İyilik insanlar için yapılır. Hayvanlara ise, sevgi ve şefkat gösterilir. Dünya iyilik ve sevgi üzerine kuruludur. İyilik yap ki, iyilik bul. İyilik yap at denize, balık bilmezse halik bilir, sözü asla unutmayınız. İyilik yaparken karşılığını asla beklememek lazım. İyilik yaparken bir başkasına da anlatmamak gerek. İyilik kişilerin arasında kalmalı. Bir başkasına söylenmemeli. Yeryüzünde kimsenin haberi olmayacak bir iyilik bile yapmış olsanız, onu bilen bir yaratıcısı vardır, manasına gelir. İnsan, yeryüzündeki akıl ve irade sahibi tek canlıdır ve bununla alabildiğince övünür. Dünyayı ayakta tutmak, hayata geliş amacını kavramak, özgüvenini arttırmak, mutlu olmak ve mutlu etmek için aklını ve kalbini kullanarak iyilik yapmalı, iradesini kullanarak da iyilik yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. İyilik yaparken, kime neden ve nasıl yapmalı diye sorulmaz. İyilik yapmak için zaman ve sebep beklenmemeli, kişi aramamalı. Yani sorgulanmamalı. O kadar zor mudur peki iyilik yapmak? Özel bir çaba ve uğraş gerektirir mi? Başkasına iyilik yapınca kendimizden kaybeder miyiz? Gülümsemek iyilik… Selam vermek iyilik… Güzel söz söylemek iyilik… Sözü güzel söylemek iyilik… Yoldaki taşı, bir başkasının ayağına takılır da canı yanar endişesi ile kenara itmek iyilik… Hastayı ziyaret etmek, geçmiş olsun demek iyilik… Yakını kaybedene sabır dilemek, zor günde yanında olduğunu göstermek iyilik… Enerji fazlalığını paylaşabilme yeteneğinden kaynaklanan bu fiiliyat, yapanı öldürür, uygulananı vezir eder çoğu zaman.. Alışkanlık haline gelmesi, böyle bir allem kullem çakallar dünyasında tıbbi açıdan çok tehlikelidir, erken yaşta bitirir bünyeyi iyilik yapma delisi olmak, gökte uçan kuşun kanadından kopan tüyü ona "sevgili kuş kardeş, kanadına zeval gelmesin, al bu düşen tüyün" diye geri vermeye çalışmak.. İyilik yaparken iki üç hamle sonra bu iyiliği bir hançer gibi kullanmayı hesaplayanlar olmadığını sanmayın sakın. Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. İyilik kaybolmaz, günahlar da unutulmaz. O halde dilediğini yap. Nasıl davranırsan öyle muamele görürsün. Peki, nasıl olur da bu kadar soylu bir davranış kalbimizdeki balans ayarının bozukluğu sonucu bir ihanet eylemine dönüşür? "İyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin kârı" lafı boşa söylenmemiştir. İyiliğe her zaman iylik ile mukabele edilecektir, bu mutlak ve muhakkaktır, belki tüm önermeyi değiştiren şey, bu karşılığın vadesi olarak hangi zamanın ve vericisi olarak da kimin, neyin seçildiğidir. Yapılana karşılık iyilik, şefaat ve her türlü beklenti, eğer o iyiliğin yapıldığı kişiden ve yapanın vadesinde bekleniyorsa, bu tarz kısa vadeli hayalkırıklıkları ve üzüntüler muhakkaktır. Eğer yapılan edilenler, başka bir merciin rızası ve akabinde ondan gelecek karşılıklar için yapılıyorsa, o zaman bu önerme ezelden ebede doğrudur. En azından kimileri için. İlgili olarak bir alman atasözü geliyor akla: "Tanrının değirmeni yavaştır, ama kusursuz öğütür" İşte burada da şu meşhur ama, kendisinden önceki yavaşlığı, yani vade mevzusunu ortadan kaldırıyor ya da herşey sadece bana öyle geliyor. İnsana belki de en çok koyabilecek durumu kategorize eden atasözüdür. Bir kişiye veya kişiler grubuna iyilik etmek, "insan" olmanın gereği karşılıklılık ilkesine doğrudan doğruya bağlı olmamalıdır. Buna karşılık, bir kişi ile diğer kişi veya kişiler grubu arasındaki yaşanan hadiseler; ortaya, "hukuku olmak" durumunu, yine "insan" olmanın icabı olarak çıkartmalıdır. Şimdi, bu olması gerekenler kısmını bir tarafa bırakıp; hayatın gerçeklerine, yani bir bakıma "modernleşmiş bir tür hayvan" olan insanoğlunun yarattığı "orman hukuna"na gelelim... bu "hukuk"un temel kaidelerini şöyle özetleyebiliriz; 1- Adamını kayır, 2- Seninle ne kadar problemi olsun veya hiç olmasın, ez, yok et, parçala, efendim, karşımızdakilerin "mayası" diye de tabir edebileceğimiz ta çekirdeğinde "insanlık" yok ise entrymizin de başlığı olan atasözümüz sahne alır, sahne budur... Sözünün çıkma sebebi olarak tahmin ettiğim çok anlamlı bir çıkarımdır. Hayatın genelinde söz konusu olan bu hadiseye karşı, önceden biliyor olmak daha az sarsıcıdır. Zira karşılaştığınız her 10 kişinin 8 i, yapacağınız iyiliğe karşı bu başlıktaki bu güzide sözu size kanıtlayacak deneklerdir. Önceden başınıza geleceği bilirseniz hayal kırıklığına uğramazsınız. Bunun dost, akraba türünde yapılanları vardır ki tahmin etseniz bile içinizde bişeylerin yandığını hissedersiniz. Kalbiniz öyle kırılır, öyle kanar ki ruhsal açınızı biyolojik olarak bile hissettiğinizi farkedersiniz. Bir de yaptığınız iyiliğin, iyiliklerin zerre hatırlanmadığı durumlar vardır ki "bu kişiye mi iyilik etmişim ben" dedirtir. İyiliğin asaleti öyle sarmıştır ki damarlarınızı, haketse bile yüzüne vurmazsınız o kiş için yaptıklarınızı. Canı sağolsun deyiverirsiniz. İste o ruh hali, yapılan kötülükten bile daha kötüdür. Ağır gelir kimi zaman. taşımak zorunda olduğunuz ağır bir yüktür görülmeyen.. "kullan at" politikası olur. Ne yazık ki bu söz doğrudur, çünkü insanoğlu hep kendi çıkarını düşünür. Özellikle bencil biriyse, yaptığının yanlış olduğunu bile bile yapmaya devam eder. Dost tarafından, hem de başkalarıyla ara bozmak amaçlı yapılınca daha bir koyar, hele bir de eliniz kolunuz bağlıysa, ama yine de umut fakirin ekmeği.. Kalın sağlıcakla