301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
05 Temmuz 2015 - Pazar 22:57 Bu haber 837 kez okundu
 
Çobanla İnek hikayesi - 1
Köşe Yazıları Haberi


Bu bir dini hikaye. Bu hikayeyi siz değerli okuyucularımla iki bölüm halinde paylaşmak istiyorum.
Kaynak: İnternet Alıntı.
Peygamber'imizin gelişinden çok eski yıllardaydı. Filistin köylerinden birinde bir İsrailoğlu yaşardı. Adamın geçim yolu ve mesleği çobanlıktı. Kendisininkilerle birlikte köyün bütün koyunlarını toplar, sabahleyin erkenden dağlara çıkarır, hava kararıncaya kadar otlatırdı.

Çoban saf düşünceli ve basit görünüşlü bir insandı. Kitap yüzü görmemiş, âlim sözü duymamış, görgü ve tecrübesini değiştirecek bir geziye çıkmamış ve çıkmak imkânını da bulamamıştı. Bütün günleri hep aynı yerlerde ve birbirine benzer şekillerde geçiriyordu. Ömründe bir defa bile köyünün sınırlarını aşıp komşu köylerden birine varmamıştı. Dünyayı her gün sabahtan akşama kadar karış karış dolaştığı dağlardan, yemeğini hazırlayan karısından ibaret sanıyordu.

Daha çocukken ana-babası çobana, evin ayrı bir odasında saygı ile beslenen bir ineği göstermişler; "Bu inek bizim ilâhımızdır, bizi yaratan, yaşatan ve günün birinde canımızı alıp kara toprağın bağrına salacak odur. Atalarımız bize ona tapmasını öğrettiler, sen de ona saygı duyacak ve bizim gibi ona tapacaksın" diye ona öğüt vermişlerdi.

 O günden beri saf yürekli o çoban da öbür hayvanların ahırından ayrılarak evin hususî bir odasına yerleştirilen ineğe Tanrı diye tapıyor, ona ana-babasının gösterdiği saygıyı duyuyor, hizmetinde kusur etmiyordu. Bir an bile içinden "hiç inekten Tanrı olur mu? İnek öbür hayvanlar gibi bir hayvandır. Dağlarda güttüğüm koyunlara göre onun ne üstünlüğü var da benim gibi bir insanın yaratıcısı, yaşatıcısı ve öldürücüsü ulu bir efendi olabilsin" diye hiç aklından geçmedi.

Kendisi ana-babasından, ana-babası da nine ve dedesinden, onlar da daha eskilerden öyle görmüşler, öyle duymuşlardır. Bu kadar göbekler boyunca eskilerin yanlış yolda yürümüş olduklarını düşünmek ona mı kalmıştı? Ona düşen vazife atalarının yolundan gitmek, onlara iyi bir varis olmaktı. İşte çoban böyle düşünüyor ve ineğe tapıyordu.

 Fakat bir ilkbahar günü aklına yeni bir fikir geldi. Dağları ve ovaları gönül açıcı bir yeşillik bürümüştü. Ağaçlar, çiçekler, çimenler, kuşlar kışın dondurucu uykusundan uyanmış renk ve solukları ile dünyayı daha bir güzel bir daha bir tatlı süslemişlerdi. İnsanlar, hayvanlar, hatta yuvasında saklı yaşayan karıncalara kadar bütün canlılar kış boyunca kapandıkları yerlerden taşarak açık havaya yayılmışlardı. Güneş de sanki ışık ve sıcaklık saçmıyor; hayat ve canlılık püskürerek uyumuş damarlara hareket arzusu aşılıyordu. Çoban "yazık değil mi mukaddes ineğimize O'nun da canı var. Hep odasında yalnız ve kapalı durmak onu sıkmaz, bıktırmaz mı?

Bugün koyunları dağa götürürken mukaddes İlâhımızı da birlikte götüreceğim. O da dağ, bayır, otlak, çeşme, çimen görsün. Dünya görsün, temiz hava girsin ciğerlerine, gözü gönlü açılsın" diye düşündü.

 O sabah düşündüğü gibi yaptı. Koyunlarını köyün koyunlarını katıp dağa çıkmaya hazır bir hale getirince mukaddes ineği de saygı ile ve dualar mırıldanarak odasından dışarıya saldı; sürünün başına geçirdi ve her günkü gibi yeşil otlaklı dağlara vardı. Koyunları yayılmaya saldıktan sonra

Allah olarak kabul edilen ineği de sulu otlak bir yere götürüp otlasın diye bıraktı; ama gözünü ondan ayırmıyor; bütün dikkati ile her hareketini yakından gözlüyordu. "Ya bir de Allah'ın başına bir kaza gelecek olursa ben ne yaparım, hangi yolu tutarım, başıma ve aileme yağacak lânetlere nasıl dayanırım?" diye düşünüyor ve ödü kopuyordu.

 Öğleye doğru havada tek tek kara bulutlar belirmeye başladı. Beliren bulutlar ağır ağır kümeleşti; hava karardıkça karardı ve tatlı bir güneşle başlayan hava şiddetli bir yağmur kokmaya başladı. Çığlıklı ötüşlerle gökyüzünde daireler çizerek uçuşan kargalar da sellercesine yağacak bir öğle sonu yağmurunu haber veriyorlardı.

  Çok geçmeden ortalık gece karanlığına büründü ve arka arkaya kulakları sağır eden müthiş bir sesle gök gürlemeye başlamıştı. Tam bu sırada çoban, bütün düşünce ve inançlarını alt üst eden bir hâdiseye şahit oldu. O güne kadar baba ocağının eskilerinden gelme bir geleneğe sıkı sıkıya bağlı kalarak Allah olduğuna dünyadaki her şeyden daha üstün bir güç taşıdığına inandığı mukaddes inek de gök gürlerken çimenliğe yayılmış diğer koyunlar gibi ürpermeye ve titremeye başladı.

Devam edecek.

 


 

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 10.05.2024
Bugün
14 - 17
Cumartesi
12 - 18
Pazar
10 - 19
Tekirdağ

Güncelleme: 10.05.2024
İmsak
1 Zilkade 1445
Sabah
04:08
Öğle
05:51
İkindi
13:11
Akşam
17:05
Yatsı
20:22
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
96
86
1
3
31
35
2
Fenerbahçe
90
89
1
6
28
35
3
Trabzonspor
58
61
13
4
18
35
4
Başakşehir
55
50
12
7
16
35
5
Beşiktaş
54
48
13
6
16
35
6
Kasımpasa
49
57
14
7
14
35
7
Alanyaspor
49
50
10
13
12
35
8
Rizespor
49
47
14
7
14
35
9
Sivasspor
48
42
11
12
12
35
10
Antalyaspor
45
40
12
12
11
35
11
A.Demirspor
44
50
11
14
10
35
12
Samsunspor
42
40
15
9
11
35
13
Kayserispor
41
41
13
11
11
35
14
Ankaragücü
39
43
12
15
8
35
15
Karagümrük
37
43
16
10
9
35
16
Konyaspor
37
34
14
13
8
35
17
Gaziantep FK
35
40
18
8
9
35
18
Hatayspor
34
39
15
13
7
35
19
Pendikspor
33
40
18
9
8
35
20
İstanbulspor
16
26
24
7
4
35
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı