Eleştirmek; Bir kişinin, bir düşüncenin, bir yargının, veya bir eserin, doğru ve yanlışlarını açığa çıkarmak, gerçek değerini ve doğruluğunu incelemek, tespit etmek ve anlatmaktır.
Yani onu değerlendirmektir. Eleştiri, akademik olarak da bir zemine oturtulmuş ve bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir.
Eleştirmek bir yaşam biçimidir, sanattır. Saygı çerçevesinde ve mantıklı yapıldığı zaman faydalıdır. Diğer türlü eleştiriler suçlama olur, hakaret olur, kıskançlık olur, sonra da hedef şaşar, hatta eleştiriyi yapmaya çalışan kim neyi savunuyor kim ne amaçlıyor anlaşılmaz bir hale gelir, yıkıcı olmaya başlar.
Yıkıcı potansiyeldeki insanların varlığı her zaman mevcuttur. Bu alenen bir şiddet eylemidir.
İnsanın, doğada en sevecen, aynı zamanda manevi açıdan da acıya en dayanıklı varlık olarak temayüz ettiği bilinen bir husustur.. Fakat, her ne hikmetse, bu özelliğine karşın, kendisine yapılan eleştirilere, genelde pek sıcak bakamaz.
Sadece kötüleme veya yergi mahiyetinde, tamamen duygusal biçimde eleştiri getirenleri zaten toplum da ciddiye almaz. Onların gövde gösterisi yaptığını bilir. Bu tür insanlardan uzak durmak herhalde yapılacak işlerin en iyisidir.
Hayatımızın her alanında bilsek de bilmesek de mutlaka eleştiri yaparız. Görüşlerimizi bildirir, olumlu ve olumsuz yanlarını söyleriz, olması gerekeni kendimizce belirtiriz.
Eleştirmek bir yaşam biçimidir, sanattır. Saygı çerçevesinde ve mantıklı yapıldığı zaman faydalıdır. Diğer türlü eleştiriler suçlama olur, hakaret olur, kıskançlık olur, sonra da hedef şaşar, hatta eleştiriyi yapmaya çalışan kim neyi savunuyor kim ne amaçlıyor anlaşılmaz bir hale gelir, yıkıcı olmaya başlar. Zaman zamanda eleştirinin hiç bir faydası olmaz. Eleştiri nazik bir şekilde yapıldığı zaman karşımızdaki ile aramızda iletişim kurar. İnsanların birbirini anlamasını, yakınlaşmasını sağlar. Doğru ve sağlıklı bir eleştiri olması için, hoşgörü, sabır, anlayış, empati, saygı ve nezaket temellerine dayalı olarak fikirler ve konular üzerinde yapılması gerekir. Kişilere ve kişilik özelliklerine yönelik eleştiriler çoğu kez dedikodu, suçlama, şikâyet, saldırı, duygusal taciz ve benzeri nitelikler taşır ve bunların hiçbir yerde yeri yoktur.
Ancak bazen “Eleştirelim” derken karşımızdakinin duygularının incineceğini dikkate almamaktayız.
Başkalarına yapılan eleştiri daha kolay, kendimize yapılan eleştiri hep zor gelir nedense. Benzer tavırları kendimiz gösterdiğimiz zaman sorun yok, karşımızdakinden görünce bizi bir ateş, bir gerilim basar. Hani bazen görüyoruz duvarlara yazılan yazıları.
"Nasıl Bulmak İstiyorsan Öyle Bırak" yazısını sadece tuvaletlere değil,
"Ne Görmek İstiyorsan Öyle Davran" yazısını yazmak gerek insanların alnına.
Tıpkı hayatında bir kez olsun ne haber, nasılsın diye aramamış birisinin;
"Hiç Arayıp Sormuyorsun Yahuuu" diye triplenmesi.
Kıskanç bir sevgilinin;
"Çok Kıskançsın, Bunaldım" diyebilmesi.
Bir yalancının;
"Bana Yalan Söylüyorsun" serzenişi.
Agresif bir insanın sürekli karşıdakinin sinir katsayısıyla ilgili yorumlar yapması gibi.Eleştiri, eleştirdiğimiz şeyin en mükemmel halini yapıyor ya da biliyor olmamızı gerektirmez. Eleştiri, eleştirdiğimiz kişiyi hakir gördüğümüz anlamına gelmez. Ayrıca eleştirilmek iyi bir şeydir, hemen savunmaya ya da saldırıya geçmemiz gerekmez, hatta kimse sizi eleştirmiyorsa sorun vardır.
Konuyu özetlemek gerekirse:
Önce araştırmak sonra eleştirmek lazım;
Araştırmadan yapılan eleştiriler ister istemez duygusal dalgalanmaların etkisinde kalır.
Kişileri değil tutum ve davranışlarını eleştirmek lazım;
Doğrudan kişileri hedef alan eleştiriler hiç bir işe yaramadığı gibi, yeni kin ve nefret tohumlarının atılmasına yol açar.
Karşı tarafı dinlemek lazım;
Karşı tarafın öne sürdüğü fikirlere kulağımızı kapayarak, peşin hüküm ve önyargıyla yaptığımız eleştiriler, sorunu çözmek bir yana daha da ağırlaştırır.
Eleştiriden önce özeleştiri yapmak lazım.