Tayyip Bey istedi ya. Çocuklar artık Osmanlıca öğrenecek. İyi-kötü, Osmanlı Tarihi’ni öğrenmeye çalışıyorlardı. Şimdi, ondan da soğuyacaklar.
Değerli okuyucularım; Önce hemen şunu söyleyeyim. Burada maksat, okullarda Osmanlıca öğretmek filan değil. İktidarın öyle bir niyeti olsaydı, bu işe en az 10 sene önce başlardı. Esas maksat, yıldönümü yaklaşan 17-25 Aralık büyük yolsuzluk Operasyonları’nda dikkati dağıtmak ya da başka bir konuya çekmek.
Şimdi gelelim konumuza… Üç gün önceki yazımda 19’ncu Milli Eğitim Şurası’nı anlatırken, Şura’nın kararına göre, bundan sonra okullarda Osmanlıca okutulacağını, zorunlu ya da seçmeli olmasına ise, henüz karar verilmediğini yazmıştım.
Aynı yazıda, Osmanlıca’nın zor bir dil olduğunu, Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından meydana geldiğini belirtmiştim. İçine, azıcık Latince ile Fransızca’nın karıştığını ise, belirtmeyi unutmuştum.
Osmanlıca, Osmanlılar gibi, artık tarihin tozlu sayfalarında kaldı. Çünkü bu dil de, Osmanlı’nın çöküşü ya da bitişi ile bitti ve ömrünü tamamladı.
Osmanlıca, artık dünyanın hiçbir yerinde konuşulmuyor. Kaynağında konuşulmayan bir dil, başka bir yerde neden konuşulsun ki?
Ama, gelin görün ki Cumhurbaşkanı; “İlla da öğreteceğiz.” diyor, başka bir şey demiyor. Emirlerine otomatik olarak baş sallayan Bakanları ve bürokratları, şimdi bu emri yerine getirmenin derdindeler.
ECDADIMIZI İNKAR EDEMEYİZ, AMA HATALARINI DA ÖRTEMEYİZ
Madem ki Osmanlı’dan bahsediyoruz. Önce, liderlerine yani Padişahlarına bir bakalım. Çoğunuzun bildiklerini, kısa başlıklarla bir kere de ben hatırlatayım.
1299 yılında kurulan bu devlet, 623 yıl sonra 1922 yılının Kasım Ayı’nın 1’inde bitti. Son padişahı da, aynın yılın 17 Kasım’ında bir daha dönmemek üzere kaçtı gitti. Mezarı bile yurt dışında kaldı.
* İlk 13 padişah öldüğünde, yerlerine hep çocukları geçti. 14’ncü padişah olan I.Ahmet’ten sonra bu kural kalktı ve hanedanın en büyüğü padişah oldu. Arada, baba oğul geçişleri yine de oldu.
* 9’ncu Padişah Yavuz Selim’den itibaren padişahlar, aynı zamanda halife (Hz. Peygamberin halefi) oldular, ama tahtı kaptırma korkusundan hiç biri hac’a gitmedi ve hacı olmadı.
* Tahtını kaptırmak istemeyen kimi padişahlarsa, kardeşlerini boğdurmaktan hiç çekinmediler. 13’ncü Padişah III Mehmet, daha babasının cenazesi kalkmadan, yaşları 3 ile 25 arasında değişen 19 kardeşini boğdurdu. Hamile olan 10 cariyeyi de çocuklarını doğurmasınlar diye, ayaklarına taş bağlatıp, Sarayburnu’ndan denize attırdı.
* Halife olan padişahların çoğu, İslam’ın haram kıldığı içkiden kendilerini kurtaramadılar. Sonradan tövbe edip, “Veli” payesine erişen II.Beyazıt bile, gece gündüz içerdi. II.Selim, IV.Murat, Abdülmecit ve V.Murat’ın, ayık gezdikleri ise, pek görülmedi.
* I.Mustafa’nın dışında kalan hepsi, saltanat delisi gibi davrandılar. II.Osman, İbrahim, III.Selim, IV.Mustafa ve Abdülaziz saltanat kurbanı olup, öldürüldüler.
* Hz. Peygamberin sağlığından itibaren, Peygamberin buyruğu ile savaş esirlerinin erkekleri köle, kadınları cariye yapıldılar. Pazarlarda satıldılar, ama öldürülmediler. Cariyeleri satın alanlar, onlarla nikahsız olarak birlikte olmadılar. Padişahlar ise, kimilerini nikahlarına aldıysa da, çoğuyla nikahsız birlikte oldular.
* Padişahlar, genellikle yabancı uyruklu ve Müslüman olmayan kadınlarla evlendiler. Çok sayıda padişahın annesi, yabancı uyruklu kadınlardandır.
* Padişahların çoğu, Tayyip Bey gibi israftan hiç kaçınmadılar. Halktan toplanan vergileri, zevki sefası ve görkemli bir hayat için harcadılar. Padişahlar öyle yapınca, Sadrazamları, vezirleri ve paşaları ile diğer kemik yalayıcıları da, devletin malını ve parasını yediler, içtiler ve adeta talan ettiler.
* Osmanlının yükseliş devri, özenilecek bir dönemdi. Duraklama ve Gerileme dönemleri ise, sonunda devleti batırdı. Üç kıta’da fethedilen topraklar, bir bir uçup gitti. Büyük Atatürk’ün sayesinde, bu kadarını kurtarabildik. Şimdi, onun da bir parçasını, bu iktidarın sayesine kaybedecek gibiyiz.
Bir adı da VI.Mehmet olan Vahdettin’le biten Osmanlı’nın dili de bitti ve Osmanlıca denen bir dil artık kalmadı. Osmanlıca, zor bir dil. Bu dili öğrenenler, kiminle, neyi konuşacak? Tarih ve arşiv meraklılarının işine yarasa da, bütün çocuklara bunu öğretmeye kalkmak, öğrenme yetisini zorlamak ve zamanı israf etmektir. Zorlamak, çocukları öğrenmeye çalıştıkları Osmanlı Tarihi’nden bile soğutabilir.
Aklı başında bir AKP linin ya da yandaşının ortaya çıkıp, bunu Tayyip Bey’e mutlaka anlatması lazım.