Siz ölümü sadece fiziksel olarak mı görüyorsunuz? Var mıdır terk etmeyen veyahut terk edilmeyen insan? Hem de çok severken. Birinin hayatından çıkıp gidebilmenin ölmeye benzer bir yanı olmadığını anlatır mısınız bana! İçinizde birçok duygunun ölümünü hissederek yaşamadığınızı! Sevdiğinin değer verdiğinin, hayatına, yaşamına anlam kattığı birinin “bitti, üzgünüm, böyle olması gerekiyor, gitmeliyim” demesi… Gitme diyememenin verdiği o kalp ve çaresizlik duygusu, an be an can çekiştiğini görmek… Hmek! Bir şey yapamamak! Düşünsene, onu gördüğünde bakışında doğan güneş, gülüşünde ısınan yüreğin, içinde o çiçekleri açtıran duygunun yok olması… Ve… Terk ediliş. Bu ölüm değil de nedir? Sen duygu ölümü de, adını ne koyarsan koy, ama o bir yok oluştur… Ağlamaya değer mi diye sorarken kendine, bunu sorarken bile ağlamak! Herkes onun yüzüne kapıları kapatırken, sen onu pencere kenarında beklemek. Acılardan bir dağ düşün ve üstüne devrilmiş… Beraber her şeyin üstesinden geliriz sandığınız kişinin sizi enkaz altında bırakması, okyanusları aşan sen, gelip sığ sularında boğulmak. Birçok şeye göğüs geriyor insan ama çaresizliği kaldıramıyor. Düşse ilk kaldıracağınız kişinin sizi yerle bir eden kişi olması… Birçok kişi sevmeyi yan yana olmayı sanıyorlar, yanılıyorlar. Sorun değil dediğin her şey içten içe seni öldürmesi. Çok bir şey istememiştik, hak ettiğimiz kadar sevilmeyi sadece, fazlasını değil. Ama bu kadar sevilmemeyi de hak etmemiştim demek kendine… Sevdiğinizin yağmurunda ıslanıp, başkasına çiçek açabilirsin? Bir zamanlar gökyüzü ilan etmiş olan birisini, başka bir gökyüzünde kahkaha atmasını duymak. Anladık. Hem de iliklerimize kadar anladık, değer verdiğin zaman yaralanmayı da göze almalısın. Yorulduk, hep bir şeylerin iyi olmasını istemekten, çabalamaktan fazlasıyla yorulduk… Keşke insanları güzel diye sevmeseydik, sevdikçe güzelleştirseydik… Düşünsene hiç hasta olmasın diye dua ettiğin birinin içinde yok oluşunu, ölmesini istemek, izlemek! Çığlıklarını duymayan birine ihtiyaç duyuyorsun, yangın değil de ne? Gece yarısı herkes uykudayken, gecenin bir vakti o sessizlikte balkona çıkıp bağırmak… Sessizce... Yaşamadan nasıl anlaşılır bunun izahı olamaz! Bazı şeyler tarif edilemiyor işte, seven birinin terk edilmesini nasıl anlatayım, siz ölümü anlatabilen birini gördünüz mü hiç? Tıpmış, bilimmiş fasarya, kalp acısına çare yoktur! Siz hayatınıza onu sığdırmak için kendinizi sıkıştırıp ona yer açıyorsunuz, ama anlaşılmıyor! Artık başımızın üstünde değil! Acımızın üstünde yeri var deyip paramparçayken çok güzel gülümsüyorsunuz… Böyle bir durum yaşadıysanız diyeceğim şu ki: önce biraz zor, hatta çok zor gelecek ama geçecek! Unutmayacaksınız ama alışacaksınız… Sonra ne mi olacak ? Hissizleşip sadece yaşayacaksınız… Bütün duyguları bilen ama hiç birini hmeyen biri olarak… Neden bu kadar ruhsuz insan var dışarıda sanıyorsunuz? Keyiften mi, yoksa doğası gereği mi? Bunu da siz cevaplayın lütfen…
|