Sabit telefonlar, Cep telefonlarına yenik düşünce Türk-Telekom, abonelerine zulmetmeye başladı. Önce, memurlarına telefon ettirip; “Abonelikten ayrılma, sizi sigorta yaptık.” diyor. Ayrılana, cezayı bastırıyor. Hem de, ne ceza! Sigorta yaptıkları filan, hikaye.
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Değerli okuyucularım; Bu köşeyi izleyen okuyucularımın hatırlayacağı gibi, 21 Mayıs 2014 tarihli “Kanımızı Emmek İçin, Yeni Bir Türk-Telekom Tuzağı” başlıklı yazımda, sabit telefonların patronu olan TELEKOM’un, abonelerini kaybetmemek için, onlara nasıl tuzak kurduğunu ve zulmettiğini anlatmaya çalışmıştım.
O yazımda da ifade etmiştim. Bu maksatla önce; Standart hat, Yazlık hat, Konuşkan hat… vb. çeşitli hatlar icat ettiler, tutmadı. “Akşam 7, Sabah 7 bedava konuşun.” dediler, yine tutmadı. Şimdi de, “Sizi sigorta yaptık, bizden ayrılamazsınız.” diyerek, yeni bir tuzak kurmuşlar.
PTT, bir zamanlar telefon haberleşmesinde “tek tabanca”ydı. Yaptığı iş, PTT’nin son “T” siydi ve çok kazanıyordu. Devir değişti. Bu iktidar, onu da “özelleştirme” kapsamına aldı ve “altın yumurtlayan” bu tavuğu, elinden kaçırdı.
Türk-Telekom adını alan kuruluş, bir yabancı sermayeye satıldı. Hem de, halkın tabiriyle “ölmüş eşek fiyatına” gitti. Öyle bir satıldı ki, Telekomünikasyon hizmetleriyle birlikte, taşınır/taşınmaz bütün mal varlığı da, bu sermayeye teslim edildi.
Telekom’u, 2026 yılına kadar tepe tepe kullanmak için devralan kuruluş, şirketin önce taşınmaz mallarına göz dikti. Ve, üstü örtülü ilanlarla bunları satışa çıkararak, hemen hepsini bir bir sattı.
Gazeteci Emin Çölaşan, Telekom’un satışının, yabancı sermayenin bir vurgunu olduğunu, bu satışla birlikte taşınmaz mallarının alıcılara tesliminin ise, tam bir soygun olduğunu defalarca yazmasına rağmen, milli servetimiz üç-on paraya yabancılara peşkeş çekildi.
Anılan sermaye, özelleştirme için verdiği parayı, böylece bir-kaç yıl içinde geri almış oldu. Şimdi iş, kar etmeye geldi. Bunun için de, 2026 yılına kadar geniş bir zaman vardı.
Her ay, konuşmalara dair faturalar düzenleniyor ve aboneler; Banka, PTT Merkezi ya da Telekom Şubelerine gidip, borçlarını tıkır tıkır ödüyorlardı.
CEP TELEFONLARI, DÜZENİ BOZDU !
Lakin, yolun üstüne “Cep Telefonu” denilen bir engel çıktı. Öyle bir çıktı ki, kısa sürede bütün ülkeye yayıldı. 6 yaşındaki sabiler bile, bu mereti kullanmaya başladılar.
Kısa sürede, Türk-Telekom’un sabit telefonları gözden düştü, hatta abonelikler bir bir iptal edilmeye başladı.
İşin vahametini kavrayan şirket, konuşmaları Standart hat, Yazlık hat, Konuşkan hat…vb. biçimde sınıflayarak, müşterilerine daha ucuz hizmet vereceğini söylediyse de, bu tam bir kandırmacaydı ve yöntem tutmadı, kayıplar devam etti.
AKŞAM 7, SABAH 7 BEDAVA’YMIŞ …
Şirket bunun üzerine; akşam Saat 7 den, sabah 7’ye kadar yapılan konuşmalardan ücret almayacağını duyurdu.
Duyurdu, ama kimi konuşma meraklılarının dışında, gece vakti kim, kiminle konuşacaktı ki? Bir “lütuf” gibi gösterilen uygulama da, müşterilerin Telekom’dan kopmamaları için, yine tam bir aldatmacaydı.
İyi sonuç vermeyen bu uygulamadan da, bir süre sonra vazgeçildi. Çünkü, Cep telefonlarının cazibesine erişmek mümkün olmuyordu.
“GELİN, SİZE SİGORTA YAPALIM”
Telekom, bu kere başka bir yöntem buldu. Bir Sigorta Şirketi’nin adını kullanarak, müşterilerini sigorta yapacağını duyurdu.
Bunu, açıkça ilan etmek yerine, Çağrı Merkezi telefonlarından müşterilerini arayarak ve; “Belli bir süre bizde kalırsanız, sizi bir yıllığına ücretsiz konut sigortası yapacağız.” diyerek, müşterilerine kurnazca bir tuzak kurdu.
“Tuzak kurdu” diyorum çünkü, yaptığı sigortanın Poliçelerini müşterilerine göndermiyordu. Yani, sigorta işlemi havada ve lafta kalıyordu.
Müşterilerinse, sigortalanma gibi bir talebi zaten yoktu. Şirket, bunu bir promosyon ya da bir lütuf gibi gösteriyor, sevgili Erkan Yolaç’ın “Evet-Hayır Programı"nda yaptığı gibi, aradığı kişilere zorla “Evet” dedirtiyordu.
Üstelik, bunda da kafa sallamak filan yoktu. Çünkü, konuşmaları daha sonra yüzünüze vurmak için, banda kaydediyorlardı.
Ayrılmak istediğinizde, “Sizi sigorta yaptık. Sesinizi de kaydettik. Ayrılırsanız, ceza ödersiniz.” diyerek, Hukuk Bürolarını harekete geçiriyor, ancak yaptıkları Sigortaların Poliçelerini bir türlü göndermiyorlardı. Çünkü, sigorta yaptıkları filan yoktu.
Bu arada, meğer beni de arayıp sözüm ona sigorta yapmışlar(!)
Bunun üzerine, kurumun Tekirdağ İl Müdürü ve Yardımcısı ile ayrı ayrı görüştüm. Ve, “Madem ki beni sigorta yaptınız, Sigorta Poliçemi neden göndermediniz ya da göndermiyorsunuz?” diye sordum.
“İsteseydiniz, gönderirdik.” dediler. Bunu dedikleri zaman, o bir yıllık süre zaten çoktan dolmuştu.
ÖNCE CEZA, SONRA HACİZ !
Tuzağa düştüklerini anlayan ve “hacizle tehdit edilen” vatandaşlar şikayet mercii ararken, aynı olayın benim başıma da geldiğini, 21 Mayıs 2014 tarihinde bu sütunlarda açıkladım.
Olay şöyle oldu. Benim ve eşimin cep telefonları evimiz için yeterli olunca borcumuzu ödeyip, biz de Telekom aboneliğinden ayrıldık.
Bunun üzerine aradılar ve, “27 lira borcunuz var. Cezası ile birlikte, 76 lira olarak ödeyeceksiniz.” dediler. Oysa, borcumuz filan yoktu, itiraz ettik. Israr ettiler ve bu defa da; “Borcunuz, cezası ile birlikte 104.91 lira oldu.” dediler.
Ve peşinden icraya verdiler. İcra Dairesi’nden gelen yazıda, “Vekalet ücreti ve masraflar dahil 104.91 lira borcunuz var.” denilince, işi daha fazla uzatmamak için, istedikleri parayı kuruşuna kadar ödedim.
Ama onlar, bununla da yetinmediler. Borcumu ödediğim halde, dairemin üstüne 104.91 liralık (yazıyla yüz dört lira doksan bir kuruşluk) haciz koydurdular.
Bunun üzerine arayıp, “Borç olarak gösterdiğiniz sizin ve İcra Dairesi’nin talep ettiği miktarı ödedim. Koyduğunuz haczi kaldırın” dediysem de, bu defa da “Borcunuz, 263.84 lira oldu.” dediler.
Tekrar aradım ve yaptıklarının abonelerine karşı bir “tuzak” olduğunu, yüzlerine karşı söyledim. Aksini söyleyemediler, ama yine de tınmadılar. Sadece, “Telefon kayıtlarında sizin sesiniz var. Sigortalanmayı kabul etmişsiniz.” dediler.
Hukukçuların tavsiyesi üzerine, taahhütlü postayla başvurup telefon kayıtlarını (bir CD’ye çekip) göndermelerini istedim. İstedim. Çünkü, 4982 numaralı Bilgi Edinme Yasası’nın 5’nci maddesi gereğince bu kayıtları istek halinde göndermeleri, aynı yasanın 11’nci maddesine göre de, talebin tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde teslim etmeleri gerekiyordu.
Talebimin üzerinden 2 (iki) ay geçtiği halde, bu kayıtları da –kanuni mecburiyete rağmen- göndermediler. Çünkü, sigorta yapmadıkları gibi, iddialarını doğrulayan böyle bir kayıt da yoktu.
Onların bütün gayretleri, ayrılanlara “zulmedip”, öteki abonelerine “gözdağı” vermekten ibaretti.
Nihayet, Tekirdağ İl Müdürlüğü 13 Şubat 2015 günü verdikleri cevapta, abonelikten ayrıldığım için bana ceza kestiklerini, yasanın açık hükmüne rağmen hiçbir gizliliği olmayan ve gönderilmesi zorunlu olan ses kayıtlarını da göndermeyeceklerini bildirdi. Çünkü, eğer varsa ses kayıtları onların iddialarını doğrulamıyordu.
Haksız yere yaptıkları tahsilatı iade etmelerini istediysem de, ona da yanaşmadılar. Biraz daha bekledikten sonra, mahkemeye gitmekten başkaca çarem de kalmıyor.
Bu arada, Hukuk Bürolarını aradım. Avukatları sadece, “haklısınız” demekle yetindi.
TELEKOM’DAN KAÇAN, KAZANIYOR !
Değerli okuyucularım; Cep Telefonlarının girmediği yer kalmadı. Kimi vatandaşlarımızda, birden fazlası var. Onun içindir ki, bazı mecburiyetlerin dışında, sabit telefonlara artık ihtiyaç kalmadı.
Telekom abonesi iseniz, hiç konuşmasanız da, sizden “sabit ücret” diyerek, her ay belli bir abonelik bedeli alıyorlar. Hele bir de konuşursanız, faturayı yükseltiyorlar.
Kesin olan şu ki, Telekom’a ödenen abonelik ve konuşma bedelleri boşunadır.
Halkımız, Telekom’dan artık kaçmaya başladı. Bizim önerimiz, “Sizi, sigorta yaptık ve benzeri” tuzaklarına düşmeyin ve bu kuruluştan yakanızı kurtarın.
Türk-Telekom’u, bu hatalarına rağmen halkımız için hizmet üreten saygın bir kuruluş olarak görüyorduk. Ama, artık göremiyoruz. Çünkü, müşterilerine tuzak kuran ve zulmeden bir kurum ya da kuruluşu, saygın bir kurum olarak görmek mümkün olamaz.
TEKİRDAĞ İL MÜDÜRLÜĞÜ, KURUMUN DÜŞMANI GİBİ…
Telekom Genel Merkezi yetkililerine, buradan bir önerim var. Kurumun çıkarını koruduğunu sanan, ancak müşterilerinin telefonlarına bile çıkmayarak, gizli bir düşmanı gibi davranan, kırıcı ve yanlış tutumları ile müşteri kaybına sebep olan Tekirdağ İl Müdürlüğü yetkililerinin çalışmalarını gözden geçirmeleri, kurumun menfaatine olacaktır.
Sözün özü olarak; bu kuruluş artık, halkımızı ceza ve şantajla tehdit ederek bir şey kazanamayacağını, aksine kaybedeceğini bilmelidir.
Meşru yolu bırakıp “katakulli”ye sapmak ve vermediği hizmet için haksız kazanç peşinde koşmak, böyle bir kuruluşa hiç yakışmıyor.