AKP’nin tayin ettiği üst bürokrasi, büyük panik içinde. Gideceklerini bildikleri için, kirli dosyalarını yaktıkları, arşiv kayıtlarını sildikleri ve çaldıklarını karılarının üstüne yapıp, karılarını boşadıkları konuşuluyor.
92 yıllık Cumhuriyet döneminde böyle hırsızlıklar, böyle yolsuzluklar, açıkçası böyle “rezalet” hiç görülmedi. Son gelen haberler, bu iktidar döneminde devletin, iktidarın adamları tarafından sadece soyulmadığını, dibine kadar oyulduğunu gösteriyor.
Bunu herkes biliyor, ama şimdi anlatacaklarım iyice “pes” dedirtiyor.
Biliyorsunuz, devletin işleri iktidarın tayin ettiği bürokratlar tarafından yürütülüyor. AKP iktidar olduktan sonra, ilk iş olarak bürokrasiyi değiştirdi. Devletin üst katlarındaki bütün bürokratlarının yerine, kendi adamlarını getirdi. Daha sonra da, alt kademelere ulaşıp, bütün bürokrasiyi kendine göre yeniledi.
İktidarın, kısa sürede yolsuz işlere başlaması üzerine, “At, sahibine göre kişner.” atasözü doğruluğunu gösterdi. Devletin yetki sahibi olan, yani su başındaki bürokratları, büyüklerinin yolundan gitmeye başladılar.
Bürokrasinin bu kesimi, kısa sürede zenginleşmeye başladı. Tabii ki, bunu gören öteki memurlar da fırsatı kaçırmadılar.
13 yıllık AKP iktidarın başından beri bu haberler hep duyuldu ve belirgin biçemde, gözle görülür biçimde ortaya çıktı.
3628 NUMARALI KANUN ÇÖPE ATILDI
1990 yılı Mart ayında 3628 numaralı “Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele” adında bir kanun çıkarılmıştı. Bu kanuna göre, devlet memurlarının, sonu 0 ve 5 le biten her beş yılda bir kendilerinin ve eşlerinin üstündeki mallarıyla, paralarını beyan etmeleri gerekiyordu.
Kanun, AKP iktidara geldikten sonra adeta çöpe atıldı. Bildirimler usulen yapıldı, ama bu kadar açık hırsızlık ve yolsuzluk rezaletine rağmen, hiçbir memurun beyanına bakılmadı.
Tekrar ediyorum, bu kanun, çöpe atıldı ve hiçbir kamu görevlisi için uygulanmadı. Birinci sebebi, iktidar kendi dönemindeki hırsızlıkların ortaya çıkmasını istemiyor ve bu yolla “temiz” olduğu savunmaya çalışıyordu. Tıpkı Başbakanın yaptığı balkon konuşmasında, milletin gözünün içine baka baka; “Biz, bu günlere dürüstlüğümüzle geldik.” demesi gibi…
İkincisi ise, yolsuzlukların içinde ve başında, kendileri vardı.
Özellikle 17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonları’ndan sonra, memurlar ve özellikle üst bürokratlar iyice rahatladılar. Çünkü, devletin Bakanlarının ve Başbakanın açık delilerle suçüstü yakalanması, buna karşın haklarında işlem yapılmaması, onları iyice rahatlattı.
Başbakanı ve Bakanları suçüstü yakalanıp da, aklanan ve çaldıkları faiziyle geri verilen bir iktidar döneminde, bürokrasiye hangi sıfatla soru soracaklardı? Yani, ”Tencere dini kara, senin ki benden kara”ydı.
SON HABERLER, ÜRKÜTÜCÜ
Şimdi, yeni gelen haberler, rezaletin son perdesini oynuyor. 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin iktidarı kaybetmesi, partililer kadar bürokrasiyi de üzdü. Üzmek bir yana, büyük bir korku ve endişeye sevk etti.
Halkımız, AKP çekip gittikten sonra, sadece siyasilere hesap sorulacağını sanıyor ve istiyor da. Ancak, yolsuzluklarla hırsızlıkların esas maşası, bürokrasinin ta kendisidir. Özellikle, üst bürokrasi.
O üst bürokrasi ki, siyasiler ülkeyi soyarken, kendileri de parmaklarını yaladılar. Çünkü, bizim ilginç, gerçeği yansıtan, ancak hoş olmayan atasözlerimiz vardı. “Bal tutan, parmağını yalar.” gibi…
Bu zevat, parmaklarını o kadar çok yalamışlar ki, şimdi o yaladıklarını saklamanın derdine düşmüşler.
İlk yaptıkları, yolsuzlukların ortaya çıkmaması için arşivleri karıştırıp, kirli evrakı yakıp yok ediyorlarmış. Üstlerinde sırıtan mal-mülk ve nakit ne varsa, karılarının üstüne yapıp, karılarını boşuyorlarmış.
3628 NUMARALI KANUN, EŞLERİ DE KAPSIYOR
Oysa, bu Hırsızlık ve Yolsuzluk Kanunu, memurların eşlerini de kapsıyor. Onlar bunu bildikleri için, malı-mülkü devrettikten sonra, o sebeple karılarını boşuyorlarmış. Dosyalar kapandıktan sonra, herhalde nikahlar tazelenecek.
Değerli okuyucularım; Hukuk dilinde buna, ”Kanuna karşı hile” denir. Bunu yapanlar, kendilerini suçluluktan kurtaramazlar. Kurtaramadıkları gibi, daha ağır bir ceza ile karşı karşıya kalırlar.
Yeni kurulacak hükümet, yolsuzluklarla hırsızlıkların hesabını sorarken, bürokrasiden işe başlamalıdır. Çünkü, yolsuzlukların kaynağı bürokrasidir.
Siyasiler için, bürokrasi bir maşadır. Bu maşa, hem kendi çaldıklarının, hem de kendini kullandırmanın hesabını mutlaka vermelidir.