IŞİD bu gücü kimden alıyor?
IŞİD'e karşı devlet gücünü neden kullanılmıyor?
IŞİD bayram namazında Cihat çağrısı yaparken, devlet yöneticileri neredeydi.?
Devlet bunlara neden göz yumuyor?
"IŞİD’e karşı sus pus olanlar, sesini bile yükseltmeye cesaret edemeyenler, her gün tehdit savurup IŞİD’in başını okşayan Türkiye'deki bu barbarlığın suç ortakları kimlerdır?”
IŞİD ve türevlerine karşı, Türkiye’de IŞİD zihniyetini savunan ve temsil edenlere karşı, IŞİD’e karşı sessiz kalarak ya da doğrudan destek sunarak büyütenler kimlerdir?Güçlü olmak insanoğlunun doğasında vardır. İnsanoğlu hep güçlü kalmak ve yaşamını o şekilde sürdürmek ister. İmparatorluğunu bu şekilde ayakta tutmak ister. Yani yaşamı boyunca güçlü kalmak, yer yüzünde yaşayan tüm canlı yaratıklar için olmazsa olmazlardandır.
Eskiden mahallelerde ve köylerde sahte kabadayılar vardı. Bu sahte kabadaylar güçü elde ettilerinde efelenirlerdi. Ama gücünü kaybettiklerinde ise, süt dökmüş kediye dönerlerdi. Yani yalnız olduklarında süklüm püklüm dururlar ama etrafında birkaç kişi bulunduğunda astığı astık kestiği kestik olurlardı. Gelene geçene sataşır, insanlara bulaşırlardı.
Güçlü olmak, insanoğlunun hep arzu ettiği bir şey olmuştur. Kimisi gücü imanından, kimi bileklerinden, kimisi cebinden, kimisi makamından, kimisi de çevresinden alır. Güçlü olmak iyi hoş da gücü yerinde kullanmak asıl mesele! İnsanlar ister de insanlardan oluşan devletler güçlü olmak istemezler mi hiç? Her devlet güçlü olmak ve diğer devletlere gücünü kabul ettirmek ister elbette. Tabi gücün, güçlü olmanın da belli şartları var. Öyle her devlet “ben güçlüyüm” demekle güçlü olamıyor takdir edersiniz. Güç hem dirayetli olmayı hem de caydırıcılıkta inandırıcı olmayı gerektiriyor. Bir kere ekonomik olarak tam bağımsız olmakla işe başlanmalı. Daha sonra silah ve yetişmiş insanı olmalı güçlü devletin.
Tabi bu yetişmiş insanları doğru alanlarda değerlendirmeyi de becerebilmeli. Güçlü devletlerin aynı zamanda sanayisi de güçlü olmalı. Her şeyini kendisi üretmeli. Enerjiden silaha dışa bağımlılığı asgari seviyede olmalı hatta hiç olmamalı.
Güçlü devletler aynı zamanda düşmanlarının saldırmaya cesaret edemeyecekleri devletlerdir. Mesela güçlü devletlerin hayati noktalarına kimse dokunmaya, kimyasını bozmaya kalkışamaz. Elektrik gibi yaşamın en önemli umdesine müdahale etmeyi akıllarına bile getiremezler. Bizim devletimiz de güçlü devletlerden elbette. Her ne kadar Yeni Türkiye’den elektrik alamıyor olsak da… Elektrik alamamamızın sebebi zaten düşman ülkeler veya terör ya da siber saldırı da değil ki…
Kanatlı hayvanlardan ve insandan başka dünyada hiçbir canlı, hiçbir cisim üç ayak olmadan dik duramaz, ayakta kalamaz, yürüyemez. Bir cisim dengede ve güçlü durmak için en azından üç ayağın üzerinde olmalı. Devletler da ayakta durmak için üç ayağa muhtaçtır, devletlerin gücü de üç ayağının gücüyle doğru orantılıdır.
Evet, bir devleti ayakta ve güçlü tutan üç ayak vardır. Bunlar; ekonomik güç, askeri güç ve beyin gücü. AK Parti hükümetleri on üç yıl boyunca bu üç ayağı tahkim etmeye, güçlü kılmaya çalıştı ve başarılı oldu. Ancak AK Parti devlet kurumların gücünü bitirdi, kendi gücünü yarattı.
AK Parti, "Ekonomik yönden ülkemiz dünyanın on altıncı ülkesi oldu. 150 milyar dolar ihracatı, kişi başına on bin dolar milli geliri olan ülkemiz, artık IMF kapısında el açan bir ülke konumundan çıktı, daha doğrusu alan el değil veren el olduk" diyor iktidar partisi.
AK Parti, "Avrupa’ya olan işçi göçü bugün tersine döndü. Sağlıkta, ulaşımda, altyapıda Avrupa ile boy ölçüşmeye başladık, artık ‘Avrupa’da şu var bu var’ diye imrenerek, ağzımız sulanarak anlatmıyoruz.
Eskiden sadece asker sayımızla övünürdük, sevinirdik. Bugün vurucu gücümüzle, tankımızla, silahımızla övünüyoruz. Artık NATO’nun gönderdiği demode olmuş silahları değil, kendi yaptığımız silahları, helikopterleri, tankları kullanıyoruz. Önümüzdeki beş- altı yıl içinde uçağımızı yapacağız. Profesyonel orduya geçiyoruz, askerimiz bugün daha eğitimli, daha donanımlı, daha demokrat, daha güçlü olacak" diyor iktidar partisi.
AK Parti, "Bilgi birikimimiz, beyin gücümüz artık Avrupa’dan geri değil, 170 den fazla üniversite, on iki yıllık temel eğitim, bilgimizi, görgümüzü, eğitim seviyemizi yükseltmiş, mucit sayımız artmıştır. Bugün araştırmaya ve geliştirmeye daha çok kaynak aktarıyoruz. Bu bilgi birikimi sanayimize yansımış, kendimize ait binlerce patentimiz oluşmuştur" diyor iktidar partisi.
AK Parti, "Bu üç ayağa ek olarak, adalet ve emniyet ayaklarında da büyük mesafe kat ettik.
Yargımız daha rahat ortamlarda, modern adliye saraylarında, kurulan yeni dairelerle daha seri çalışıyor. Emniyet güçlerimiz eğitimiyle donanımıyla, teknik imkanlarıyla göz dolduruyor, faili meçhul bırakmıyor. Çözüm süreciyle halkımıza huzur ve güven geldi. Bütün bu gelişmeleri AK Parti hükümetlerine borçluyuz. Bugünlere kolay gelmedik, kolay harcamayalım" diyor iktidar partisi.
IŞİD sempatizanı olduğu öne sürülen topluluk, İstanbul Ömerli'deki bir piknik alanında toplu bayram namazı kıldı. Namaza, aralarında kadın ve çocukların da yer aldığı yaklaşık bin kişi katıldı.
IŞİD bayram namazında Cihat çağrısı yaparken, devlet yöneticileri neredeydi.?