CHP Sözcüsü Öztrak, AK Parti’de büro çalışanı olduğu ifade edilen bir kişinin lüks bir otomobil içinde uyuşturucu kullanırken çekilen görüntüleriyle ilgili olarak, “2014’te Kastamonu Belediyesi’ne kaynakçı kadrosundan giren bu şahıs 7 yılda bu zenginliğe nasıl erişti? Eğer AK Parti Genel Merkezi’nde bir büro elemanı, böyle lüks bir yaşamı büro elemanı maaşıyla sağlayabiliyorsa, o zaman büronun asıl sahipleri acaba neler yapıyor” diye sordu.
AK Parti’den gelen iddiaların aksine bunun siyasetin konusu olduğunu ifade eden Öztrak, “Nüfuz ticaretine konu mekân siyasi bir mekân ise birileri kamu gücünü kullanarak servet ediniyorsa, bu konu tam da siyasetin konusudur” diye konuştu.
Erdoğan Şahsım Hükümetinin koltuk uğruna ülkede adaleti, kurumları, ahlakı, ekonomiyi ve insan haklarını çökerttiğini kaydeden Öztrak, 10 yıl önce oy birliğiyle kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Erdoğan’ın tek imzasıyla çıkılmasının kadın ve çocuk katillerini cesaretlendirdiğini ifade etti. Son bir haftada 9 kadının cinayete kurban gittiğini belirten Öztrak, Sezen Ünlü ve Necla Demirbaş cinayetlerine dikkat çekerek, “Şahsım hükümeti ne Sezen’i ne Necla’yı koruyabildi” diye konuştu.
ERDOĞAN CİNİ ŞİŞEDEN ÇIKARDI
Öztrak, Erdoğan’a ilham kaynağı olan örümcek kafalı yandaşların, şimdi de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un değişmesini istediğini belirterek, “Erdoğan cini şişeden kendi elleriyle çıkardı. Biz bu nedenle, bundan sonra aile içi şiddete maruz kalan her kadın, her çocuk ve işlenecek her kadın cinayetinden, Erdoğan’ı sorumlu tutacağız” dedi.
MECLİS BAŞKANI’NIN BUNU SÖYLEMESİ BİLE ETTİĞİ YEMİNİ ÇİĞNEMESİDİR
İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili sürecin TBMM’nin Sarayın atadığı bir kayyum tarafından yönetildiğini de ortaya koyduğunu söyleyen Öztrak, sözlerine şöyle devam etti:
“Kayyum Meclis Başkanı’na göre ‘teknik olarak’ Erdoğan’ın tek bir imzasıyla Montrö’den çekilmek mümkünmüş. Meclis Başkanı bugün sözlerini tevil etmeye çalıştı ama testi bir kere çatladı. Eğer bu ülkenin toprak bütünlüğünü ve varlığını sağlayan anlaşmalar tek bir kişinin imzasıyla yok sayılacaksa, bu Anayasa neden var? TBMM neden var? Sayın Şentop, Montrö’den çıkmak teknik olarak bile, ne imkân ne de ihtimal meselesidir. Montrö’den çıkmak, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yeltenmektir. Bunu söylemek, ettiğiniz yemini çiğnemektir. Meclis Başkanı güya bir hukukçu, ihtisası da kamu hukuku üzerine… Hal böyle olunca, ister istemez insanın aklına, Sakallı Celal’in o meşhur sözü geliyor: Bu kadar cehalet, ancak tahsille mümkün olabilir.”
TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ TARTIŞMAYA AÇMAKTIR
Şentop’un sözlerinin ardından yandaş medyada Montrö tartışmalarının açıldığını, ardından da Kanal İstanbul imar planlarının onaylandığını anımsatan Öztrak, bunların tesadüf olmadığını belirtti. Erdoğan’ın okyanus ötesinden beklediği telefonun gelmediğini söyleyen Öztrak, “Erdoğan o telefon gelsin diye taviz üstüne taviz vermeye hazır görünüyor. Erdoğan, savaş gemileri için Karadeniz’e stratejik bir suyolu açmanın ülkeye maliyetini hiç düşündü mü?” diye sordu. Türk boğazlarının siyasi ve hukuki rejimini tartışmaya açmanın 85 yıldır barış gölü olan Karadeniz’in sıcak bir çatışma alanına dönüşmesine kapı aralayacağını ifade eden Öztrak, “Erdoğan, emperyal güçlerin oyunlarına piyon olmayı içine sindirebilir. Ama biz Türkiye’nin âli menfaatlerinin pazarlık konusu yapılmasını içimize sindiremiyoruz. Montrö’yü, Lozan’ı tartışmaya açmak, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tartışmaya açmaktır. Bunu aklınızdan dahi geçirmeyin” dedi.
İÇERİDE MİLLETE ESİYOR, DIŞARIDA UYSAL KEDİ
Ekonomide yapılan hataların yarattığı kırılganlıkların emperyal güçler için kullanışlı bir Aşil topuğuna dönüştüğünü belirten Öztrak, Avrupa Birliği Komisyonu’nun hazırladığı ortak bildiride, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gerilimi artırması halinde sert yaptırımlarla tehdit edildiğini kaydetti. Öztrak, “Erdoğan içeride millete esip gürlüyor, kaplan kesiliyor. Ama dışarıda uysal kedi oluveriyor. Sürekli tehdide açık bir yönetim, ülkemizin çıkarlarını ve ulusumuzun menfaatlerini koruyamaz” değerlendirmesinde bulundu.
BU SİYASETİN KONUSUDUR
Ucube tek adam rejiminin tek davasının makam, mevki, banka hesapları olduğunu belirten Öztrak, AK Parti’nin büro çalışanı olduğu ifade edilen bir kişinin lüks bir otomobil içinde uyuşturucu kullanırken çekilen görüntülerini de eleştirdi. Öztrak, “2014’te Kastamonu Belediyesi’ne kaynakçı kadrosundan giren bu şahıs 7 yılda bu zenginliğe nasıl erişti? Eğer AK Parti Genel Merkezi’nde bir büro elemanı, bu kadar kısa sürede bu kadar serveti elde edebiliyorsa, böyle lüks bir yaşamı büro elemanı maaşıyla sağlayabiliyorsa, o zaman büronun asıl sahipleri acaba neler yapıyor” dedi. AK Parti’den gelen iddiaların aksine bunun siyasetin konusu olduğunu ifade eden Öztrak, “Nüfuz ticaretine konu mekân siyasi bir mekân ise birileri kamu gücünü kullanarak servet ediniyorsa, bu konu tam da siyasetin konusudur” diye konuştu.
FAİZİ İNDİRMEYECEKSENİZ AĞBAL’I NEDEN ALDINIZ
Merkez Bankası’nda önceki başkanın görevden alınması süreci öncesinde dövizin düşme eğilimine girdiği iki günde, yabancı para vadesiz mevduatlarda 1 milyar 474 milyon dolarlık sıçrama yaşandığını ifade eden Öztrak, “Pazartesi Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 8 değer kaybetti. Yaklaşık 1,5 milyar doları Cuma alıp Pazartesi satanlar 857 milyon lira kazandı. Bu dövizi alanlar, TCMB Başkanının görevden alınacağını biliyor muydu? Bunun çok ciddi şekilde soruşturulması lazım” dedi. Yeni Merkez Bankası Başkanı’nın da “Hemen faiz indirilecek ön yargısı doğru değil” açıklamasında bulunduğunu hatırlatan Öztrak, “Faizi düşürmeyecekseniz, Naci Ağbal’ı neden görevden aldığınızı millete açıklayın. Neden bu kararla milleti yoksullaştırdığınızı anlatın” dedi.
SARAY TEPEDEN BAKINCA MİLLETİN GÖRDÜĞÜNÜ GÖRMÜYOR
Saray Hükümetinin artık milletin bakış açısını bile beğenmediğini söyleyen Öztrak, sözlerine şöyle devam etti:
“Millet yatay baktığında lebalep kongre salonu görüyor. Sarayın Grup Başkanvekili tepeden bakınca salonu nizami görüyor. Millet yatay baktığında, AK Parti’nin büro elemanın burnunda uyuşturucu görüyor. Saray tepeden bakınca burunda ‘pudra şekeri’ görüyor. Millet yatay baktığında, memura yapılan zammı yüzde 3 oluyor. Saraydan tepeden bakınca, BİST yönetimindeki şürekasının huzur hakkına yapılacak zam yüzde 33 görünüyor. Millet yatay baktığında, Adana’da 200 kişilik işçi kadrosuna 52 bin kişinin başvurduğunu görüyor. Bunun 45 bini de üniversite mezunu. Ama sarayın vekilleri tepeden bakınca, bu kalabalığı ‘iş beğenmezler’ olarak görüyor. Millet işsiz sayısına yatay baktığında 10 milyon işsiz görüyor. Saray tepeden bakınca, son bir ayda iş bulamayanları işsiz saymayıp 4 milyon işsiz görüyor. Millet yatay baktığında çöpten rızık toplayanları görüyor. Saray tepeden bakınca ‘ülkede açlık yok’ diyor. Millet yatay baktığında zam ve zulüm görüyor. Saray tepeden bakınca ‘güncelleme’ görüyor. Millet yatay baktığında soygun ve talan görüyor. Saray tepeden bakınca ‘dövizli ihale’ görüyor. Millet yatay baktığında ‘ihanet’ görüyor. Saraydan tepeden bakınca ‘açılım’ görüyor. Millet yatay baktığında ‘FETÖ’ye yardım ve yataklık’ görüyor. Saray tepeden bakınca, ‘kandırma, aldatılma’ görüyor. Kimsenin kuşkusu olmasın. Milletimiz bunların yatay, dikey ne yaptığını görüyor. Notlarını veriyor. Sabırsızlıkla sandığı bekliyor.”
ÇİFTÇİYE YENİDEN İCRA YAĞMURU
Kısa Çalışma Ödeneğinin ay sonunda sona erdiğini, bir değişiklik olmazsa 1 milyon 300 bin civarında çalışanın mağdur olacağını ifade etti. Çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçların altında da ezildiğini belirten Öztrak, çiftçilere icraların 3 aylığına durdurulduğunu, ay sonunda onun da süresinin dolduğunu, yakın zamanda çiftçiye yine icraların yağabileceğini kaydetti.
ATATÜRK BÜSTLERİNE SALDIRININ TAKİPÇİSİYİZ
Tekirdağ’da, okullardaki Atatürk büstlerine, heykellerine yapılan saldırıları da kınayan Öztrak, saldırıların planlı ve organize olduğunu, sorumluların biran evvel yargının önüne çıkarılması için bu müessif olayın sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirtti.
|