ads
DOLAR 36.26 ₺
EURO 37.95 ₺
STERLIN 45.70 ₺
G.ALTIN 3,395.51 ₺
Ç.ALTIN 5,658.31 ₺
BİLEZİK 3,156.19 ₺
BTC 96,060.85 $
ETH 2,728.44 $
BİST 9,836.49

Tayyip Bey'in İftar Sofrası

Yayınlama: 26 Haziran 2015 Cuma 10:38 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Tayyip Bey'in İftar Sofrası

     Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan başından beri Saray’ında iftar yemekleri veriyor. Yandaş televizyonlar da sofradan görüntü verip, yoksul sofralarına oturanları kıskandırıyor. Tayyip Bey, bunu görmüyor mu acaba?

     İftar Sofrası düzenlemesinin hiçbir sakıncası yok, üstelik faydası var. Katılan vatandaşlar, göz kamaştıran bir ihtişamı yakından görüp, leziz yemeklerle karınlarını doyuruyorlar. Saltanatın ne demek olduğunu, gözleriyle görüyorlar.

       Dahası var. Bu halkın yarısı açlıkla boğuşurken, aç bırakılmalarının sebebini öğreniyorlar. Seçim meydanlarında, kendilerinin yaldızlı sözlerle neden kandırıldıklarını kavrıyorlar. İktidar koltuğundan kalkmak istememenin haklılığını anlıyorlar.

   Anlıyorlar, ama bir yemeklik saltanatları bittikten sonra, onların saltanatlarının devam ettiğini bir türlü anlamıyorlar.

                                               MUHTARLAR İFTARDA

     Dün akşam, bizim iftar sofrasına oturduğumda televizyonu açtım. Tayyip Bey’in konukları da o muhteşem masanın etrafında toplanmışlardı. Salonda, başka masalar da vardı.

    Tayyip Bey bu kere, Muhtarlara iftar veriyordu. Yanlış anlamadıysam, verdiği yemek bir iftar yemeğinden öte, kimileriyle hesaplaşma yemeğiydi.

    Çünkü, yemek sırasında yaptığı konuşmada, Ramazan ayının kutsiyeti, bu ay dolayısıyla dinimizdeki dostluk ve kardeşlikten bahsetmek yerine, Saray’ını eleştirenleri eleştirmekle söze başladı.

    Saray’da kullanılan eşyanın, öyle anlatıldığı ya da yazıldığı gibi pahalı olmadığını, bir kısmının eski Cumhurbaşkanlarından Saray’ına intikal ettiğini, verdiği yemeklerin pahalı değil, aksine çok ucuz olduğunu söyledikten sonra, kendisini eleştirenlere yine verdi, veriştirdi.

     Neredeyse, yeniden “mağdur” hale geldiğini, o sebeple büyük sıkıntılar içinde bulunduğunu söyleyecek, gözlerimizi yine yaşartacaktı.

     Neyse ki, Muhtarlar yedikleri yemeğin karşılığını verip, her sözünü alkışladılar. Böylece, iki taraf da hoşnut oldu.

                                       BEN, ONUN YERİNE OLSAM …

    Hemen belirteyim, katiyen olmak istemem. De ki oldum. O binayı hemen boşaltır, Çankaya Köşkü’ne taşınırım.

    Bu millete, Atatürk’e karşı bir art niyetimin olmadığını göstermekten başka, bu kadar olumsuz bakışı üzerimden atarım.

    Beni, o göreve seçen bu milleti ikiye bölmek yerine, hepsinin Cumhurbaşkanı olduğunu, her gün birkaç defa söylerim ve söylediğim gibi hareket ederim.

    Bu ülkenin vatandaşlarının yarısının değil, hemen hepsinin gönlüne girmeye çalışırım.

     Çocuklarımı, akçalı işlerden uzak tutar, tepki çekmemeleri için sürekli uyarırım. Yanlış anlaşılabilecek hiçbir davranışın içine girmem.

     Eşimi, sürekli yanımda götürmek yerine, sosyal işlere yönelmesini sağlarım. Özellikle kadınların horlandığı ve canlarına kıyıldığı bu dönemde, onların sorunlarına yönelmesini sağlarım.

    Hepsinden önemlisi, bu memlekette özellikle yoksulluk sebebiyle mutlu olamayan insanların mutluluğu için çareler ararım.

     Daha neler yapmam ki? Tayyip Bey, o Saraydan çıktığı ya da o koltuk onu bıraktığı zaman bütün bunları anlayacaktır. Ancak, o zaman geçmiş ola…

   

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4