Moved Permanently

    Çay demlemek, çay içmek, çay ikram etmek, çay sohbetleri, hülasa çayla ilgili ne varsa, bizim geleneklerimizde yer almış. Çay’sız yapamıyoruz.

     Mesela, benim de evimde kahvaltı dışında çay demletip, çay keyfine özel bir tutkum var.

     Halkımızın, misafirlerine çay ikramı, keyiften öte misafiri hoş karşılama, ona önem verme, sevgi ve saygı gösterme anlamını da taşıyor.

     Çay, her yerde var, ama Türk halkının çay içme ve ikram etme geleneği ve tutkusu, başka ülkelerde bizimki kadar ilgi çekmiyor.

                                      ÇAY, NASIL ÜRETİLİYOR?

    Çay, ülkemizde daha çok doğu Karadeniz bölgesinde yetiştiriliyor. Çay dendiğinde, öncelikle Rize İlimiz akıla geliyor. Çay paketlerinin üzerinde de, genellikle “Rize Çayı” yazısı görülüyor.

    Bahçelerden yaprak halinde derlenen çay, fabrikalarda işlenip önümüze geliyor.

    Çay, ağırlıklı olarak bir Kamu İktisadi Kurulu olan “Çay-Kur” tarafından üretilse de, başka üreticiler ve işleyiciler de var.

                               ÜRETİLEN ÇAYLARDA, KALİTE FARKI

   Çay-Kur’un ürettiği çaylarda, yüksek bir kalitenin olduğu hemen fark ediliyor. Kurum, son teknolojiyi kullanıyor ve kapasitesi de çok yüksek.

     Diğer kuruluşlar ise, daha geriden geliyorlar. Kimisi, tali ürünleri yani ikinci kalite ürünleri işleyip paketliyor ve çeşitli adlar altında piyasaya sürüyor.

      Çay-Kur’un, kalite sıralamasına göre; Altınbaş, Filiz, Çay Filizi, Rize, Kamelya ve Tiryaki markalarında, 6 çeşit çay ürettiği görülüyor. Öteki markalar ise, muhtelif.

      Dökme çaylar paketlerde, süzme ve sallama tabir edilen çaylarsa, poşetlerde satılıyor.

     Piyasaya baktığımızda, Çay-Kur’un ürettiği hemen bütün çaylar, piyasanın en pahalı çayları. Kalitesinin yüksek olması, fiyatı artırıyor.

     Öteki çayların çoğu, daha düşük fiyatla satılıyor. Çay tiryakileri, kalite farkını hemen anlıyorlar.

      Çay üretimini ve paketlenmesini çok iyi bilen bir dostum, bilhassa özel kuruluşlara ait çayların paketlenmesinde fazlaca kaliteye önem vermediklerini, bulduklarını süslü paketlerle piyasaya sürdüklerini, hatta sağlık koşullarına bile pek dikkat etmediklerini anlattı.

      Özellikle, süzme çay olarak piyasaya sürülen “demlik ve sallama” türü çayların, beyaz poşetlerin içine kalitesiz çaylardan doldurulduğunu, dışından görülmediğini ancak, dem (renk) verdikleri için kalitelerinin anlaşılmadığını, bunu sadece  tiryakilerin fark ettiğini söyledi.

                               O HALDE, HANGİ ÇAYLARI ALMALIYIZ?

     Pek tabii ki, Çay-Kur’un ürettiği çaylar, birinci önceliğimiz olacak. Öteki çayları alırken,  fiyatı ile alıp kullandığımız zaman karşılaştığımız kalitesine, içim lezzetine ve keyfine bakmak durumundayız.

     Ucuz ve adı hiç duyulmamış çaylara kuşku ile bakmak, ucuz diye fazlaca itibar etmemek gerekiyor.

    Özellikle, Çay Ocaklarına ve Kahvehanelere 5-10 kiloluk torbalar halinde getirilen ve ucuz fiyatla satılan çaylar, keyfimizi kaçırdığı gibi, sağlığa da zararlı oluyorlar.

                              ŞİMDİ, GELELİM SAĞLIKLI ÇAY’A

    Kalitesiz çaylar, bir de sağlıksız olursa, çay keyfi yok oldu demektir. Ancak, ne yazık ki evimizin dışında ve özellikle Çay ocakları ve Kahvehanelerde içtiğimiz çayların çoğunda, temizlik (hijyen) ve kalite bulmak mümkün değil.

    Çaylar, genellikle ucuz, dolayısıyla kalitesiz çaylardan seçiliyor. Daha da önemlisi, demlenmesinde kullanılan suyundan tutun da, bardakların, kaşıkların temizliğine kadar hijyen kurallarına pek dikkat edilmiyor.

   Sabahtan demlenen çay’ın üzerine, gün içinde su takviyesi ile bir miktar soydum bikarbonat atılarak, çayın rengi muhafaza edilse de, tadı ve kalitesi kayboluyor.

    Hemen hiçbir yerde, porselen demlik kullanılmıyor. Alüminyum ya da çelik çaydanlıklar tercih ediliyor. Oysa en güzel çay, porselen demliklerde demlenir.

    Hepsinden önemlisi, kullanılmış olan çay bardakları, içindeki kalıntı çayla birlikte bir kaba daldırılıp, çıkarılıyor ve böylece bardaklar yıkanmış sayılıyor.

    Rengi kaybolan suyun ise, değiştirilmesi akıllara gelmiyor. Oysa, deterjan yerine sabun kullanılarak ve suyu sık sık değiştirilerek bardakların yıkanması ve temiz bir su ile durulanması gerekiyor. Rastladığım hiçbir yerde, böyle bir şeyin yapıldığını görmedim.

      Vatandaşlarımız, gittikleri yerin konukseverliğinden mutlu olup, yapılan çay ikramını severek kabul etseler de, ikram edenin misafirinin sağlığını düşünmesi gerekir.

      Yapılacak iş, özellikle işyeri sahiplerinin kendilerinin içtiği ve konuklarına ikram ettikleri çayın hangi şartlarda demlenip önlerine geldiğini ve bilhassa temizlik koşullarına uyulup uyulmadığını görmeleri, bilmeleri gerekiyor.

    Çay dendiğinde, aklıma hep o hoş söz geliyor. “Çaylar şirketten.”  Anladık da, “Kalite ve temizlik” kimden?

                                                 ***

        Kadir Başkan’ın Açıklaması

     27 Şubat 2015 günlü, “TESKİ, Biraz İnsaf” başlıklı yazım üzerine, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak aradı.

     Okuyucularımın hatırlayacağı üzere, o yazımda Tekirdağ Belediyesi’nin Büyükşehir olmasıyla su ücretinin aşırı miktarda arttığını ve harici eklemelerle, bu rakamın daha da yükseldiğini belirtmiştim.

    Bu durumu, hemşerilerimizin yakınması üzerine yazıma konu yapmıştım.

    Belediye Başkanı Albayrak yaptığı açıklamada; bu konuda kendilerinin hiçbir karar almadığını, tamamen yasal sınırlar içinde hareket ettiklerini, kendilerine tanınan takdir haklarını ise, Tekirdağ halkının yararına kullandıklarını ve kullanmaya devam edeceklerini belirtti.

     Tahsil edilen su bedellerinin tamamının kendilerine intikal etmediğini, Çevre Temizlik Vergisi ile Katı Atık Bedeli’nin İlçe Belediyelerine aktarıldığını, şimdi mahalle olan köylere ve kanalizasyonu olmayan yerleşim alanlarına büyük indirim ve kolaylık yaptıklarını anlattı.

      Hizmet üretirken yanlış anlaşılmaktan çekindiklerini, tahsil ettikleri her kuruşun Tekirdağ halkının hizmetinde kullanmak için özen gösterdiklerini ifade eden Başkan, halkın daima doğruları öğrenmesini istediklerini de sözlerine ekledi.

     Eleştirilere her zaman açık olduklarını söyleyen Başkana inanıyor, doğru yoldan ayrılmadıkları sürece Tekirdağ halkının yanlarında olacağını, buradan ifade etmek istiyoruz.