301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
21 Aralık 2014 - Pazar 21:00 Bu haber 1326 kez okundu
 
NACİ AKAY IN GAZETEMİZDE 10 NCU YILI Yazdığımı ben de en az üç kere okurum
SARAY Haberi


   2004 yılı’nın Aralık ayı’nda Gazetemizde Köşe yazmaya başlayan Akay, aralıksız 10 yıldan beri okuyucuları ile buluşuyor. Naci Akay; “Biriktirdim yazdım, araştırdım yazdım, okumayanlar için kayıp oldu. Bu güne kadar okuyamayanlar, bundan sonrakileri kaçırmasınlar” diyor.

      Onu, tanımayan yok. Hayatının 35 yılı, bürokraside ve bu sürenin tamamına yakını onun tepesinde geçti. Aralıksız 21 yıl İstanbul Vilayet merkezinde görev yaptı. Avrupa’nın 17 ülkesinden daha büyük olan bir Vilayetin Eğitim Müdürlüğü’nü üstlendi. Hollanda’nın nüfusuna yakın öğrencisi, bir Anadolu Vilayetinin nüfusu kadar da öğretmeni olan bir “Eyalet”in eğitim işlerine baktı.

        Onunla konuşmaya başlayınca, sözü uzatmadan, hemen sordum. “Avrupa’nın 17 ülkesinden büyük olsa da, İstanbul devlet değil, bir vilayet. Siz de, bir devletin Bakanı değil, bir vilayetin Eğitim Müdürü’ydünüz. Hangi yetki ve imkanla, bu kadar büyük bir kentin eğitimini yönettiniz.?” deyince, Akay önce gülümsedi ve düşünmeden cevabı verdi.

   “Tabii ki, kolay olmadı. Üstelik, İstanbul vaktiyle koskoca bir İmparatorluğun başkentiydi. Son Eğitim Nazırı Saffet Bey, benim koltuğumda oturuyordu. Ne var ki, saltanatın kaldırılmasından sonra Atatürk’ün teklifiyle, o da bir yıl süreyle İstanbul Milli Eğitim Müdürü oldu. Ben, ondan sonra 28’nci olarak o koltuğa ya da onun koltuğuna  oturdum.

      Pek tabii ki, İstanbul giderek büyüdü ve sizin de ifade ettiğiniz gibi, bir çok devletin nüfusunu geçti. Bu görevde önemli bir başarı sağlamışsak, iki nedeni var. Birincisi tecrübe, ikincisi hizmet aşkı ve hevesidir.

     Ayrıca bizim Bakanlığımız, İstanbul’a ve onun Eğitim Müdürü’ne farklı bir gözle bakar. Ülkemizin arakesiti olan İstanbul’un Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kararları, Bakanlıkça hep tasvip görür. Hatta, kimi kararlar ülke geneline yayılır. İstanbul Milli Eğitim Müdürü, o sebeple ve çok kere Milli Eğitim Bakanı gibi karşılanır,”

      Naci Akay’a, o mertebeye nasıl geldiğini sorduğumuzda, “O da ilginç” dedi ve ekledi. “Ben, bir köylü çocuğuyum. İlçemize bağlı, eski adı Küçük Manika olan Küçükyoncalı Köyü’nde doğdum. İlkokulu köyümde, Orta ve Liseyi ise, yatılı olarak okudum. Daha sonra yüksek öğrenim yapıp, Matematik Öğretmeni oldum. Liselerde, Matematik Öğretmenliği yaptım.

    Köy çocuğu olmanın ezikliğini, üzerimde tabii ki hissettim. Onu atabilmek için, çok çalıştım ve başardım. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kabul ettiği Ders Kitapları ve başka kitaplar yazdım. Kusursuz ve düzgün çalıştım ve hep başarılı oldum. Okul yöneticiliği, Lise Müdürlüğü yaptım. Kısa bir süre de olsa, İstanbul Kültür Müdürlüğü yaptım. Müfettişlik yaptım. Basamakları bir bir tırmanarak, İstanbul Milli Eğitim Müdürü oldum. Yoruldum, ama zorlanmadım.”

     Naci Akay’ın kitap yazmasından, gazeteciliğe olan merakını da böylece anlamış olduk. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Cağaloğlu’nda ve basının tam merkezinde olduğuna göre, basından nasıl etkilendiğini sorduk. Akay, şöyle konuştu.

    “Evet, çalıştığım yer, eskilerin “Bab-ı Ali” dediği, matbuatın tam merkeziydi. O uzunca süre içinde, çok değerli gazetecilerle tanıştım. Mesela, Burhan Felek, Abdi İpekçi, Erol Simavi, Nadir Nadi, Bedii Faik, Safa Kılıçlıoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Tahir Kutsi Makal, Çetin Altan ve daha nice değerli gazetecilerle tanışma, konuşma ve dertleşme imkanı buldum. 12 Eylül askeri yönetimi döneminde zaten İstanbul Valiliği Genel Sekreteri’ydim. Basınla, görevim gereği de doğrudan ilintim vardı. Bu yakınlık, bana gazeteciliği biraz daha öğretti. Merakımın da, buna etkisi oldu tabii.”

     Basınla, çok ilgili ve çok yakın olduğu halde, yine basının hışmına uğradığını da anlatan Akay, başına gelenler için bakın neler söyledi?

       “İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, benim bürokrasideki en başarılı dönemimdir. Benden önce görev yapan Milli Eğitim Müdürleri’nin çözemediği birçok sorunu çözmeyi başardım. O sebeple, 1994 yılının sonunda beni “Türkiye’de Yılın Bürokratı” seçtiler ve ödüllendirdiler.

      İstanbul’un karmaşık eğitim sorunlarını çözerken, kanunsuz hiçbir iş yapmadım. Çıkarları için bana kanunsuzluk yaptırmak isteyenlere de, yüz vermedim. Yalan haberleriyle ünlenen megaloman bir gazetenin kanunsuz isteklerine karşı koyunca, gazete aleyhimde bir kampanya düzenledi. Ben de, İstanbul Erkek Lisesi’nde bir basın toplantısı yapıp, ayıplarını yüzlerine vurdum. Gazetenin yetkilileri, ‘Konuyu büyütmeyelim, bizi suçlamayın’ diyerek, pişmanlık gösterir gibi davransalar da, aleyhime irili ufaklı tam 41 defa asılsız haber yaptılar. Megaloman oldukları için, kendilerinin eleştirilmesini istemediler ve bu maksatla öteki basın-yayın organlarına da baskı yaptılar. Beni, bir bakıma savunmasız bıraktılar. Mahkemeye verdirdiler ve yargıya çok ağır baskı yaparak, bana ceza bile verdirdiler.

      İsterseniz, size kısacık ve güncel bir ayrıntı vereyim. O megaloman gazetenin ve sahibinin, bu iktidar karşısında şimdi süngüsü düşmüş durumda. Biliyorsunuz, vergi kaçırmaktan ceza üstüne ceza yedi. Kızları da, şirketlerinin ve gazetenin üzerinde söz sahibi oldukları için sahibi şimdi; “Bana ne yaparsanız yapın, kızlarıma dokunmayın.” diye yalvarıyormuş. Kendisi de, kızları da tutuklanma korkusu yaşıyormuş. Ben de şimdilik, “Daha beter olsunlar.” diyorum.

     Bana yaptıklarına karşı, hiçbir zaman pes etmedim. Açtığım karşı davalarla,  bütün haklarımı geri aldım. Sonuçlarını, yargı karıyla sildirdim ve bu durum Resmi Gazete’nin 11 Ağustos 2002 günlü nüshasında da yayınlandı.

     Ben, İstanbul Milli Eğitim Müdürü’yken, şimdi Cumhurbaşkanı’mız olan Tayyip Bey de, İstanbul Belediye Başkanı’ydı. Gazete, bana çamur atmayı sürdürürken, İstanbul Belediyesi’nde büyük Akbil Yolsuzluğu yaşanıyordu.

    Adana’lılara “Gavat” diyen şimdiki Sakarya Valisi Müfettiş olarak Tayyip Bey’i aklarken, o yalancı megaloman gazete ise, Müfettişlere babamın köydeki üç parça tarlasını ölçtürüyordu. O dönem, aşağılaşan o insanların pişmanlıklarıyla artık geride kaldı.”

    Naci Akay’a; her konuda yazdığını, ama daha çok siyasi iktidarı eleştiren yazılar yazdığını, “bunun özel bir nedeni var mı?” diye sorduğumuzda; yine düşünmeden bunun cevabını da şöyle verdi.

      “Gazeteci demek, siyasi iktidarın muhalifi demektir. İktidarsa, güç demektir. Güçlü’nün, desteğe ihtiyacı yoktur. O gücü kullanıp, yanlış yapmaması için, eleştirilmesi ve uyarılması gerekir. Gazeteci, işte bunu yapar. Ama, bu iktidarı eleştiren şimdi kaç tane gazete var? Gazetelerin bir-ikisi hariç, geri kalanı iktidarın yağcısı ve yalakası olmuş. Bunu, tabii ki çıkar için yapıyorlar. Onların bu yaptıklarına, gazetecilik filan denmez. Çıkar için, gazeteci kimliğini kullanmak denir. Basının, bu dönemdeki kadar batağa saplandığı ve yozlaştığı hiç görülmedi.

     Sık sık eleştirdiğim bugünkü iktidar, doğru ve salim bir yolda gitmiyor. Açık söyleyelim, ülkeyi batma noktasına getirdiler. 12 yıldan beri yaşanan hırsızlık, yolsuzluk ve kayırmacılıklar, şimdiye kadar hiçbir iktidar döneminde görülmedi. Ülkenin, bütün milli varlıklarını yok ettiler. Pis kokular, bütün cihana yayıldı. Yaptıklarının yanlarına kar kalacaklarını sanıyorlar. 3628 numaralı Yolsuzluk Kanunu’nu, hiç kimseye uygulatmıyorlar. Acıdır ki, bunları yaparken yüce dinimizi kendilerine kalkan yaptılar. Saf ve temiz halk kitlelerini yanılttılar, kandırdılar. Daha da kötüsü, koltuklarından kalkmamak için bölücü terör örgütüne teslim olup, ülkeyi bölünme noktasına getirdiler. Allah korusun, o günler sanki çok yaklaştı. Böyle bir iktidar, nasıl eleştirilmez?

    Ben, gazeteci filan değilim, ama bu işi çok gazeteciden daha dürüst ve kuralına göre yapıyorum. Biliyorsunuz, kimi ulusal gazetelere de yazıyorum. Yazılarım, ilgiyle okunuyor. Yazılarımı, tam kuralına göre yazıyorum.”

     Akay’a, Gözlem Gazetesi’ndeki yazı başlangıcını ve sonrasını soruyoruz. ’Bu 10 yıl nasıl geçti?’ dediğimizde, Akay’ın heyecanlandığı görülüyor. Derin bir nefes aldıktan sonra, önündeki çay’dan bir yudum alıyor ve konuşmasını sürdürüyor.

     “Gözlem Gazetesi’nde yazmaya tam 10 yıl önce, yani 2004 yılının Aralık ayı’nda başladım. Gazete, önce haftalık çıkıyordu. Sonra iki, daha sonra da üç günde bir yayınlandı. Şimdi ise, bildiğiniz gibi Günlük Gazete oldu, her gün yayınlanıyor.

     Bir kişinin her gün yazması, öyle kolay bir iş değil. Bir defa birikim olacak, ikincisi gündemi ve aktüaliteyi çok iyi takip etmek gerekiyor. Yazdığım her yazıyı, yayınlanmadan önce en az üç defa okuyorum. Her gün köşe yazanlar, bunu meslek edinmişler ve geçimleri için bunu yapıyorlar. Bense, bu işi amatör olarak yapıyorum. Geçimimle, hiçbir ilgisi yok.

  Yine de, okuyucuya karşı bir sorumluluk hissediyorum. Saray ve çevresindeki okuyucularım, ilgili, kültürlü, çevre ve ülke meselelerine karşı duyarlı kimseler. Onlarla, böyle bir diyalog içinde olmaktan çok mutluyum. Yazılarım, ayrıca İnternet’te de yayınlanıyor ve her tarafa yayılıyor. Okuyucumuz çok. Saray ve çevresi, zaten kültürlü insanların yaşadığı bir bölge. Hemşerilerimin bu durumundan ve tutumundan, övünç duyuyorum.” diyen Akay, Gözlem Gazetesi hakkındaki düşüncelerini de, şöyle ifade ediyor.

     “Yayın hayatına, ‘Trakya Gözlem’ adıyla başlayan ve ‘Saray Gözlem’ diye sürdüren gazete, yerel gazete olarak görevini en iyi şekilde yapıyor. Okuyucuya, faydalı oluyor. Tarafsız davranıyor ve doğruları yazıyor. Hiçbir kişi, kuruluş ya da siyasi güce yandaşlık yapmıyor. İlçemizde ve bölgemizde olup bitenleri, ben de bu gazeteden öğreniyorum. Gazetenin sahibi Tekin Sönmez, bu işi iyi biliyor ve kuralına göre yapıyor. Gazetenin, uzun ömürlü olmasını ve başarısının sürmesini diliyorum.”

      Biz de, değerli Hocamıza ve Köşe Yazarı’mıza sağlıklı uzun ömürler ve mutluluklar diliyoruz.

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 26.04.2024
Bugün
11 - 17
Cumartesi
11 - 17
Pazar
10 - 15
Tekirdağ

Güncelleme: 26.04.2024
İmsak
16 Şevval 1445
Sabah
04:33
Öğle
06:09
İkindi
13:13
Akşam
17:01
Yatsı
20:07
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
90
77
1
3
29
33
2
Fenerbahçe
86
87
1
5
27
33
3
Trabzonspor
55
56
12
4
17
33
4
Beşiktaş
51
44
12
6
15
33
5
Başakşehir
49
44
12
7
14
33
6
Rizespor
48
43
13
6
14
33
7
Kasımpasa
46
55
13
7
13
33
8
Alanyaspor
45
43
10
12
11
33
9
Sivasspor
45
40
10
12
11
33
10
Antalyaspor
45
38
10
12
11
33
11
A.Demirspor
41
49
10
14
9
33
12
Samsunspor
39
37
14
9
10
33
13
Ankaragücü
37
40
12
13
8
33
14
Kayserispor
37
37
13
10
10
33
15
Konyaspor
36
34
13
12
8
33
16
Gaziantep FK
34
37
17
7
9
33
17
Hatayspor
33
37
14
12
7
33
18
Karagümrük
33
37
16
9
8
33
19
Pendikspor
30
37
17
9
7
33
20
İstanbulspor
16
26
22
7
4
33
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı