Dil yaşayan bir olgudur, süreğenliği devam ettirilemez ise yaşatılamaz. Onu yaratan da yaşatan da insandır. İnsanı da insan yapan eğitimdir. İnsanın ilk hocası da annesi ve ailesidir. “Bir şeyi yapmak değil önemli olan doğru olanı yapmaktır. Bilimsel veriler ve değerlendirme ile uygunluğu gösterilebilir olmalıdır. Yanlış yapmak toplumu cezalandırmak demektir.”
Kaynak: güncel gastroenteroloji Bu iletişim aracı ile insanlar; birbirini anlamaya çalışarak, düşüncelerini paylaşarak, duygularını ifade etme imkanı bularak birarada olmayı başarmışlardır. Doğada yaşam koşullarının zorlaşması, doğal felaketler, beslenme zorlukları gibi problemler insanı avcı ve toplayıcı birey olmaktan çıkararak topluluk halinde olmaya, problemleri elbirliği ile çözmeye yöneltmiştir. Böylece insanoğlu şartların zorlamasıyla yalnızlığını yenerek birlikte olmanın zorunluluğunu kavrayarak birlikte yaşamayı kabullenmiştir. İnsanın benzerlerini anlamakta ve onlara kendini ifade etmekte kullandığı yegâne araç dildir. Uçsuz bucaksız steplerde dolaşan insanları bir araya getiren “Söz” insanları hayvanlardan farklılaştırdığı gibi ulusları da birbirinden ayırmaktadır. İnsan benzerleriyle iletişim kurabilmek için iki araç kullanmaktadır. Birisi hareket diğeri ise sestir. Hareket eylemi dokunma ile "dolaysız" ya da jest ile "dolaylı"dir. Dokunma kolun uzunluğu ile sınırlı iken jest gözün görebildiği mesafe ile sınırlıdır. Jest dili ses dili kadar etkili değildir. Göze hitap eden görseller "Resim vs." duyguların ifadesinde daha etkili olabilmektedir. Rousseau’ya göre Yaşam tarih öncesinden günümüze gelirken öncelikli üç aşama geçirmiştir. 1) Vahşilik; Bu dönemde insan yalnızdır, kendi varlığını devam ettirebilmek için içgüdüsel davranır. Tek başına olduğu için kendini korumak için saldırgandır. Bu dönem dili jest dilidir. 2) Barbarlık; oluşan güçlü duygularını ifade etmek için uysallaşmıştır. Aile ve küçük topluluklar halinde “konar-göçer” bozkır yaşamı başlamıştır. Bu dönemde hayvanları ehlileştirerek hayvancılığa başlamışlardır. 3) Uygarlık; akıl çağıdır. Yerleşik düzene geçilir, köyler kurulur. İnsanlar doğadaki zararsız bitkileri saptayıp onları ekip biçmeye başlarlar. Birlikte karar verme, dayanışma, doğal felaketlerin yaptığı tahribatları birlikte gidermek gibi davranışları geliştirirler. Yerleşik düzene geçilen dönemde dilin gelişmesi yanında dildeki sözcükler işaretler şeklinde yazılarak alfabe-yazma geliştirilmeye başlanır. Konuşarak anlatabildiğimiz duygularımızı, düşüncelerimizi, olayları, yaşadıklarımızı yazı ile ifade edersek kalıcı olur. Yazı dile güç ve güvenlik kazandırır. Toplumların duygu ve düşün dünyası zenginleştikçe dil de, yazın da gelişir. Bir toplumda edebiyat, sanat, felsefe, bilim ne kadar gelişirse dil de, yazın da o denli gelişir. Günümüzde bilimde öncü olan ülkenin hem bilim dili gelişiyor, hem de tüm dünya bilim insanları o dili öğrenme ihtiyacı duyuyorlar. Bu durum sanat, moda, edebiyat, tiyatro, sinema vs. için de geçerlidir. Yaşayan kuşak atalarından öğrendiklerini yeni nesillere doğar doğmaz aktarmaya başlamaz ise zincirin halkaları birer birer yok olur. Doğumdan ölene dek eğitimi olmazsa olmaz kabul eden “MUSA”nın kavmidir. Eğitim-eğitim-eğitim olmazsa, okumazsak, yazmazsak düşünce sistemimiz gelişmez, sonuçta hayvandan farkımız kalmaz, çünkü onlar kadar kendimizi ifade edebiliriz. Dil toplumun müşterek eseridir. Geçmişten geleceğe akan bir nehirdir. Dilimizi ne kadar çok geliştirirsek düşün dünyamız da yazın dünyamız da o kadar zengin olur. Aynı şekilde düşün dünyamız, yazın dünyamız ne kadar gelişirse, dilimiz de o kadar gelişir. Bu karşılıklı etkileşimdir dilde, düşünde, insanca konuşmada yaratıcılığı ortaya koyan. Dil yaşayan bir olgudur, süreğenliği devam ettirilemez ise yaşatılamaz. Onu yaratan da yaşatan da insandır. İnsanı da insan yapan eğitimdir. İnsanın ilk hocası da annesi ve ailesidir. “Dil’in bizi ve beynimizi değiştiren, geliştiren en büyük itici güçlerden biri olduğunu” öğrenmek istiyorsanız, “İnsanların dili öğrenmesi için kritik olan yaşın 3 yaş civarında olduğunu, insan 3 yaşına kadar lisan öğrenebileceği bireylerle hiçbir şekilde ilişkiye girmezse bir daha asla bir lisanı tam olarak gereken yetkinlikte konuşamayacağını” öğrenmek istiyorsanız, “Bu çocukların zeka bakımından normal çocuklar gibi gelişim gösteremediğini, beden ve el hareketlerinin çocuk gelişiminde seslerden daha önemli olduğunu, işaret dilinden sözlü dile doğru bir evrilmenin olduğunu” öğrenmek isterseniz, “İnsan oğlunun yaklaşık 200.000 yıldır dil kullandığını” öğrenmek isterseniz, “İnsan beyninin evriminin 7 milyon yıl önce dik yürümeye başlaması ile hızlandığını” öğrenmek isterseniz. Devam edecek.
|