İnsanoğlu kendinde kusur aramak yerine bir başkasında kusur arar. Bunun için de elinden gelen ne varsa yapar. Oysa kusurlu isen bir başkasında kusur arama. Erdemli bir şekilde kusurunu kabul et. Et ki, insanlar senin ne kadar "dürüst" olduğunu takdir etsin. Hep diyoruz ya ne ararsan kendinde ara. İşte Hünkar Hacı Bektaş Veli hazretlerinin söylediği gibi “Her ne arar isen kendinde ara. Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir”
Toplumda öyle bir algı oluşmuş ki, kimse asla kusuru kendinde bulmak istemiyor. Oysa insanlar kusur işleyebilir, hata yapabilir. Zaten hata yapmak ve kusur işlemek insanoğlunun doğasında var. Yaşamımızda hata yapmayı nasıl normal karşılayabiliyor isek, hata ve kusur işlemeyi de o kadar normal karşılamalıyız. Günümüz koşullarında hata yapmamak elde değilken, asıl önemli olan hata yaptığını kabullenmektir, o büyüklüğü, erdemliği göstermektir.
Hatadan, kusur işlemeden ve erdemli olup hatalarımızı kabullenmekten bahsetmişken, Saray Belediyesi'nin stajyerlere verdiği yemeğe gelelim. Belediye geçtiğimiz günlerde liseli stajyer öğrencilere yemek verdi, ama keşke vermez olaydı. Yemeği de eline yüzüne bulaştırdı.
ÇOCUKLARI YANLIŞLARINIZA ORTAK ETMEYİNİZ
Belediye yöneticileri kaç gündür Saray'da yaygara kopararak öğrencilerin kendi imkanlarıyla yemek düzenlediğini konuşuyor. Yani stajyerler yemeği kendileri düzenledi, alkolü de kendileri aldı. Belediye şimdi sıkıştı ve olayı farklı yerlere çekip sıyrılmaya bakıyor. Bunu kendi hatasını bir başkasına yüklemeye çalışarak yapıyor hem de. Günah keçisi aramanıza gerek yok. Suçu işleyen kimse ondan hesap soracaksınız. Hesap sorulacak çok şey varken, örneğin Arif Naci Öngören'e, 'Çocuklara neden alkol kullandırdınız?' diye sorun. Ya da Savaş Korucuoğlu'na 'Bir ayda 68 saat mesaiyi ne iş yaparak elde ettiniz?' diye hesap sorun. Ha soramıyorsanız yani olan bitenleri hep birlikte yaptı iseniz, kader ortağı olmuş sayılırsınız.
BUNLAR BULUNMAZ HİNT KUMAŞI DEĞİLLER
Başkan Çoban'a buradan seslenmek istiyorum. Bu her iki zat bulunmaz hint kumaşı değil. Sen kendi onurunu ve belediyenin itibarını yeniden kazanmak ve ilçedeki kaosun da dinmesini istiyorsan bu zatları belediyeden uzaklaştır. Bu benim naçizane önerimdir sana. Yanlış anlaşılmasın birilerinin işi ile gücü ile oynamak gibi bir derdim yok. Sadece bu sıkıntıların dinmesini istiyorum. Başkan Çoban eğer sen de bunu istiyor isen, ilçedeki saygınlığını tekrar kazanacaksın. Sana bir de basın açıklaması yaparak haklılığını ortaya koymanı öneririm. Böylelikle hem kamuoyunu rahatlatmış olursun ve hem de vicdanını.
İnsan sadece kendi penceresinden bakmamalı olaylara. Bazen kendi doğrumuzun ne kadar doğru olduğunu farklı bakış açılarıyla öğrenebiliriz. Ne kadar çok bakış açıcı geliştirirsek olayları ve düşünceleri o kadar geniş yorumlama ve yargılama yeteneği geliştiririz. Böylece ne kendi çıkarlarımız doğrultusunda ne de başkalarının çıkarları doğrultusunda kararlar almayız. Şimdi gerisini sen düşün Başkan Çoban...
DOĞRULUK NE MAKAMLA NE DE EĞİTİMLE SINIRLI
İnsanlık, başkalarına kusur bulmakla değil, kendi kusurunu bilmekle gelişir. Kendini başkalarından üstün görüp, karşısındaki insanları küçümsemek, kusur aramak haddini bilememenin birincil sebebidir.
Özellikle kendini biraz eğitimli görenler "bazıları", diğerlerinden farklı olabildikleri düşüncesiyle üstünlük taslarlar. Doğru.. eğitim önemli çünkü, insan kültürü, bilgiyi eğitim süreciyle öğreniyor. Lakin sadece okulla sınırlı değil... Okulu da içine alan, hayat boyu eğitimle.
Eğitimin amacı, istenilen davranışı kazandırmak, öğrenmeyi öğretmektir. Kimi çok öğrenir, kimi az öğrenir. Arada kalanlara, iki uç arasında kalan köprüyü kurmak düşer.
Yok eğer ben üstünüm diyerek, sizden daha alt seviyede gördüğünüz insanları küçümsüyorsanız, hiç kusura bakmayın siz o okuduğunuz okulu boşuna okumuşsunuz..
Ayrıca nice insanlar vardır, okumamış fakat hayatlarını akıllarıyla yönetirler... Nice insanlar da, okumasına rağmen iki lafı bir araya getiremeyip, muhakeme yeteneğinden yoksundurlar.
Kibirli insanlar, sadece aldıkları eğitimle değil sahip oldukları her şeyle övünürler.
Toplumun büyük kesimini oluşturan bu tarz insanlar yedikleriyle, içtikleriyle, giydikleriyle, kullandıkları araçla, oturdukları evle birbirlerine gösteriş yapmayı marifet sayarlar.
Tabii gösteriş meraklısı kibirli insanların basitlikleri, bunlarla sınırlı değildir. Konuşmalarında da hep bir küçümseme vardır..
Mesela; son derece saygısız ve patavatsız olmalarına rağmen, benim hayat felsefem sevgi, saygı, incitmemek….. gibi cümlelerle devam ederler konuşmalarına..