Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Habire yalan söyleyip bu yalanlara kendi bile inanan insanlar var.
Anlamlı bir atasözüdür, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Mumdan kasıt yalan ve bilindiği üzere eski zamanlarda yatsı vakti geldiğinde herkes yatağına yatar, tüm mumlar söndürülür. Herkes uyandığında ise malum ışık, güneş sahne alır. Yani büyük olasılıkla yatsıdan da kasıt mezardır. Yalnız tüm bu varsayımlar geçersiz olup her şey mumum tükenme süresiyle de ilgili olabilir. Bu yüzden anlatılmak istenene odaklanılmalı; her yalanın elbet bir gün ortaya çıkacağı, bu dünyada olmasa da öbür dünyada ortaya çıkacağı gerçeği bilinçlerde yer etmelidir.
Yalanı uzun süre doğru diye yutturmak mümkün değildir. Bir kimsenin söylediği söz yalan ise durum çok geçmeden anlaşılır ve söyleyenin yalancı olduğu ortaya çıkar. Ayrıca hayatını yalancılık üstüne kurmuş kişiler, yalanlarına destek olacak tedbirler alır ve bunun için bir çok masraf yapmaktan çekinmezler.
Eskiden çocukları korkutmak için kullanılan atasözü; hatta bu atasözüyle korkutulan çocuklar, endişeden hayatları boyunca yalan söylemezler...
Ben daha önce bu konuya naif ve mantık süreçleri açısından tutarlı bir hayatta kalma güdüsü ile yaklaşmıştım. Şimdi ise, hayatın son yıllarında bana kazandırdığı deneyimler yüzünden, pratik bir hayatta kalma güdüsü ile de yaklaşılabileceğini farkettim.
Burada kişi yatsıdan önce doğru söyleyerek dokuz köyden kovulmalı. Bu arada köyler arası ticarete katkıda bulunmalı ve de onuncu köyde ticaretten kazandığı parayla satın aldığı evde yalan söyleyerek mumu söndürmeli, karanlıkta besleyici bir uyku çekmelidir.
Tabiki, her zaman söylediğimiz gibi yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
İnsanların hitap şekillerinden de anladığım kadarıyle farklı sosyal statüdeki insanlar da birbirleriyle diyalog kurup kaynaşabilirler. Yalan ve hile elbet ortaya çikar. Uzun süre gizli kalmaz anlamına gelen deyimdir.
Hikayesi şöyledir:
Vaktiyle fatih medresesinin her odasında dört - beş molla beraber kalırmış. Bunlar, memleketlerinden getirdikleri fasulye, bulgur, mercimek ws.'yi beraber pişirir, beraber yerler ve herhafta içlerinden birisi nöbet tutarak bu işleri yaparmış.
Geceleri ders çalışmak için yaktıkları mumların parasını da aralarında toplayıp o haftaki nöbetçi mollaya verirlermiş.
Bu mollalardan birisi açıkgözmüş. her gece Şamdanın dibinde kalan kırıntı mumları toplar, eritir ve onlardan uydurma bir mum yaparak parayı cebine atarmış. Fakat onun yaptığı mum da - yeni mum gibi - odayı uzun süre aydınlatmaz ve erkenden sönermiş.
İşin farkına varan arkadaşları, bir gece yine yatsı namazından sonra karanlıkta kalınca mollayı sıkıştırmışlar:
"- Biz sana para verdik, neden mum almadın?" demişler.
açıkgöz molla:
"- Aldım işte, ne yapayım mumlar küçülmüş bu kadar yanıyor."
deyince içlerinden birisi:
" Tabii o kadar yanar, çünkü sen hilekar bir adamsın, yalancının mumu yatsıya kadar yanar." demiş.
Yalana alerjisi olan bünyeler için, atasözlerinin şahı.
Bazen yalanlar ortaya çıktığında ise intikamın dayanılmaz cazibesi ortaya çıkıyor.
Yalanlar "ki bir çeşit aldatma" herkesin canını yakar, yalan söylemeyin.
Bir çok insan tarafından "şimdi yalanı ortaya çıkınca mumu da sönmüş oluyo" şeklinde yanlış yorumlanan bir atasözümüz. Asıl anlatılmak istenen; kötü bir şey yapmış insanların, yaptıklarını gizlemeye çalışmaları sonucunda fazla mükemmel görünmeye çalışarak göze batmalarıdır.
Bu atasözünde bahsedilen "yalancı" da yalancılığını gizlemek istemektedir. Bunun için müslümanlığın arkasına sığınacaktır ve bunun için islam'da günün sona erdiği yatsı vaktinde artık mumlarını söndürür "ışıklarını kapatır." Çünkü o çok çok iyi bir müslümandır ve müslüman yalan söylemez.
Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.
Kendi kötülüğünden insanların güvende olmadığı kimse iyi bir insan değildir. Böyle kimselerin şerrinden korunmak için insanlar karşı önlemler alırlar. Bir kimse başkasına kötülük yapma yolunu tutarsa, başkası da ona kötülük yapma yolunu tutar.