruz. Yolu, hep açık olsun.