Mit Tırları ile yatıp, Mit Tırları ile kalkıyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Tırları, nereye ne taşıyordu? Bu Tırların yüzünden kimlerin başına neler geldi? Benim şimdi, kısacık bir sorum var? Olayın bütün esrarı, onun içinde gizli.
Olayı hatırlayalım. Milli istihbarat Teşkilatı’na ait olduğu söylenen Tır’lar, içi yüklü olarak Adana ve Hatay’da çevrildiler.
Bir ihbarı değerlendiren Savcılık, Jandarmaya talimat vererek Tırları durdurdu ve içlerinde arama yapmak istedi.
Adana ve Hatay Valileri, Savcıların böyle bir arama yaptırmalarına izin vermedi. Keza, Jandarma Komutanı da, bunu yapmaktan alıkondu.
Hükümet yaptığı açıklamada, aranmak istenen Tırların içinde, Türkmenlere yardım için gıda ve ilaç bulunduğunu açıkladı. Ancak, başta yargı organları olmak üzere, kamuoyu bu açıklamadan tatmin olmadı.
Olay büyüdü ve iktidara muhalif basın yayın organları, Tırların içinde gıda ve ilaç değil, silah ve mühimmat bulunduğunu, bu silahların Suriye’de Esat’a karşı savaşan muhalif örgütlerle ve özellikle IŞİD’a gönderildiğini yazdılar.
Aynı iddialar yurt dışında da yankı buldu ve orada da aynı suçlamalar devam etti.
Ne var ki, iddiaları kabul etmeyen Hükümet kanadı, bu kere Tırları durduran Savcılarla, Jandarma Komutanı hakkında işlem yaptırdı. Bu kişiler önce görevlerinden uzaklaştırıldı, sonra da tutuklandılar.
MEDYA VE MUHALEFET ISRARCI, HÜKÜMET İNKARCI
Muhalif medya organlarıyla, muhalefet partileri iddialarını sürdürünce, olay kapanmadı ve büyüdükçe büyüdü.
Cumhurbaşkanı, olayı seçim meydanlarına taşırken, Cumhuriyet Gazetesi bombayı patlattı ve Tırların, silah yüklü biçimde resimlerini yayınladı.
Resimler eğer doğru ise silahlar, daha doğrusu miktarı bile açıklanan mühimmat, ilaçların altına saklanmıştı.
Hükümet kanadı, inkarına ve ısrarına devam etti ve Tırların Türkmenlere yapılacak gıda ve ilaç yardımı ile yüklü olduğunu söyledi. Ancak, Başbakan zulme uğrayan Türkmenlere yardım ettiklerini ve edeceklerini söylerken, Tırların içinde silah olabileceğini de ima etti.
CUMHURBAŞKANI, DAVACI
Tırların, resimlerinin yayınlanması ve iddiaların doğru olduğunun bu gazete tarafından ifade edilmesi üzerine, Cumhurbaşkanı gazeteyi ve Sorumlu Müdürünü “Casuslukla” suçladı ve hakkında dava açtırdı.
Cumhurbaşkanı’nın, şimdiye kadar açtırdığı “hakaret” davalarına, şimdi bir de “Casusluk Davası” eklenmiş oldu.
Öyle sanıyorum, dünyada halkına karşı en çok “hakaret davası” açan bizim Cumhurbaşkanımızdır.
Cumhurbaşkanlığı, çok yüce bir makamdır. Bu makama karşı hiç kimse hakaret etmeyi, aklının ucundan geçirmez. Cumhurbaşkanı, kişisel tavırlarından dolayı tenkide uğrayınca, bunları hep hakaret sayıyor ve sürekli dava açtırıyor.
Şimdi açtırdığı bu “Casusluk Davası”nın sonucunu, ben de merakla bekliyorum.
GELELİM, ESAS SORUYA
Eğer, bu Tırların içinde gerçekten gıda ve ilaç varsa, bunların Savcılar tarafından bakılıp, incelenmesinin ne mahzuru olabilirdi?
Ben, hükümet kanadından olsaydım, böyle bir durumda denetim yetkililerini kendim çağırıp, Tırlara bakmaların ister ve olay oracıkta kapanmış olurdu.
Hükümet kanadı denetimden kaçtığına göre herkes onun söylediğini değil, aksini kabul edecektir.
Casusluk iddiasıyla açılan bu dava başladığında, öyle sanıyorum ki hakim davacı tarafa öncelikle bu soruyu sormalı ve “İçinde silah ve mühimmat olmadığı söylendiğine göre, bu araçların kontrol edilmesine neden izin verilmedi? demelidir.
Öte yandan mahkeme, gazetenin yayınladığı fotoğrafların, gerçeği gösterip göstermediğini de mutlaka ortaya çıkaracaktır.