ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Dil yaşayan bir olgudur - 3

Yayınlama: 31 Mart 2015 Salı 23:54 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Dil yaşayan bir olgudur - 3

Bir ülkeye ileri götüren bilimdir, bilim adamıdır. Cehalet yalnız felaketlerin yaratıcısıdır. Bilimin ve bilim insanının vatanı olmaz, bilim de bilim insanı da evrenseldir. Koşullar bilim içinve bilim adamı için nerede uygunsa, bilim de bilim adamı da orada gelişim gösterir. Yeter ki futbola verdiğimiz önem kadar bilime de önem verelim. Bilime yatırım geleceğe yatırımdır.
Mevcut eğitim sistemi ile okuryazar, doğaya, yaşama saygılı bir nesil yetiştirmek mümkün değildir. İnsan bilmediği, anlamadığı konularda konuşmamalıdır. Bilime uygun olmayan uygulamaların insanlık suçu olduğu unutulmamalıdır. 

Kaynak: güncel gastroenteroloji
Üniversitelerde bilimsel düşünme yetkisini kazanmış, özgür düşünebilen ve ifade edebilen insan yetiştirmek mümkün değildir. Bu nedenle de mevcut malzemeden bilimsel araştırma yapacak bir şey ortaya koymak imkânsızdır. Ayrıca üniversitelerimizin alt yapısı ve insan kaynağı da yetersizdir. Başta devlet ve üniversiteleri yüzlerini yaşadığımız dünyaya çevirmelidirler. İnsanlarımızı yaşatmadan öteki âleme göndermek insani değildir. Devletin görevlileri, vatandaşın parası ile karnını doyuranlar, önce ilk-orta-lise eğitimini çağcıl duruma getirmelidir. Amaç bu çocukları yaşama hazırlamaktır. Her şey yaşama dair olacak, yaşamayan hiçbir
şey üretemez ve yaratamaz. Üniversite eğitim için hazırlanan çocukların öncelikle bilimde ileri gitmiş ülkelerin dillerini öğrenmeleri ve bilgiye ulaşım teknolojilerinden yararlanabilir
hale getirilmelerini hedeflemek gerekir. Doğmalar özgür düşünmeyi imkânsız kılacağından, sistem çocukları 18 yaşına kadar korumalıdır. Sen çocuklara adam gibi eğitim olanağı
ver, onlar hem düşünür hem de inanç sistemlerini kendileri yaratabilirler.
Bu kurultaydan devletin beklediği, yurt dışında çalışarak başarıya ulaşmış uluslararası isim yapmış insanların Türkiye’ye gelerek mucize yaratmalarıdır. Bu kutuplarda limon yetiştirmeye
kalkmak kadar akıl dışıdır. Bu insanlar zaten bir zamanlar bu ülkedeydi, neden bir yere gelemediler çünkü ülkenin havası müsait değil. Senin, reform yapmadan, Rönesans’ı yaşamadan, sanayi devrimini gerçekleştirmeden, aydınlanma sürecini tamamlamadan hiçbir şey yapamayacağını bilmen gerekiyor. Yoksa birgün iş işten geçtikten sonra öğreneceksin.
Ayrıca devlet bilimde ileri gitmiş 10 ülkeye Bilim- Teknoloji vs. konularını izlemek üzere ateşe atayacakmış, Ne yaparlarsa yapsınlar gerçeği bu mevcut düşün sistemleri ile anlamaları
mümkün değildir. Kafalarını değiştirmeleri gerekiyor.
Batı dünyasındaki gizem üniversitelerdeki anlayıştır. Onlar yüzlerce yıl süren bir savaşım sonu özgürlüklerin kazandılar.
Yani kiliseyi de siyaseti de bünyelerinden attılar. Bizde ise üniversiteler dincilerin de siyasetçilerin de işgalindedir.
Üniversitelerimizde zaman içinde doğal olarak yozlaşmalar ortaya çıkmıştır. Üniversitelerimizin insan gücünün, daha doğrusu beyin gücünün yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Beyin gücündeki açığın giderilmesi için iç ve dış kaynaklar yeniden gündeme getirilmelidir. Üniversitelerimizin fiziki alt yapısı da akademik eğitim ve yaşam için yetersizdir. Üniversiter
ortamda araştırma yapanların ekonomik koşulları da yeniden gözden geçirilerek batı
standartlarına çıkarılmalıdır. Özellikle, üniversitelerin akademisyenlere sunduğu maddi ve manevi olanaklar en üst düzeye çıkarılmalı ki yurt dışından, vatandaşımız olan da olmayan da tercihini üniversitelerimizden yana kullanabilsin. Bilime ve bilim adamına saygı gösterilmeyen ülkelerde demokratikleşme süreci asla tamamlanamaz. Bir ülkeye ileri götüren bilimdir, bilim adamıdır. Cehalet yalnız felaketlerin yaratıcısıdır. Bilimin ve bilim insanının vatanı olmaz,
bilim de bilim insanı da evrenseldir. Koşullar bilim için ve bilim adamı için nerede uygunsa, bilim de bilim adamı da orada gelişim gösterir.
Bir gün biz de bilime bilim insanına saygı gösterirsek, yüzümüzü yaşama çevirirsek, dünyanın en değerli bilim adamları bu ülkeye gelmekten korkamayacaklardır. Yeter ki futbola
verdiğimiz önem kadar bilime de önem verelim.
Bilime yatırım geleceğe yatırımdır. Bu yatırım akşamdan sabaha meyvesini vermez, bazen yüzlerce yıl beklemek gerekir.
Ama mutlaka meyvesini bir gün verir ve geleceği aydınlatır.
Bilim karşıtı yatırımlar ise meyvesini çabuk verir ama o meyveyi yiyen toplumlar da kaçınılmaz olarak felaketi yaşarlar.
Bilim adamının yerlisi yabancısı olmaz. Adam gibi olanı, adam gibi olmayanı olabilir. Bilim adamı da bilim gibi, bilgi gibi evrenseldir.
Üniversitelerimiz uluslararası kurum olma özelliğini zaman içinde yine yitirmiştir, yeniden reform yapmak gerekir.
Üniversitelerimiz siyasi ve dini güçlerin yanı sıra cahil toplum kesimlerinin de baskısı ve kıskacı altında kalarak kimliğini kaybetmiştir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde üniversiteler insanlığın sorunlarına çözüm ararken gelişmekte olan ülkelerde ise üniversiteler sorun yaratmaktadır.
Üniversitelerin geleceğin aydınlık ve yaratıcı neslini yetiştirebilmesi için üniversite
öncesi eğitimin çağcıl standartlara uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekir.

Devam edecek.
İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4