ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Yargıyı da Birbirine Düşürdüler!

Yayınlama: 1 Aralık 2014 Pazartesi 23:21 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Yargıyı da Birbirine Düşürdüler!

Önce; halka yaptıkları gibi, “Kendilerinden olanlar, olmayanlar” diye ikiye böldüler. Sonra da, aralarına seçim rekabetini soktular. Şimdi de, birbirlerine yargılatıyorlar.

      Olmaz! Değerli okuyucularım Olmaz! Bir siyasi iktidarın, adalet dağıtan yargı kurumlarına bu kadar müdahalesi olamaz. Bu iktidarın, yargıya yaptığı baskı, daha açık bir ifadeyle uyguladığı zulüm, şimdiye kadar hiçbir iktidar döneminde görülmedi.

     Yargı’nın, bağımsız ve tarafsız olması, bizim için içtiğimiz su, soluduğumuz hava kadar önemli ve gereklidir. Adaletin olmadığı bir yerde, toplum düzenini nasıl sağlayabilirsiniz? Kim, yitirdiği hakkını nerede ve nasıl arayabilir? Sokakta, evimizde, işimizde  ve nerede olursa olsun, huzur içinde nasıl yaşayabiliriz?

     İşte, bütün bu sorular, bu iktidar döneminde sorulmaya başlandı. Çünkü, “adalet” bu iktidar döneminde yerle bir edildi. Yargı, bu iktidar döneminde bölündü, parçalandı ve sonunda birbirine düşürüldü.

     Adaleti yerle bir eden iktidarın, bu yanlış ve çok tehlikeli olan tutumunu, sık sık bu sütunlara taşımamın nedenini, artık anlamayan kalmadı.

    Olup bitenlerden,herkes endişeli. Hiç kimse, haksızlığa uğradığı zaman hakkını kolayca arayabileceğini artık düşünemiyor.

    Geçen hafta, yazıma konu ettiğim son yargı paketi, zaten aklı olan herkesi ürküttü. Herkes, bir haksızlığa ya da bir komploya kurban gitmenin endişesini taşıyor. Şaka gibi ama, gözünün üstünde kaşı olanlar bile aynı endişenin altındalar. Yani, herkes endişeli.

                            YARGIÇ, YARGIÇLA KARŞI KARŞIYA

    Şu örneğe, bir bakar mısınız? Savcılar, Hakimden şikayetçi oluyor. Başka bir Savcı İddianame düzenliyor ve  Hakim, Hakim’in önüne çıkarılıyor. “Bunda ne var? Suç işleyen herkes, Hakimin önüne çıkarılabilir.” diyebilirsiniz. Ama, buradaki durum öyle değil. Burada, biraz sıra dışı ve şaşırtıcı bir durum var.

     O da şöyle. Başbakan’ın, Bakanların ve çocuklarının karıştığı 17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonları “suçüstü” yapılınca kıyamet kopmuş, iktidar bunu kendisine karşı bir “Komplo” ya da bir “Darbe” olarak nitelemişti.

     Somut delillerle kanıtlanan bu rezalete, memlekette isyan etmeyen kalmadı. Ancak, iktidar bu çok açık olan rezaleti “örtbas” etmek için her yola başvurdu. O kadar ileriye gitti ki, suç işleyip ceza alan bir Savcı’nın affedilmesi karşılığında, bu Savcı’ya  olay hakkında “Takipsizlik Kararı” verdirildi.

     Gelen haberlere göre yetmedi, bu olayı iyice örtmek için, bir Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu kurulup, burada tam  14  C.Savcısı görevlendirildi.

     Bu kadarına dayanamayıp isyan eden Sevgi Övüç adındaki bir Hakim  “17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluklarının üzerini örtmek için, 14 tane Savcı az değil mi?” deyince, kıyamet koptu.

     Hakim hakkında derhal, “Kamu görevlisine hakaret ettiği” iddiasıyla, kimi C.Savcıları şikayette bulundu.

    Şikayeti inceleyen Savcı Takipsizlik Kararı verdi, ama bu karar başka bir Savcının itirazı üzerine mahkeme tarafından kaldırıldı. Ve, sanık durumuna getirilen Hakim’in yargılanmasına başlandı.

     Herkesi isyan ettiren bu durum karşısında, Hakimi şimdi tam 67 Avukat savunuyor.

     İşin ilginç tarafı, Hakimi şikayet eden Savcılar, 25 Aralık Operasyonu’na Takipsizlik Kararı veren Savcılardı.

                                AYIKLA PİRİNCİN TAŞINI

    Yukarıda da ifade ettiğim gibi, suç işleyen kim olursa olsun Hakim karşısına çıkarılır ve işlediği suçun hesabını verirdi.

   Buradaki durumsa, pirincin içindeki taşları ayıklamak kadar karışık, çarpık ve aynı zamanda ilginç.

     İlk göze batan çarpıklık, yargı mensuplarının karşı karşıya getirilmesidir. Başka bir söylemle, yargı mensupları arasında hasım iki gurubun yaratılmasıdır.

     İkincisi; “suçüstü” olup, örtülmesi mümkün olmayan bir cürüm hakkında Savcıların Takipsizlik Kararı vermesi ve aynı Savcıların bu işin iyice temizlenmesi için tekrar görevlendirilmesidir. Buna isyan ettiği için sanık durumuna getirilen Hakimi bu Savcıların şikayet etmesi ise, çarpıklığın başka bir boyutunu gösteriyor.

     Üçüncüsü ise, işlendiğine dair bütün delileri ortada olan bir suç hakkında bir Hakim’in Hakim olarak değil, sıradan bir vatandaş gibi dayanamayıp tepki vermesi ve “Bu suçu örtmek için, 14 tane Savcı az değil mi?” diyerek, esprili ve masum bir ifadede bulunmasının suç kabul edilmesidir.

       Ben, yargının işine karışmam. Ortaya, yeni bir iddia da atmış değilim. Medya organlarından edindiğim bilgilere göre, duygularımı ifade etmeye çalışıyorum.

      Ancak, çok üzüldüğüm bir durumu belirtmeden katiyen geçemiyorum. Halkımızı, “kendinden olanlar ve olmayanlar” diye ikiye bölen siyasi iktidarın, hiç değilse yargıyı bölmemesi gerekirdi.

     Sıkça söylendiği gibi, bir kere de ben söyleyeyim.  İyi bilsinler ki, bu duruma getirdikleri bu yargıya, bir gün kendileri de muhtaç olacaktır.

      Eğer, “hesap günü” geldiğinde pişman olmazlarsa, diledikleri gibi hareket edebilirler.

 

 

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4