ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.60 ₺
G.ALTIN 3,360.84 ₺
Ç.ALTIN 5,619.13 ₺
BİLEZİK 3,134.34 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Türkiye'nin En Büyük Sorunu: Ahlak

SARAY
Yayınlama: 3 Ekim 2024 Perşembe 17:28 Kaynak: Haber Merkezi

Dinin, kişisel çıkarlar doğrultusunda yorumlanıp kullanılmasına tanık oluyoruz. Bu noktada en ahlaklı görünenler, çoğu zaman toplumu manipüle edenler oluyor. Hal böyle olunca birçok insan dürüstlükten uzaklaşıyor. Yani ülkemizin asıl ihtiyacı, ekonomik reformlardan önce bir ahlak reformudur.

Türkiye'nin En Büyük Sorunu: Ahlak

Tekin SÖNMEZ: Türkiye'nin en büyük sorununun para olmadığı, toplumun büyük bir kesimi tarafından bilinen, hatta kabul edilen bir gerçek. Zira, ekonomik kriz dönemlerinde bile kaynaklar ve finansal çözümler bulunabiliyor. Ancak asıl mesele, toplumun temelindeki ahlaki çöküş. Para bir şekilde kazanılır veya bulunur; fakat ahlak sorunları çözülmedikçe toplumsal düzelme sağlanamaz.

Uzun süredir gözlemlediğim bir gerçek var: Ülkedeki hemen hemen her sorun, bir şekilde ahlaksızlığa dayanıyor. Burada kastettiğim ahlaksızlık, dini anlamda bir eksiklik ya da günah değil, daha çok toplumsal ve insani değerlerin yozlaşması. Örneğin, başkasının hakkını yemeyi meşru görmek, kişisel çıkarları her şeyin üstünde tutmak gibi tutumlar bu ahlaksızlığın temelini oluşturuyor. Sorunları derinlemesine incelediğinizde, pek çoğunun bu yozlaşmış ahlak anlayışına dayandığını fark ediyorsunuz.

Ahlaki değerler, çoğu zaman dini normlarla tanımlandığı için, bu değerlerin içi boşalıyor. Dinin, kişisel çıkarlar doğrultusunda yorumlanıp kullanılmasına tanık oluyoruz. Bu noktada en ahlaklı görünenler, çoğu zaman toplumu manipüle edenler oluyor. Kendileri büyük maddi kazançlar elde ederken, başkalarına fakirliğin erdemlerini anlatıp, cennete gitmenin yolunun sabır ve kanaatten geçtiğini öğütleyebiliyorlar. Ancak bu çıkarcı yaklaşım, toplumda derin bir güven kaybı yaratıyor.

Türkiye’deki birçok insan dürüstlükten uzaklaşıyor. Hile, yalan, sahtekarlık, hırsızlık ve her türlü ahlaksızlık, maalesef yaygın bir hale gelmiş durumda. Daha da endişe verici olan, bu davranışların günah olarak görülmemesi. Örneğin, namazını kılan, orucunu tutan bir esnaf, dinî vecibelerini yerine getirdiği için ahlaken de iyi olduğunu düşünebiliyor. Ancak aynı esnaf, oruçlu olduğu halde müşterisini kandırabiliyor, onu dolandırabiliyor. Yani, dinin sadece ibadet boyutuna odaklanırken, dürüstlük ve iyi insan olma gibi temel ahlaki değerler göz ardı ediliyor.

Toplumumuzda ahlak, sadece kişisel veya dini bir mesele değil, toplumsal bir sorumluluktur. Ahlaki değerlerin güçlendirilmediği, bireysel çıkarların ve bencilliğin öne çıkarıldığı bir toplumda, ekonomik kalkınma ya da diğer başarılar geçici olacaktır. Gerçek kalkınma, insanların birbirlerine saygı duyduğu, başkasının hakkını gözettiği ve dürüstlüğün temel değer olduğu bir toplumda mümkündür.

Sonuç olarak, Türkiye'nin asıl ihtiyacı, ekonomik reformlardan önce bir ahlak reformudur.

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4